💋06💋

2.7K 163 14
                                    


Çerezlerden bir tane daha ağzıma attım ve eşofmanlarımı dizlerime kadar çekip oturduğum kaldırım ucunda bacaklarımı öne uzatıp sallandırdım.

Niloş evden getirdiği gazoz açacağıyla kolalarımızı açtıktan sonra birini bana uzattı ve açacağı cebine attı. Kolasından bir yudum alıp asfalta bıraktı ve oturur oturmaz yarıladığım çerez poşetine elini daldırıp bir avucu kucağına bıraktı.

Hava çoktan kararmıştı. Sokak lambaları yolu aydınlatırken aynı anda birbirimize baktık. "O zaman bugünkü toplantımızı açıyorum Devin."

Başımı sallayıp dizlerimde tuttuğum eşofmanı bıraktım. "Konu her zamanki gibi Okan." dediğimde derin bir nefes aldı. "Bu çok derin bir mevzu, ciddi olalım."

Olalım anam!

"Bu çocuktan hoşlandığını iddia ediyorsun." dediğinde suratımı buruşturdum. İddia etmiyordum, adımın Devin olduğu kadar emindim. İnsan kendi kalbini bilmez mi?

Ama söz konusu yine benim...

"Çocukta yakışıklı şimdi, yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Yani best listemdeydi benimde hani." duraksadı ve bana döndü. "Ama artık sadece dünya ahiret eniştem. Her neyse konumuza dönelim."

"Bence de Niloş!" dedim sitemle. "Bu minnoş kalbim Okan diye atıyor. Seri çözüm bulalım."

Niloş derin bir nefes aldı. "Bu zamana kadar çıktığın her erkek kalpten önce göte baktığından okeydi de, bu adama pek güzellik etki etmiyor gibi."

"Sende iyice beni sürtük belledin." dedim dik dik. Herkesi de ağıma açıla seçile düşürmüyordum en nihayetinde. Ben genel olarak severdim güzel giyinmeyi.

İlişkinin üçüncü haftası çekerdim eşofmanları, hala bana okey olanla da yürürdüm abi! Net!

"Estağfurullah o sürtüklük bana ait." dedi sırıtarak. Ardından boğazını temizledi. "Demek istediğim bu adam pek önem vermiyor gibi güzelliğe, bakımlılığa."

Başımı ağır ağır salladım. Bakımlı olmak bir yana adam suratıma doğru düzgün bakmıyordu. Hayır görmezden gelinecek kız da değildim ki ben.

Anam belli babam belli. Maşallah bağa!

"Zekaya önem veriyor olabilir."

Kaşlarım havalandı. İşaret parmağımla kendimi işaret ettim. "Ben hani!" dedim imayla. "Boru da değilim."

"Kızım tıp okumakta ne var?" diye sordu tip tip. "Bak bende okuyorum. Önemli olan zeka diyorum sana."

Derin bir nefes bıraktım. "Ben de aptal değilim. Bir kere benim annem çok zeki."

"Okul müdürü." dedi bıkkınlıkla. "Okul müdürleri aptal olurlar hayatım."

"Sen benim anneme aptal mı diyorsun?" dedim hayretle.

Pelinciğim duymasın, kafanı uçurur!

Omuz silkti. Bu kadar rahat konuşamazdı ama annemin yanında. Aklı çıkıyordu onu geri zekalı zannedecekler diye.

Bizim evinde en beğenilen arkadaşı Nilüfer'di. Niloş'un gerçek yüzünü ise sadece Yağız biliyordu ama ona da kimse bizim evde güvenmediği için çocuğu şizofreni sanıyorlardı.

"Sonuç olarak hangi yoldan yürüyeceğim?"

"Mide..." dedi bana dönüp. "Madem zekadan kaybettik mideden kazanırız aşkım! Erkeğin kalbine giden yol zıkkım yiyesice midesinden geçermiş."

Yüzüm istemsizce buruştu. Ne zaman mutfağa girecek olsam babamı arardım ben. Tane tane anlattığı her şeyi yapardım ama maalesef bu konuda anneme çekmiştim. Mutfak becerim o kadar kötüydü ki babam telefonun öteki ucunda delirir kalkıp yanıma gelecek olurdu.

"Bende o beceri yok ki."

Bana acıklı bir bakış attı. "O zaman bu savaş başlamadan bitti bebeğim."

Sitemli bir bakış attım ona. Herkes yemekten anlayacak diye bir şey yoktu ya! Bende günümü noodlelerle geçiren bir insandım. Makarna favori yemeğimdi, kendimi çok mutlu hissedersem de hazır çorba yapardım maksimum.

"Sağ ol!" dedim. "Bestim dedim, foreverim dedim, lovem dedim, geldim kollarına senin yaptığına bak şimdi. Bu kadar mı tecrübelerin senin."

Ağzına bir çerez daha attı. "I am sorry bebeğim." dedi. "Okan'a çıkma teklifi edenleri düşününce, elimizdeki mal direkt defolu çıkıyor. Max bu kadar çalışıyor kafam."

Hayır aman aman bir yakışıklılığı da yoktu ki. Sadece aman aman aman nerelere geldik kadar falandı.

"Çaresizce koşuyorum o zaman." dedim kendi kendime. "Belki peşinden koşmamdan bezer de he der."

"He he der!" diyerek güldü Niloş. "Bence sen onu bırak, biz sana başka birini bulalım."

"Kimi?" diye sordum merakla.

"Sen he de, ben hemen bulurum sana bir Okan çakması adam."

Omuz silktim bir kez daha. "Ben onu istiyorum. Kızım niyetim ciddi! Baksa bana, gidip anasından babasından isteyeceğim ya! O derece!"

"O seni istemeye gelir yalnız." dediğinde derin bir nefes verdim.

"Oysa ne hayallerim vardı. Kafeine alerjisi var diye ona sıcak çikolata yapacaktım."

Kahkaha attığı sırada kucağındaki çerezler yere düştü. Kafasına vurup yerdekileri aldım ve poşete attım. "Döküldü yarısı aptal! Gülme!"

Gülmeye devam ederken bana döndü. "Bunu da unutursun kız iki güne. Ne olacak?"

Elimi dizime vurdum sinirle. "Bu iş inada bindi kızım. O çocuğu alacağım! Bitti!"

"Bok alırsın." dedi aksi aksi.

"Var mısın iddiasına?" derken serçe parmağımı ona doğru uzattım. "Onu sevgilim olarak getirirsem yanına ne yapacaksın?"

Serçe parmağını hızlıca benim parmağıma doladı. "İnternette görüp bayıldığın ama pahalı diye alamadığın elbiseyi alacağım lan sana." dedi ve sırttı. "Ama ben kazanırsam sende bana Yağız'ı ayarlayacaksın."

"Hangi Yağız?" diye sordum usulca.

"Oğuz'un çakması olan."

Duraksadım. Gözlerim kocaman olurken "Oha!" dedim. "Etrafta adam bitti de benim kardeşime mi sardın bir de!"

"Şerefsiz seviyorum biliyorsun." dedi. "Yağız'da best şerefsizlerin başını çekiyor malum."

Omuz silktim. Anca telefon numarasını verirdim, kendi yürürdü.

"Öyle olsun, ırz düşmanı."

Üzgünüm kardeşim, seni kumar masasına yatırdım ama merak etme... Bu kumarı ben kazanacağım.

İlk Öpücük | TextingWhere stories live. Discover now