💋42💋

1.7K 142 12
                                    


Elimdeki poşeti yan sandalyeye bırakarak rahatça oturduğum an yanımda biten tatlı garsona çay sipariş edip arkama yaslandım. Çaycı bir insan olmanın kötü bir tarafını görmedim bu güne kadar. O yüzden sonuna kadar çay!

Okan'a nerede olduğuna dair bir merak mesajı attığım sırada sandalye çekildi ve tam karşıma Yiğit oturdu.

"Hayırdır devrem? Ne arıyorsun burada?" diye sorduğunda yanımdaki dolu sandalyeyi iki elimle gösterdim. "Müthiş bir alışveriş serüvenini daha noktalayıp çöktüm buraya. Evimin müstakbel direğini bekliyorum."

Yalandan kusar gibi yapıp beni kışkışladı. "Uğruna aptallaştığın bu adam kimmiş bir tanışalım artık." dediğinde gözlerimi yumup açtım.

"Tanışın." duraksadım. "Öv beni, tamam mı?"

Sırıttı. Elini göğsüne koyup "O iş bende." dediğinde yüzde bin, beni kötüleyeceğini biliyordum ama ses etmedim. Varsın eğlensin benimle, benimde bunun intikamını alacağım günler gelirdi.

"Sen niye buradasın?" diye sorduğum an bileğindeki saati kontrol etti. "Bir saate bizimkilerle buluşacağız." dedi. "Geçerken gördüm seni, ondan geldim."

"Çay ısmarlayayım mı?"

"Alırım bir çayını." dediğinde tebessüm edip çayımı getiren tatlı garsona bir çay daha söyledim.

Tatlı olduğunu vurgulamadan edemeyeceğim çünkü aşırı tatlıydı.

"Teşekkürler." diyen Yiğit esnasında kapı açıldı ve Okan'ı görür görmez el salladım. Benim deli çırpınışlarımı güzel gülüşüyle karşılayıp yanıma doğru adımladı.

O yaklaşırken bende ayağa kalktım. Yiğit'te dönüp bir an arkasına baktı ve başını ağır ağır sallayarak bana döndü.

Okan, masadaki fazlalığa kısa bir göz atıp yanıma geldi ve bir an sorgulamayı kenara bırakıp bana sarıldı. Anında kollarımı beline doladım. "Manyak özlemişim..."

Başımın üstünden öpüp "Bende." dedi.

"Aşk böyle bir şey mi?" diye sordu Yiğit hayretle. "Hiç hoşuma gitmedi."

Okan'dan ayrılıp elimle Yiğit'i işaret ettim. "Okan, bu okuldan arkadaşım Yiğit. Yiğit, sevgilim Okan'la tanış."

Kısa tanıtmam sonrası ikisi de el sıkışıp masaya oturdular.

"Geçerken gördüm Devin'i, bir selam vereyim dedim. Dilinden düşmeyen sevgilisiyle de tanışalım dedim." dediğinde Okan hafifçe tebessüm etti. Bazen beni darlasa da demek ki halkın arasındayken o kadar da kadınımın etrafında erkek sinek istemiyorum modunda dolaşmıyormuş.

"Benden çok bahsettiğini düşünmemiştim." dediğinde Yiğit sırıttı.

"Aşkımın mimarı, evimin müstakbel direği..." duraksadı ve bana döndü. "Çarpıcı bir şey unuttum mu?" diye sordu bir de. Ardından Okan'a baktı. "Adın hariç aklına gelebilecek bildiği tüm mimari kelimelerle seni anabilme kapasitesine sahip."

Okan kısa bir an bana bakıp gözlerini kıstı. "Sanırım bu çok olası."

Tebessüm ettim. Tatlı garsonumuza, Okan'da bir meyve suyu istediğini söylediği sırada masanın altından Yiğit'i dürttüm. Bana dönüp kaş göz yaptığında ise sessizce öv beni dedim yanımda oturan zor ayarladığım sevgilimi işaret ederek.

İşaret parmağıyla beni onayladı ve Okan yeniden bize döndüğünde kısa bir an sustu.

"Ee senin bölüm nasıl? Henüz seçmemiş öğrenciler için önerilerin nelerdir?" diye yapmacık bir girizgah yapan Yiğit'e acı acı baktım. Bu çocukta salaktı.

"Zor bir meslek." dedi sadece. "Bölüm hocalarımız da, derslerimiz de, ödevlerimiz de, sınavlarımız da... Her şeyimiz zor."

Başını belli belirsiz salladı. "Vallahi bizim meslekte zor." dedi. "İnsan falan zaten çekilmez, bir de... Ama Devin üstesinden geliyor." dediğinde yüzümü buruşturdum. Konu bağlamaya çalışmıştı değil mi o az önce?

Ne olur sus Yiğit. Övme beni!

"Derste falan görsen kafayı yersin! Sakın görme." dedi anında. "Kendi kendine espri yapıp gülüyor. Kitapların sayfalarını katlıyor ve çiçek yaptığını iddia ediyor. Bazen saçlarını yıkamadan geliyor derslere. Al bunu, koy güneşe, kır saçlarına yumurtayı ye yani. O derece falan." duraksadı ve aniden bana döndü. "Ama çok iyi kız şimdi... İyi bir yönünü bulamadım ama yine de iyi kız. Sen sevgili olduğuna göre, iyi bir tarafını bulmuşsundur."

Başımı iki yana salladım. "Ölmek istiyorsun."

Omuz silkti. "Abi düşündüm de tek iyi yanın doktor olman ha! Onun haricinde yok yani, sıfırsın. Pasaklısın, kedilerden nefret ediyorsun, hastalığın çok çirkin, dansta edemiyorsun zaten."

Okan'ın kaşları aniden havalandı. "Dans?"

"Hı-hı dans!" dedi Yiğit. "Geçen gün konsere gittik. Manyak yemin ediyorum. Dikkat et kendine. Dans adı altında adam falan dövüyor bu."

Okan gülümsedi. Ama bu gülüş biraz farklıydı. "Konsere gittiği arkadaşı sen miydin?"

Yiğit başını salladı. "Bendim."

Evet ben yaptım!

Hayığğğğğğğğğğğğğğr!

"Sen arkadaşlarınla buluşmayacak mıydın?" diye sordum ters ters. "Gitsene artık!"

Yüzünü buruşturdu. "Rezilsin rezil! Gidiyorum."

Ayağa kalkıp Okan'a elini uzattı. "Tanıştığıma memnun oldum."

Okan elini tutup salladığında Yiğit'in yüzü değişir gibi oldu. Ama birkaç saniye sürdü sadece.

"Bende."

Yiğit geri çekilip elini ovuşturdu. Bir şey demeden bana döndü. "Bilek güreşinde herkesi yener bir sevgilin olabilir." diyip güldü. "Görüşürüz okulda."

"Görüşürüz." dediğimde el sallayıp mekandan çıktı.

Konsere kadar aslında her şey güzeldi... O konser işi bozdu işte adamı.

O konuyu açmadan tatlı tatlı sandalyedeki poşeti işaret ettim. "Sana aldıklarımı göstereyim mi?"

Yer mi bu Anadolu çocuğu?

Yemedi.

💋💋💋
Okan'ı haklı buluyor musunuz? Sizce bunun sebebi ne?
Hayır başta bana da efendi bir insan gibi duruyordu ama adam tiripçi bir kıskanç çıktı...

İlk Öpücük | Textingजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें