BÖLÜM 7 "İkilem"

84 22 37
                                    


"Bakışlarındaki kurak toprağın suyu olacaktım. Bunu biliyordum. Ama benim suyum onu yeşertecek olan mıydı yoksa torağını balçıklı bir bataklığa çevirecek olan mı? İşte bunu zaman gösterecekti."

Bölüm Şarkısı : Evenesence - I Believe In You


I look in the mirror and see your face
If I look deep enough
So many things inside that just like you
Are taking over

I look in the mirror and see your faceIf I look deep enoughSo many things inside that just like youAre taking over

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Mağara alegorisi, Yunan filozofu Platon'un Devlet adlı eserinde Sokrates'in ağzından ortaya atılan bir alegoridir.

Alegoriye göre bazı insanlar karanlık bir mağaraya zincirlenmişlerdir ve kafalarını sağa sola hareket ettiremedikleri için sadece karşılarındakini görürler.

Doğuştan beri bu mağaraya hapsolan insanlar, mağaranın girişinden geçen cisimlerin yalnızca gölgelerini görebildikleri ve algılayabildikleri tek gerçeklik bu olduğu için her şeyi bu gölgelerden ibaret sanırlar.

Bir gün, biri bu zincirlerden kurtulup mağaranın dışına çıkar. O, artık dışarıda onların sandığı gölgelerden daha başka bir gerçeklik olduğunu görmüştür ve asıl gerçeğin, zincire bağlıyken gördükleri gölgelerden ibaret olmadığını biliyordur. Ama mağaraya geri dönüp bunu diğerlerine anlattığında kimseyi buna inandıramaz.

Bu alegori der ki; zincirlerini kırmış bir insanın ulaştığı hakikat, zincire bağlı ve yüzünü hep aynı yöne dönen insanların anlayabileceği bir şey değildir.

Notu aldığımda bu kadar heyecanlanmamın nedeni buydu. Benim gibi bir başkasının da zincirlerini kırdığını; belki benim gibi, Akademi'de bize öğretilen gölgelerden daha gerçek bir dünyayı gördüğünü anlamıştım. Belki de yanılıyordum, belki de bu sadece bir oyundu. Eğlenmek isteyen birinin uydurduğu bir şeydi.

Ama yine de mağaranın sonunda görülen ışık, zincirleri kırmak için ellerimin kanamasına değerdi.

Tuna'yı o halde bulduğumuzda Asrın da ben de bir süre şaşkınlıkla birbirimize bakmış ve bir tepki verememiştik. Ama sonunda Asrın, bu donuk ifadesinden sıyrılıp her zamanki gibi bir çözüm buldu ve onunla, Tuna'yı Akademi'nin zemin katında sık kullanılmayan eşya deposuna getirirken, bunu gizli tutmak konusunda anlaştık. En azından Tuna kendine gelip de bize gerçekte ne olduğunu anlatana kadar kimseye haber vermeyecektik.

Ama tahmin etmekte çok da zorlanmayacağım bir şekilde Asrın Sancak'ın kuralları buna itiraz etmekten geri duramıyordu.

Plastik Ruhlar MezarlığıWhere stories live. Discover now