"Sevmenin her zaman öldüren değil bazen de koruyan bir şey olduğunu öğrendiğim gece, güneşli bir sabahı vaat ediyordu."
Bölüm Şarkısı : Yasemin Mori - Kırmızı Lavlar
Cehennemle ilgili birçok teori vardı.
Alevler, zebaniler, dirilip tekrar yanan bedenler...
Ama Asrın Sancak, on iki yaşından beri, cehennemi avuçlarının arasında taşıdığını biliyordu. Bunu upuzun kahverengi saçları olan küçük bir kız onu bir ağacın altında beklerken öğrenmişti. İlk ve son kez verdiği sözü tutmadı. Hiç geri dönmedi. Hatta o günden sonra o kızı da o ağacın altında oynadıkları oyunu da unuttu.
Ama geçmişindeki alevleri saklamak için buza dönüştürdüğü ruhunun kırılgan bir yerlerinde o kızı ve verdiği sözü hatırlıyordu.
Belki de o yüzden kendini hep bir şekilde ona çekilirken bulmuştu.
Sirenler çalmaya başladığında yönetim koridorunun başındaydı. Bakışları merdivenlerin olduğu tarafa döndü ve yüzünde anında gururlu bir gülümseme oluştu. Biliyordu. Maral Kaya'ya savaşmak için bir neden verdiğinde o kızı yenebilecek hiçbir şeyin olmadığını biliyordu. Asrın Sancak bir kumar oynamıştı. Maral oradan çıkamasaydı da onu orada bırakmazdı ama savaşı daha erken başlatmak zorunda kalırlardı.Aykırı'lara planları için zaman kazandırmak istemişti.
"Sancak!"
Öfkeli ses onu tekrar koridorun öteki tarafına çevirdiğinde yüzündeki gülümseme yerini ifadesizliğe bırakmış olsa da kapının önünde beliren askerin dudaklarındaki sert ifade beklendikti. Yönetimin, özellikle Devran Sancak'ın, bu kadar saf olmadığını biliyordu. Bunu göze almıştı.
Adımlarını hızlandırmadı ama yavaş da atmadı. Korkmuyordu. Devran'ın güvenine ihtiyacı kalmamıştı. Leyla Hoca'nın istediği tüm bilgileri kıza vermiş, onlara bir çıkış yolu sağlamıştı. Görev tamamdı. Gerisini hiç düşünmedi. Çünkü bunu o ağacın altındaki küçük kıza borçlu olduğunu biliyordu.
Ona bundan çok daha fazlasını borçluydu.
"İyi iş çıkardın evlat." Devran, yüzünü ona dönmeden konuştuğunda odasının köşesindeki kütüphanenin önündeydi ve elindeki bir kitabı inceliyordu. Asrın cevap vermediğinde tepkisini görmek için ona baktı. Aynı anda kitabı kaldırıp adını görmesi için genç adama doğru tutmuştu. Suç ve Ceza. "Sana bu kitabı okuttuğum günü hatırlıyor musun?"
"Bitene kadar odadan çıkmama izin vermemiştin."
"Bunun ceza olduğunu sanmıştın." dediğinde genç adam gülümsedi. Yüzündeki ifade hala gergin olsa da güçlüydü. "Oysa sana hiç gerçek bir ceza vermedim, oğlum."
YOU ARE READING
Plastik Ruhlar Mezarlığı
General FictionPlastik Ruhlar Mezarlığı serisinin birinci bölümü *Bıçaklar ve Yaralar* Bıçaklar yaralar açar; yaralarsa bıçakları kullanmayı öğretirdi. Akademi, şehrin kullanılmayan gizli bir alanında bulunan ihtişamlı bir yapıydı. Neredeyse şehrin tamamı kadar...