Bölüm 56: "Truth or Dare?"

677 71 59
                                    

Oy verip yorum yapmayı unutmayın:)

Bu bölümü artık Trigonometri çözebilmeme adıyorum.

Chase Atlantic - Friends

Odadaki bütün bakışlar Lysandra'ya döndü. "Ne yani? Ben şimdi hala mı oluyorum?"

"Ben hamile değilim ki. Nasıl olur?" Lysandra da James'e döndü. İkisi de birbirinden şaşkın görünüyordu. Sirius kahkahasını bastıramadı. "Nasıl mı olur? Onu bence gayet iyi biliyorsun. James de biliyor, değil mi Çatalak?" Jenna Sirius'un ağzını tutarak susmasını fısıldadı.

"Hayır, Lisa. O gün hastane de bayıldığında bunun sebebi sadece düzensiz beslenmen değildi. Aynı zamanda hamileydin." Lysandra daha da şaşırdı. Bakışları tekrar James'e döndü. "Ben hamileymişim." Lysandra'nın elleri istemsizce karnına gitti.

James kelimenin tam anlamıyla afallamıştı. Savaş bir nefes kadar yakınlarındaydı ve bir bebek bekliyorlardı. Ama yine de Lysandra'yla bir çocukları olması kulağa hiç fena gelmiyordu. Hatta kulağa daha iyi hiçbir şey gelemezdi.

James Lysandra'ya sarıldığında Lysandra gözlerinden akan bir damla yaşı yeni fark ediyordu. Bu mutluluk gözyaşıydı. Ve Lysandra o an ellerini karnına sararak kendine bir şey için söz verdi: Hiçbir kötülüğün sana erişmesine izin vermeyeceğim. Seni bu dünyadaki bütün kötülüklerden koruyacağım, küçüğüm. Bunun için her şeyi yapacağım.

*

Sabahın erken saatlerinde soğuk rüzgâr eserdi. Lysandra'nın şu an maruz kaldığı da o türden bir rüzgârdı. Ama James'in kollarında olmak bütün soğuğu kesiyordu adeta. Hatta daha sıcak hissedemezdi Lysandra. Ama daha sıcak hissetmek isterdi.

Lysandra yorganı üzerinden hafifçe sıyırarak yataktan çıktı. Üzerine bir hırka geçirdi, terliğini giydi ve alt kata indi. Mutfak çok da büyük sayılmazdı ama bahçeye çıkıyordu. İşte bu evdeki en sevdiği özelliklerden biri: Evin kocaman bir bahçesi vardı. İçerisine sınırsız sayıda çiçek dikebilirdi.

Lysandra mutfağa girerken etrafına göz gezdirdi. James normalde sabahın erken saatinde dinç bir şekilde kalkardı. Saat 12'ye gelmesine rağmen hâlâ uyuması Lysandra'yı düşündürdü.

Lysandra kendine bir kupa çıkartarak içine kahve doldurdu. Suyun kaynamasını beklerken bir elini beline koymuştu. Ansızın karnında hissettiği kollarla ağzından kaçan çığlığı engelleyememişti. James Lysandra'nın düştüğü duruma gülerken Lysandra kalbinin durduğunu düşünmüştü.

"Odadan çıkalı beş dakika bile olmadı James. Ve sen uyuyordun. Hem de uykunu hiçbir şey bölemeyecek gibi. Nasıl uyandın anlamış değilim." dedi Lysandra. James Lysandra'yı kendine doğru çevirdi. Lysandra'nın hafif nemli saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı ve onu belinden kaldırarak mutfak tezgâhına oturttu.

"Varlığına o kadar alıştım ki yokluğunu hissedebiliyorum artık. Beni kendine çok fena alıştırdın Ell." Lysandra kollarını James'in boynuna dolayarak yüzünü onun yüzüne yaklaştırdı. Derin bir iç çekişin ardından alnını onun alnına yaslayarak "Böyle söyleme James. Asıl kendine alıştıran sensin. Aynı güneş gibisin. Eğer güneş olsaydın her sabah doğuşunu izlemek için sımsıkı sarılırdım sana. Öyle yapacağım zaten. Hayatıma bir güneş gibi doğdun. Simsiyah hayatımdaki ana renkler olduğun için teşekkür ederim, sevgilim."

"Şu anda seni öpmemek için kendimi çok zor tutuyorum Ell. Ama bir dakika ya! Niye tutuyorum ki? Karım değil misin? İstediğim zaman öpebilirim artık. Kimse bir şey diyemez." James mutfak tezgâhına yaslanarak ellerini Lysandra'nın kalçasına sardı ve onu kendine doğru çekti. Lysandra düşmemek için mutfak tezgâhına tutunmak zorunda kaldı. "Her an Amelia bir yerden çıkacakmış gibi hissediyorum."

Aykız • 𝐉𝐚𝐦𝐞𝐬 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें