💋13💋

2.2K 170 55
                                    


Yere serdiğim montumun üstüne bağdaş kurmuş oradan buradan topladığım iki kedinin ağzını yüzünü ısırmaya çalışıyordum. Birini kaçmasın diye bacaklarımın arasında sıkıştırmıştım, öteki tam olarak kucağımdaydı ve bir bebek tutar gibi tutuyordum.

Yan tarafıma bıraktığım fotokopi defterlerim üst üste yığılmaktan adeta dağa dönmüştü. Şunlara verdiğim parayla ben nice dürümler nice dönelerler gömerdim de bir kere heves etmiştik doktor olmaya.

"Bana bağırma!" diyerek başını sevdiğim kedi sokak kedisi olmanın hakkını vererek beni cırmalamaya kalktığında sırıttım. Ben bunlara evimizin Kedisi Salam'dan alışkındım.

Siz kediler kendinizi çok kral sanıyorsunuz bebeğim!

"Merhaba!" diyerek başımda dikilen biri güneşimi kapattığı an başımı kaldırdım. Gelen kişi geçen gün aynı sınıfta okuduğumuzu fark ettiğim ama beş senede bir kere bile görmediğim bir çocuktu.

Çok arkadaş canlısıyımdır da...

"Merhaba!" dedim aynı şekilde. Bir bana birde hayattan bezdirdiğim kedilere baktı. "Oturabilir miyim?"

Etrafa bakınıp yere sereceğim bir şey ararken "Tabii ama yere serebileceğim bir şey yok." dedim.

"Sorun değil." diyerek yere bağdaş kurduktan sonra bacaklarıma sıkıştırdığım kediyi benden kurtarıp kucakladı. "Kedileri seviyor musun işkence mi ediyorsun anlamadım."

Gülümserken elimdeki kediyi bağrıma bastım. "Ben sevdiklerime işkence ederim."

O da tebessüm etti. "Daha önce tanışmadık. Ben Yiğit."

"Ben de Devin." diyerek karşılık verdim. "Aynı dönemmişiz ama daha önce seni görmemiştim."

Omuz silkti. "Dördüncü sınıfta geçiş yaptım buraya."

Olay çözüldü. Ben unutkan değilim, bu çocuk yeni.

"Ben de diyorum neden daha önceden hiç görmedim bu çocuğu!" diye bir tepki verdiğimde hafifçe güldü ve kediyi serbest bıraktı. Kedi kendini güvenli bir mesafeye aldıktan sonra kucağımdaki ekürisine bakmaya başlayınca kollarımı serbest bıraktım.

"Fotokobiciden mi?"

Başımı yanımdaki ufak yığına çevirdim. "Evet." dedim. "Şunlara para verdiğime inanamıyorum." duraksadım ve hala yerde oturduğunu görünce montumun üstünde yan kaydım. "Gel buraya istersen. Birazdan donacaksın."

İtiraz etmeden yanıma oturduğunda sırtımı ağaca verip derin bir nefes aldım.

"Bir şeyler yemeye mi gitsek?" diye sordu bana doğru yan dönerek.

Kalkasım yok.

İsteğim yok.

Moralim yok.

Param yok.

"Ben aç değilim." dedim sakince. Dün gördüklerim beni uzun süre tok tutardı zaten.

"O zaman bir şeyler içelim. Burası çok soğuk."

Yanlış anlamayayım dedim ama illa benden hoşlanıyorsun sonucuna mı varayım Yiğitciğim? Ne istiyorsun? Geldin kedilerimi de serbest bıraktın zaten...

"Soğuk hava severim." dedim ona dönüp. "Sen git istersen."

Bu defa itiraz etmedi. Arka arkaya iki kez onu reddetmiştim en nihayetinde. Ben olsam demeyeceğim zira ben bayağı koşuyorum bir ara Okan'ı peşinden ama normal bir insan iki red yiyince efendi efendi kalkıyordu işte Yiğit gibi.

İlk Öpücük | TextingWhere stories live. Discover now