💋16💋

2.2K 173 52
                                    


"Yorgun ve bitap, hasretim kitap, yazıldım sana, okusan beni..." diye mırıldanarak masasına oturduğumda kulağındaki kulaklığın tekini çıkarıp bana döndü.

"Gözleri var öyle güzel ve derin, yüreği var bazı ateş bazı serin..." diye devam ettiğim sırada bıkkın bir nefes verip saçlarını düzeltti.

"Sana da merhaba Devin."

Sırıttım, kendime mukayyet olamayıp yanağını sıktığımda eliyle elimi itti. "Yine mi başladık?"

"Hiç bitirmedik ki, sadece ufak bir ara verdik." dediğim an elindeki fosforlu kalemi kapattı.

Fosforlu kalem kullanan bir bey mi? Var bir hayalimiz...

"En son arkadaş olabiliriz diye düşünmüştüm ama..."

Göz devirdim. "Aynı durumda nasıl ben sevgili olmayı düşünürken  sen arkadaş olmayı düşünebilirsin ki?"

Ellerini iki yana açtı. "Tam olarak böyle!"

Hafifçe gülümseyip içtiği termosa baktım. "Çay mı?"

"Ihlamur." dedi sakince. "Biraz boğazlarım acıyor, şifayı kapmayayım diye."

"Ya sen hasta mı oluyorsun?" dedim biraz sevinçle. "Ben sana çay çorba da yaparım aşkım!"

Gözlerini yumup derin bir nefes verdi. Evet, ben bir sabır ölçerim!

"Teşekkür ederim ama gerek yok."

Dudaklarımı büzüp arkama yaslandım. Bugün iki saatlik bir dersim vardı ve o da öğleden sonraydı. Tüm günüm boştu neredeyse.

"Sen hiç hasta olmasan bile yaparım ben sana çorba." dedim keyifle. Termosun kapağını açıp dudaklarına götürdüğü sırada devam ettim. "Hazır çorba iyi ki üretilmiş."

Aldığı yudumla birlikte öksürmeye başladığında telaşla sırtına vurdum. "Ay ölme!" dedim telaşla. "Daha sıcak çikolata içireceğim ben sana!"

Eliyle elimi tutup boğazını temizledi ve ıslanan gözlerini avcunun içiyle sildi. Ardından bana döndüğü an hiç beklemediğim bir şey yapıp kahkaha attı.

Böyle yüzüme yüzüme!

Kaşlarım çatılırken ellerimi geri çektim. Normal zamanda olsa düşerdim de şerefsiz kim bilir neye gülüyor.

"Hazır çorba mı?"

Sandalyeme yeniden otururken "Evet." dedim.

Ben annemin kızıyım bir kere!

"Ben senden daha yetenekliyim o zaman." dedi sırıtarak.

Allah'ım çok güzel sırıtıyor ama şu an, haksızlık!

"Ol aşkım." dedim hemen. "Ben de adam ameliyat ediyorum, anlatabildim mi?"

Gözlerini kıstı. "Devin..." dedi usulca. Bir anda ciddileşmişti. "Sen manyak mısın?"

Boş bulunup "Hayır." dedim.

Yeniden kitaba döneceği esnada masaya bir gölge düştü. Bir kadın gözlerini kısmış ikimize bakıyordu... Hayır daha çok bana bakıyordu.

Gözleri benim üstümden ayrılmazken sandalyede dikleştim ve bende ona baktım. Okan'sa sakince "Fidan?" dedi.

Yok ağaç!

Fidanlar ağaça, ağaçlar ormana dönmeli yurdumda!

"Okan bu kadın kim?"

Ecelin canım, tanışalım mı?

"Pardon?" dedim sorarcasına. Gözlerim bir an Okan'ı bulmadan direkt muhattabıma bakıyordum. "Kim olduğumu bana sormaya ne dersin tatlım?"

Bendeki gözleri Okan'a döndü. "Birkaç gün önce seni dudak dudağa gördükleri kız değil mi bu?"

Evet bebeğim, o benim de sen kimsin hani??

"Size ne Fidan?" diye sordu Okan sabırlı bir şekilde. "Size ne?"

Anlatsana, ben dinlerim.

"Bana hayatında kimseyi istemediğini söylemiştin." dedi kırınca. "Beni reddetmiştin."

Bir Okanzede daha...

Okan bana döndüğünde gözleriyle azarlıyordu resmen.

Adam onu öptüm de azar çekiyor ya bana!

"Evet kimseyi istemiyor-dum." dedi. O son ek son anda çıktı dudaklarından. Resmen tekledi kalbim. "Ama o da izin almadı."

Düşim mi?

Ama artık çok geç, düştüm bile.

"Bende mi izin istemeyecektim? Okan ondan önce ben sevdim seni."

Usulca kıza döndüm. "İki buçuk seneden fazla mı seviyorsun bu adamı?" derken elimle Okan'ı işaret etmiştim. "İki buçuk sene mi?"

Kız bir an ıslak gözlerini bana çevirdi.

Konu çok sevmek değildi, uzun sevmekte değildi... Konu kalpti. Ben bu adamın kalbini çalmak için farklı taktikler uyguluyordum o kadar.

"Sen..." dedi. Hayır bunu diyen Okan'dı.

Ona dönüp sırıttım. "Korkma psikopat gibi takip etmedim seni. Uzaktan, sosyal mesafeli sevdim."

Derin bir nefes alıp kıza döndü. "Fidan rica etsem bizi yalnız bırakır mısın? Daha fazla üzülme lütfen."

Kız tek kelime etmeden arkasına baka baka giderken dediklerimi umursamadığı belliydi. Melül melül bakıyordu mal.

Okan'da o gidince kalktı oturduğu yerden. Bana baktı. "Dersim var."

Sırıttım. "Bu defa da sevgilim değil misin?"

"Paçanı kurtardım senin." dedi sitemle. "Sen hala ne derdindesin?"

Çantasını toparlarken başımı elime yaslayıp onu izledim. En sonunda bana döndü. "Sen gitmiyor musun?"

Başımı iki yana salladım. "Birazdan giderim."

"İyi." dediği an sırıttım. Arkasını dönmüş adım adım benden uzaklaşırken bir anda sesli bir şekilde şarkı söylemeye başladım.

"Gidişi bile ayrı güzeldir onun, Allahına kurban olurum senin!"

Adımları durdu. Bir an arkasını dönecek gibi oldu ama vazgeçip ilerlemeye devam etti.

Devin olduğum kadar eminim ki sırıtıyordu gülüşüne yandığım!

💋💋
Sevgili Zonduklular-olmadı!

Otuz büyük şehir ve Zonguldak- pardon!

Öncelikle kestane balının diyarı Zonguldak'tan selamlar!

Olur gibi... Bugün bu milletten çok çeken Zonguldak ve sakinlerine dikkat çekmek istiyorum. En çok Zonguldak çekti. Hakkınızı ödeyemeyiz. Teşekkürler.

Gelelim asıl meseleye, birkaç gün bölüm atamayacağım. Güller diyarında durumlar çok karışık arkadaşlar, finaller kapıda daha sunumlar bitmedi. Derdimi anlatabildim mi Memati abi?
Hoşça galın gidiyom ben.

İlk Öpücük | TextingWhere stories live. Discover now