Bölüm 44: "You don't look well."

1.2K 115 212
                                    

Oy vermeyi unutmayın :)

"Başlamayı düşünüyor musunuz?" Jenna kafasını sallayarak Lysandra'ya katıldığını belli etti. Sirius boğazını temizledi. Gözleri teker teker bütün yüzlerde dolaşıyordu. "Öncelikle biz zaten senin doğruyu söylediğini biliyorduk." Lysandra kısaca etrafına göz gezdirdi. Herkes ona bakıyordu. Bu Lysandra'yı geriyordu. Peter ve Remus köşede oturmuş sakince dinliyorlardı.

Jenna parmaklarını olabildiğince açarak elini havada savurdu ve Sirius'a "Madem biliyordunuz ne diye boş boş konuşuyorsunuz? Canımı sıkmayın benim!" diye bağırdı. Lysandra tartışmanın hareketlenmesiyle dizlerini kendine doğru çekti ve koltukta bağdaş kurdu.

James Jenna'ya dönerek "Sen şu an hiç konuşma! Bir şeyleri gizleyen tek biz değiliz. En azından sen bize Lysandra'yla Belle'nin arasındaki problemi anlatabilirdin." dedi. Lysandra aniden James'e döndü ve savunmasının ne kadar saçma olduğunu fark etti. "Bu muydu yani? Benimle başkaları arasındaki geçmişte yaşanmış olaylar size anlatılmak zorunda değil. Ki bu olay Belle Carrie'yle alakalı. Sen neden bu kadar merak ediyorsun ki?"

Jenna ortamın kızıştığını anlayınca alkışlamaya başladı. "İşte bu! Cevap versene James. Sen neden Belle Carrie'yle olan o olayı bu kadar merak ediyorsun? Hadi cevap ver!" Lysandra Jenna'ya baktı ve "Carrie'nin konusunu kapatalım. Sizin anlatacağınız daha önemli şeyler var. Dökülün." diyerek James ve Sirius'a döndü.

Remus eliyle alnını ovdu ve herkesi susturdu. "Bu kadar yeter! Ne geçmişte yaşanılanlar ne de sizin kıskançlık davanız şu an konuşulacak konu değil. Siz anlatacak gibi görünmüyorsunuz. Ben anlatacağım." Lysandra ve Jenna bağırarak "Bizim kıskançlık davamız falan yok!" dediler. James sırıtarak "Buradan hiç de öyle görünmüyor." dedi. Jenna göz devirdi. "Buradan senin tam bir pislik olduğun görünüyor!" James elindeki yastığı Jenna'ya fırlattı. "Ama sen buradan hâlâ mükemmel görünüyorsun Sirius." Jenna göz kırptığında Sirius da ona göz kırptı. Bunu hiç kimse umursamıyordu. Çünkü ikisinin arasında garip bir arkadaşlık bağı vardı.

Remus anlatmaya başladı. "Belle Carrie ve Adrian Pride geldiğinde onların kim olduğunu bilmiyorduk. O gece Dumbledore bizi acilen yanına çağırttı. Sirius daha ilk günden ne yapmış olabileceğimizi düşündüğü için pantolonunu giymeyi unuttu. (Peter'e döndü.) Peter gülmeyi kes! (Tekrar Lysandra'ya baktı.) Biz de ne olduğunu bilmiyorduk. Dumbledore'un odasına girdiğimizde çok telaşlı görünüyordu. Bize Voldemort'un Hogwarts'la doğrudan etkileşimde bulunmak için içeriye yandaşlarından birini soktuğunu söyledi. Aklımıza hiç gelmemişti. Çünkü hepimize çok iyi davrandı. Belle Carrie ve Adrian Pride Voldemort'un işaret almayan yandaşlarındanmış. Lysandra'ya karşı doğrudan oyun oynayacaklarmış. Bizimde onlara karşı plan kurmamız için onların bir terslik olduğunu anlamaması gerekiyordu. Yani senin gerçekçi tepki vermen gerekiyordu."

Jenna alkışlamaya başladı. "Vay be!" Lysandra Remus'un anlattıklarını idrak etmeye çalışıyordu. "Neden bana bunu daha önceden söylemediniz?" Remus dudaklarını diliyle ıslattıktan sonra "Dediğim gibi. Gerçekçi tepki vermeseydin ya da onlar bir şekilde ikna olmasaydı bizim bildiğimizi anlarlardı. Onların ne kadar kurnaz olduğunu bilmiyoruz sonuçta. Planı tehlikeye atamazdık." dedi.

Lysandra biliyordu. Onların ne kadar kurnaz olduğunu, amaçları doğrultusunda birbirlerini bile satabileceklerini biliyordu. "Neden onları kullanmış olabilir ki? Bu çok tuhaf. Ben de Pride'nin neden bana yaklaşmaya çalıştığını anlayamamıştım." James de dizlerini kendine çekti ve Lysandra gibi koltukta bağdaş kurdu. "Neyi anlayamadın, neyi? Tekrar söyler misin?"

Remus derin bir nefes daha verdi. "James şimdi sırası değil." Evet, şimdi sırası değildi. Bu yüzden James bunun hesabını Pride'den daha sonra soracaktı.

Aykız • 𝐉𝐚𝐦𝐞𝐬 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫Where stories live. Discover now