"Güven, uçurumun kenarında, gözlere bağlanan kırmızı bir bağ gibidir ve bazen o sizi uçurumdan atana kadar rüzgarın teninizi okşadığını düşünürsünüz."
Bölüm Şarkıları : Syml - Where's My Love
Oooh, If you're bled, I bleed the same
Oooh, If you're scared, I'm on my way
Did you run away? Did you run away? I don't need to know
If you ran away, if you ran away, come back home
Just come homeHer güven bir ihaneti doğurur, diyordu bir yerlerde. Çünkü birine yüzde doksan dokuz güvenmekle yüzde yüz güvenmek arasında koca bir uçurum vardır.
Zihin yanılır. Kalp yanılır ama göğüs kafesinizin üzerindeki o minik nokta... Nefes kanallarınızı bir yumruk gibi sıkıp ciğerlerinizi havasız bırakan o nokta, asla yanılmaz.
Nefes alamadığımı hissediyordum.
Adımlarım önce koridorda sonra da Asrın'ın odasına çıkan merdivenlerde adeta zemini döverek ilerledi. Ne bulacağımı biliyor olmaktan korkuyordum. Yumrunun yanılmamış olmasından korkuyordum. Çünkü oradaydı. Göğüs kafesimin tam ortasında ruhumu sıkıyor; zihnimin içinde kalbimin acıklı ritmi yankılanıp duruyordu.
Kapıya geldiğimde bir tarafım içeride ne bulacağından emin olduğu için çekingen olsa da diğer tarafım onun tutukluğuna aldırmadan kapıya uzandı ve birkaç kez sertçe tahta kapıyı yumrukladım.
"Asrın aç kapıyı!"
Kapı biraz geç olsa da açıldı. Çağın, anlamsız gözlerle beni izlerken onu sertçe ittirip odaya daldım ve bakışlarım Asrın'ın boş yatağını buldu. Ala, kenardaki tahta sandalyede oturuyordu ve buluşan bakışlarımız ondan bana bir endişenin akmasına neden olmuştu. Ama bunu da önemsemedim.
"Asrınla Tuna nerede?"
"Ne oluyor? Kim ateşledi seni böyle?" Çağın bana doğru adımlayıp karşımda durduğunda sorgulayan ifadesine sabırsızca baktım. Sorgulanmaya değil cevaplanmaya ihtiyacım vardı. Bu yüzden cümlelerimi tane tane tekrar yinelerken sesim sert çıkmıştı.
"Asrın'la Tuna nerede dedim."
"Sen önce bir kendine gelsene. Sesine..."
Çağın bana doğru bir adım attığında, içimde kusmayı bekleyen öfke, ben engel olamadan dışarıya çıktı ve ani hamleme karşı şaşkınlığından faydalanıp, kolunu geriye bastırarak, onu duvara doğru ittim. Boyum ondan kısaydı o yüzden olduğum yerde yükselmem gerekmişti ama beklenmedik yerden gelen hareketim, reflekslerini, şaşkınlığının azizliğine uğrattı. Yüzünü bana doğru çevirdiğinde kolunu, sertçe geriye doğru kırıp, sırtına bastırmıştım.
YOU ARE READING
Plastik Ruhlar Mezarlığı
General FictionPlastik Ruhlar Mezarlığı serisinin birinci bölümü *Bıçaklar ve Yaralar* Bıçaklar yaralar açar; yaralarsa bıçakları kullanmayı öğretirdi. Akademi, şehrin kullanılmayan gizli bir alanında bulunan ihtişamlı bir yapıydı. Neredeyse şehrin tamamı kadar...