Bölüm 33: "That's what people do."

1.3K 138 141
                                    

Oy vermeyi unutmayın:)

Sirius elleriyle kulaklarını tıkayarak Lysandra'nın feryatlarını duymazdan geldi. Lysandra elindeki "Aşk ve Gurur" romanını masaya bırakarak ayağa kalktı ve Sirius'un yakasına yapıştı.

Sirius neye uğradığını şaşırmıştı. "Lisa, ne yapıyorsun?!" (Aşk ve Gurur okumayanlar için burası spoiler!) Lysandra bağırarak "Elizabeth Bennet, Mr Darcy'nin evlenme teklifini reddetti ve üstüne dünyada bir kendisi bir de Mr Darcy kalsa bile onunla evlenmeye asla razı olmayacağını söyledi!" diye bağırdı.

Sirius, Lysandra'yı kederiyle baş başa bırakarak bahçeye çıktı. Kızgın güneş tepeden beynini yarıp geçiyordu. Bunu dile getirmekten de geri kalmıyordu. Lysandra'ya göre ise Sirius'un güneşin delip geçeceği bir beyni yoktu. Olsa bile çoktan erimiş olmalıydı.

James ile Sirius ağacın altında serinlerken Hogwarts'takilerin dedikodusunu yapıyorlardı. "Çatalak Hogwarts'ın açılmasına az kaldı. Bence yeterince gösterişli bir kolyeyle bütün dedikoduları Narcissa'dan alabiliriz." James bu fikri sevdiğini belirtti.

Lysandra da ağacın altında oturmuş Amelie'nin saçlarını örüyordu. Uzun bir süredir Potterların evinde kalıyordu. Sirius kadar olmasa da James'le de -utanmadan- konuşuyordu. James de Hogwarts'taki gibi Lysandra'yı sıkmadığı için aralarında bir problem yoktu.

Mrs Potter bahçeye çıktı ve "İsterseniz dondurma almaya gidebilirsiniz, çocuklar." dedi. Sirius ve James bu fikrin nasıl daha önce akıllarına gelmediğini tartışırlarken Lysandra Amelia'nın saçını bitirip ayağa kalktı. "Bence de gidebiliriz." Amelie burun kıvırarak "Hava gerçekten sıcak. Neyse ki bana da o soğuk şeyden getirecek işçi arılarım var." dedi. Bu Sirius'un pek hoşuna gitmemişti. "Senin o kölelerinin bu kadar mükemmel saçı var mı, söylesene!" Amelie "Tabiki de var!" diyerek Sirius'la inatlaştı. "Sirius acele et!" Lysandra bahçe kapısından çıktı. James ve Sirius da peşinden gittiler.

Sirius dondurma poşetini James'in eline tutuşturarak marketten bir su alacağını söyledi. "Siz gidin, ben hemen geliyorum." Lysandra James'le beraber yürümeye başladı. Yine bir hüzün kapladı içini. Ailesini kaybetmişti, her anlamda. Annesini -her ne kadar kötülük görmüş olsa da- unutamıyordu. Andormeda'yı ve Narcissa'yi de özlüyordu. Bellatrix'e karşı ise hiçbir şey hissetmiyordu. Nefret edeceği kadar önemli değildi Bellatrix. Acıttığı kadar acımasını istiyordu sadece. Hatalarının bedelini ödemesini ve en değer verdiğini yani Voldemort'u kaybetmesini istiyordu, Annesinin ölümüne sebep olacak kadar değer verdiği Karanlık Lordunu.

Sirius onlara yetiştiğinde ortamın sessizliğini dağıtmak için "Sana bir şey olacak diye çok korkmuştum Lysandra." dedi. Lysandra konunun nasıl açıldığını bilmiyordu ama Karanlık Lordu düşündükçe içini huzursuzluk kaplıyordu. Sanki diken üstündeydi ve o dikenler kalbine de batıyordu. "Beni düşündüğün için çok minnettarım Sirius. Gerçekten konusunu bile açmak istemediğim berbat günlerdi. O kadar soğuktu ki-" Sirius Lysandra'nın sözünü keserek "Biliyorum. Rosierlerin zindanları çok soğuk oluyor." dedi.

Lysandra Rosier'i duyunca içine bir burukluk düştü. Her ne kadar onu sevmese bile üzülmüştü. Rosier onun için kendi canını vermişti ve öte yandan Lysandra'yı seviyordu. Bu yüzdendi zaten Josie Prews'in karın ağrısı. Zamanında Rosier'e Amortentia içirmişti ki Slughorn bunun yüzünden bayağı uğraşmıştı. Üstüne üstlük Josie Lysandra'yı James'e Amortentia içirmekle suçlamıştı. Buydu Lysandra'nın zoruna giden.

Lysandra'nın gözleri aniden şaşkınlıkla büyüdü. İçine düşen korku, kalbini deli gibi attırdı. Olduğu yerde durarak Sirius'a baktı. James ve Sirius da durdu ve Lysandra'ya döndüler. Lysandra James'e baktı ve "İyi de, ben size Rosierlerin evinde tutulduğumu söylemedim ki!" dedi. Lysandra ile James'in aklına aynı şey geliyordu. Bir Ölümyiyen!

Aykız • 𝐉𝐚𝐦𝐞𝐬 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin