Bölüm 46: "Did I exaggerate a little?"

898 92 58
                                    

Oy vermeyi unutmayınn :)

"Lysandra sana inanamıyorum. Bundan benim haberim nasıl olmaz." Lysandra ensesini kaşıyarak "Söyleyecek vakit bulamadım." dedi. Amacı ablasını geçiştirmekti. "Lysandra, Potterların evinde kalmaya başladığından bile haberim yoktu. Sana sayısız mektup gönderdim. Tahmin ettiğim gibi annem hepsinin sana ulaşmasını engel olmuş. Geçen hafta neden bana Potterlarda kaldığını söylemedin? Sana hiçbir şey yapmadığını söylemiştin. Onlar senin kaçmana nasıl izin verdiler?"

Lysandra'nın tahmin ettiği gibi olmuştu. "Tahmin ettiğim gibi. Mr ve Mrs Black'in ölümleri gizli tutuldu." Andromeda kulaklarına inanamıyordu. "Ne? Nasıl? Annem ve babam öldüler mi? Nasıl oldu ve neden gizli tutuluyor?"

Lysandra cebindeki mektubu çıkardı ve Andromeda'ya uzattı. "Annem ölmeden önce bunu bana verdi. Şaşıracağının garantisini verebilirim." Andromeda Lysandra'nın elinden mektubu aldı ve okumaya başladı.

Lysandra Andromeda'nın her satırda değişen yüzünü gördükçe yaşadıkları aklına geliyordu. Ve annesinin yaşadıkları. Ve yaşattıkları. Neden değişmişti ki? Neden o da Lysandra gibi direnmemişti? Lysandra birini öldürmek yerine ölmeyi yeğlerdi. Ölümyiyen olmak mı? Ölümyiyenlerden artık daha çok nefret ediyordu.

Andromeda gözlerinin dolduğunu hissediyordu. "Lysandra bu... Bu çok... Nasıl?" Andromeda kesinlikle ne diyeceğini bilemiyordu. Mantıklı cümleler kuramıyordu bile. Mektubun her satırı daha şaşırtıcıydı. Annesinin bir kan haini olduğu... Bunun yüzünden evlendirildiği... Gördüğü işkenceler... Eva'nın her zaman Lysandra'yı sevmesi... Bunların hiçbiri anlamlı değildi. Çok belirsiz ve beklenmedikti. Peki, neden bunları yaşamış olmasına rağmen onara da aynı şeyi yaşatmıştı?

Lysandra eskiden olan hiçbir şeyi hatırlamak istemiyordu. Bu yüzden konuyu kapatmaya karar verdi. "Bellatrix'in verdiği tepkiyi çok merak ediyorum. Sen ve James... Elladora sana gerçekten inanamıyorum. Tabii! Her zaman bu kadar meydan okursan kendini böyle bir çıkmazda bulursun. Ama biliyor musun? Ben James'in seni mutlu edeceğine eminim. En azından yaz boyunca bana mektup göndermesinden bu sonucu çıkardım."

"Ne? James yaz boyunca sana mektup mu gönderdi?" Andromeda gülümseyerek "Black malikânesinde kaldığım yaz boyunca desem daha doğru olur." dedi. "İyi de annem buna nasıl engel olmadı?" Andromeda da bunu merak ediyordu. "Hiçbir fikrim yok. Ama mektuplar sanki arkadaşımdan geliyormuş gibi gösteriyordu. Sandığımızdan daha zeki biri olduğunu her zaman biliyordum."

Lysandra göz ucuyla ablasına baktı. Andromeda Lysandra'nın bakışlarını yakalayınca güldü ve "Tamam ya. Bir şey demedim." dedi. Andromeda saate bakınca yapacak birçok şeyi olduğunu hatırladı ve Lysandra'ya gitmesi gerektiğini söyleyerek oradan ayrıldı.

*

"Bu yılın en şaşırtıcı haberi olabilir." Emma Wimple şüphesiz bu okulun en dedikoducuları listesinde ilk 5'e girerdi. Aynı zamanda Narcissa'nın da arkadaşıydı. "Öyle değil mi Cissy?" Narcissa kafasını kaldırarak sabahtan beridir konuşulan tek konu hakkında fikirlerini paylaşmak için ağzını araladı. "Şaşırmadığımı söylersem yalan olur. Ama beklemediğim bir şey değildi. Potter'dan gelen bütün o mektupları annem yakarken ben onun yanındaydım. Bütün o aşk sözleri..."

Yatakhanenin öteki ucundan biri lafa atlayarak "Bu onları desteklediğin anlamına mı geliyor?" diye sordu. Narcissa gözlerinin dolmasını engelleyerek cadıya döndü. "Bu konu hakkında konuşmak ne bana ne de sana düşer. Yarın yüz yüze geldiğinizde onun karşısından sanki bu dedikoduların hiçbirini yapmamış gibi geçeceğini biliyorum. Benim desteklemem kimin umurunda?" Potter'ın ne kadar güzel sevdiğini bilmeyen yoktu. Narcissa öyle sevilmek için her şeyi yapardı. Ama o öyle sevenlerin tarafındaydı. Kalbi sonsuza kadar mühürlenenlerin tarafında. Lysandra'nın bir kanıbozukla ilişkisi olması onun için çok önemsiz bir detaydı. Göz ardı edilebilecek bir detay.

Aykız • 𝐉𝐚𝐦𝐞𝐬 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫Where stories live. Discover now