BÖLÜM 10 "Kalp Mezarlığı"

59 17 49
                                    

"Kötülerle savaşmak kolay olandı. Asıl zor olan kimin kötü olduğunu anlamaktı. Çünkü kalp mezarlığı hep iyi sandıklarımızın cesetleriyle dolu olurdu.

Bölüm şarkısı :The Cinematic Orchestra- To Build A Home

This is a place where I feel at home.
And I built a home
for you
for me
Until it disappeared

And I built a homefor youfor meUntil it disappeared

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tuna öldü.

Öyle kayda değer bir olay yaratmadı ölüşü. Hatta Akademi'nin taştan duvarlarının ardında olan biten tüm gürültüye inat ölümü sessiz bir ayin gibiydi. Askerler onu yerden bir pislik gibi kazıyıp siyah torbanın içine koyduklarında bakışlarından bana akan huzursuzluk, ölü olsa da, oradaydı.

Daha önce birçok ceset görmüştüm ama ilk defa ayaklarımın altında beni zemine çivileyen bir his önce zihnimi sonra da bedenimi ele geçirdi ve birkaç saniye öylece hareketsiz kaldım.

Sonra bağırdığımı hatırlıyorum. Avazım çıktığı kadar bir çığlık attığımda kolumu tutan askerlerden kurtuluşumu, ona koşuşumu ve cansız bedeninin başına, yere, çöküşümü hatırlıyorum. Ellerim arkamda bağlıydı, ruhum bu lanet yerde elektrik akımına bağlıydı ama zihnim... O, bir çıkış yolu bulmak için her zamankinden daha büyük bir çabayla ayaklanmıştı.

Özür dilerim." diyebildim sadece, bir anlamı varmış gibi. Sanki söyleyeceğim herhangi bir söz, dileyeceğim herhangi bir özür onu geri getirebilirmiş gibi. Sanki ellerimde onun kanı yokmuş gibi özür diledim. Kendi ağzımdan çıkan cümleden kendim tiksindiğimde ise yüzümdeki iğrenme ifadesi bakışlarıma da yansıdı ve bakışlarım, hiç yadırgamadan, Asrın Sancak'ın gözlerini buldu.

Şimdi sadece ikimiz var gibiydik koca kalabalığın arasında. Bileklerimdeki kelepçeler onun zihnindeki tutsaklığın emanetiydi. Orada, tıpkı hak ettiği gibi acıyla suladığı toprak rengi bakışlarına bakarken, kendime bir söz verdim. Onun bakışlarında filizlenen acıyı can suyumla besleyecektim. Tuna'ya verdiğim sözü tutamamıştım ama kendime verdiğim sözü tutabilmek için, içimde, beni motive eden çok büyük bir öfke vardı.

Devran'ın oğlu. Babası gibi adının hakkını almadan ölmeyecektim.

Akademi'nin gerçekten büyük suçlar işleyenler için hazırladığı bir çeşit hapishane vardı. Korunun kuzey tarafındaki özel bir bölgenin zemin katındaydı ve ben oraya daha önce birkaç kere gitmiştim. On beş on altı yaşlarındayken Devran'ın beni birkaç hafta orada tuttuğunu anımsıyordum. Bana yemek yerine sadece bir somun ekmek ve tadı ekşimiş yosunlu su vermişti. Ölmemem için. Daha sonrasında da açlıktan ölmek üzereyken beni oradan çıkartıp üzerinde her çeşit yiyeceğin olduğu uzun bir sofraya oturtmuştu. Ben tüm gururumu yok sayıp açlığıma mağlup geldiğimde kendimi kaybetmişçesine önümdeki yemekleri yerken bana söylediği sözü çok net hatırlıyordum.

Plastik Ruhlar MezarlığıWhere stories live. Discover now