💋60💋

1.6K 135 9
                                    


Kaldırıma çökmüş otururken bir süredir olduğu gibi Niloş'un eve dönmesini bekliyordum. Hava kararmak üzereydi. Bahar bile soğuk geçmişti ama şimdi hava daha iyiydi...

Kucağımdaki çekirdek poşetinden bir avuç aldım. Poşeti kenara bırakıp avcumdan tek tek çitlerken kaldırımda bir topuklu sesi duydum. Başımı çevirip baktığımda ise Niloş'la göz göze geldik.

Adımları aniden durdu. Kararsız bakışlarını gördüğümde elimle yanımdaki boş taşa vurdum.

Önce yerine, sonra bana baktı.

Gururu benden daha önemli olacak ki arkamdan geçip evinin olduğu apartmana yöneldi.

Omuzlarım çöktü. Apartmana girdiği an umudumu yitirince elimdeki çekirdeği poşete doldurdum. Aldığım kekleri ağır ağır topladım. Oturduğum taştan kalkıp önce yere serdiğim ceketimi alıp çırptım ve üstüme geçirdim.

Ardından yerdeki içecekleri toparladım ve terliklerimi ayağıma geçirip derin bir nefes bıraktım.

Okan'ın benden iki günlük ayrılması uzun vadede ne hale getirirdi beni bilmiyorum ama Niloş'un uzun süreli konuşmama durumu beni bir hayli yıpratıyordu.

Aşksız olurmuş ama ya dostsuz olmak?

O olmazmış...

En sonunda uzun uzun hazırlanma seramonim bittiğinde mecburen iki sokak arkada kalan apartıma doğru adımlayacağım esnada kapının açıldığını duydum.

Hızla arkamı döndüğümde gözlerim Niloş'la kesiştiğinde sevinçle "Niloş!" diye bağırdım. Hızlı adımlarla tin tin ona yanaştığım sırada kendini ağırdan satmaya kararlı olacak ki "Kime baktınız?" diye sordu. "Niloş öldü, ben size Nilüfer'im sadece."

"Olur! Nilüfer'im olursun sende..." derken temkinli bir şekilde koluna girdim. "Ben hep eşektim zaten... Bu yeni bir şey değildi ki!"

Kolunu çekip kaldırımımıza doğru ilerlediğinde onu takip ettim. Ceketimi çıkarıp yere serdiğimde hemen oturdu. Bende yanına iliştim.

"Yanlış anlama! Seni özlediğim için gelmedim, sadece aldığın içeceklerle çekirdek boşa gitmesin diye geldim."

"Bende seni çok özledim best friendim benim."

Elimdeki poşeti kapıp içindekileri çıkardı ve yere bıraktı. Çekirdek poşetini kucağıma koydu, içeceğin demir klipsini açarken sessizce işinin bitmesini bekledim.

Uzata uzata yaptıkları bitince durup bana döndü. "Neden gelmiştin?"

"Sana olan bağlılığımdan..." derken ellerine uzanıp tuttum. "Lütfen beni affet!"

Dudaklarını büzdü. "Beni, benim doğum günümde tam da doğum günü partimin ortasında terk edip gitmeni nasıl unutacağım söyler misin?"

"Aslında partiyi çok sonra yaptın, doğum günün olmuş olmuyor ama yine de haklısın! Ben büyük bir eşeklik ettim."

Sert tavrını bir kenara bıraktı. "Seni hiçbir zaman alaya almadım ya da yargılamadım ben." dedi sitemle. "Ne gidenin arkasından ağıt yakmana ne de bir adama bu kadar bağlanmanı beklemiyordum sadece." duraksadı ve ellerini çekti. "Biz böyleyiz.." derken eliyle ikimizi işaret edip etrafı gösterdi. "Biriyle çıkarız, sonra ayrılırız ve burada oturup eğleniriz. Ciddiye almayız ki!" derin bir nefes alıp saçlarını geri itti. "En azından eskiden almazdık!"

"Haklısın..." dedim usulca. "Ama o gün cidden sıkı bir sarılmaya ve barışırsınız gibi eften püften cümlelere ihtiyacım vardı. Ama sen beni ciddiye almadın."

Gözleri kocaman açıldı. "Çünkü Okan'ı sadece lisedeki Aras Bulut İğnemli aşkın gibi saçma ve malca bulmuştum. Ona da aşıktın ama sadece bakıyordun ve izliyordun ya hani!"

Kaşlarım havalandı. Bir elimi havaya kaldırıp sanki avucumda Aras Bulut'u tutar gibi işaret ettim. "O ünlü, setini basıp bana aşık edecek şeyler yapamazdım... İzmir'de olsa yine denerdim ama adam İstanbul'da Niloş." duraksadım ve öteki elimi kaldırıp sırıttım. Avucumun içindeki hayali Okan'ıma bir öpücük göndererek "Ama Okan'ım sadece iki fakülte ötemde Niloş. He is the love of my life." dedikten sonra Niloş'a döndüğümde bana hayretle bakıyordu.

Ve sonunda o şahane tepki geldi.

Ellerini yanaklarına koyup resmen çığlık atar gibi "Sen aşık olmuşsun!" dedi.

Başımı salladım. "Evet!" dedim heyecanla. "Deliler gibi aşığım. This is crayz love!"

"I don't understand!" dediğinde kahkaha attım.

"Ciddi misin?" dedi. "Artık İngilizce cevap verme telaştan çeviremiyorum!"

Güldüm. "Kalbim çarpıyor." dedim. "Aşık oldum Niloş. Buldum! O, benim nikahıma alacağım adam!"

Gözlerini kırpıştırdı ve ellerimi tuttu. "Emin misin?"

"Yüzde yüz eminim."

"Benim little bebeğim hayatının love'ını mı bulmuş ya!" diyerek kollarını boynuma doladı. "O mimar zımbırtısının hayatının aşkı olabileceğini düşünmemiştim ama...olsun."

Bende ona sıkı sıkı sarıldım. "Onun için kurşun atar kurşun yerim Niloş."

Geri çekildi ve "Bu durumda iddiayı sen mi kazandın?" dedikten sonra durdu. "O gün iddia meselesini duydu değil mi? Ay ben bir aşkın filizlenmesine mi engel oldum? Hem de best friendimin mi? Ben ölüyüm mü şimdi, n'apıyım?"

Kaşlarım havaya kaldırıp indirdim ve suratıma pis bir sırıtış yerleştirdim.

Yüzümü okuması sadece birkaç saniye aldı. Elini dudaklarına örtüp "Adamı yatağa bile atmışsın!" dedi. Elini indirip benim gibi sırıttı. "İşte benim minik şeytanım!"

Ellerini çırptı ve bir kez daha bana söz hakkı tanımadan "Her şeyi anlat! Her şeyi bilmek istiyorum." dedi. "Aklına gelebilecek her şeyi!" derken ki iması kesinlikle tam onluk bir meraktı. "Arkadaşlığımızı kurtarmak istiyorsan o gece olanları bir bir anlatacaksın! Betimlemeler sana kalmış. İstediğin kadar abartabilirsin aşkım! Özellikle o geceyi istiyorum senden..."

Her şey arkadaşlığımızı kurtarmak için... Yoksa asla anlatmak istediğimden değil!

"Çekirdek çöpünün poşetini ver." dedim usulca. "Bu gece uzun sürecek."

💋💋💋
Herkese bir adet Niloş lazım, tabii dozunda olsun. Bu kadar çılgın olanını bünyemiz kaldırmayabilir.

İlk Öpücük | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin