♚58.bölüm♚

562 88 45
                                    

Bizi yaralarsanız kanamaz mıyız? Bizi gıdıklarsanız gülmez miyiz? Bizi zehirlerseniz ölmez miyiz? Ve bize yanlış yaparsanız intikam almaz mıyız?

Ουπς! Αυτή η εικόνα δεν ακολουθεί τους κανόνες περιεχομένου. Για να συνεχίσεις με την δημοσίευση, παρακαλώ αφαίρεσε την ή ανέβασε διαφορετική εικόνα.

Bizi yaralarsanız kanamaz mıyız? Bizi gıdıklarsanız gülmez miyiz? Bizi zehirlerseniz ölmez miyiz? Ve bize yanlış yaparsanız intikam almaz mıyız?

Kara pençe acılı bir yavaşlıkla bastırdı, kan kokan kabusu geçmişinden kopup gelmişti. Biraz soluklanabilme ümidiyle kendi zebanileriyle boğuşuyordu. Karşısındaki ela gözlere hükmeden nefret kanını donduruyordu. O irislerde pusu kurmuş celladı geleceğine musallat olmuştu.

Ciğerleri Gökyüzü Dolan Adamın Qargha Gölünde rüzgara fısıldayan davetkar sesini duyabiliyordu, yine Kabildeydi bildiği yerde. Uzun süredir düşlerinde sakladığı yerde. Dünyadan ve bileğindeki kelepçelerden uzaklaşarak gözlerini kapadı.

Karahindiba çiçeği dolu bir tarlada olmayı dilerdi. Buz gibi bir ter damlası ensesinden süzülürken bilinçaltındaki duygu çemberine odaklanmaya çalıştı. Ne etrafındaki değişken hareketlilik ne de içindeki zafer çığlıkları umurundaydı. Karşısındaki tanıdık ela renkli gözler bu gece karanlık geçmişini aydınlatan tek ışıktı.

Genç dedektifin ziyareti sürpriz olmamıştı elbette yıllarca beklediği yüzleşme nihayet gerçekleşmişti. Bütün hayatı boyunca hayati kararlar alması gereken zamanlar olmuştu ama hiçbiri bu geceki kadar zorlu olmamıştı. Kabuk bağlayan yarayı kanatmıştı, irin toplayan keseyi patlatmıştı, dikenlerin üzerine yürüyor gibiydi bir sonraki adımını düşünmek zorunda olan süt kokulu bebek gibi hissediyordu. İkincil derece hasarlara yol açan kalbi kazan gibi fokurdarken sakinliğini koruyabiliyordu.

Sessizlik kahve kokusu kadar acıydı. Söylenmesi gereken sözler vardı. Yazgısının öteki yarısının 'Seni kitap koklar gibi seviyorum' dediği an milattan öncede kalmıştı. Rex'in asker künyesine tutunarak dünyaya meydan okuyacağını sanmıştı.

Gençliğinden beri özenle inşa ettiği inkar duvarları üzerine yıkılırken düşmanından fazlasıyla akıllı olduğunu düşünüyordu. Kelime oyunlarına gerek yoktu zira kelimelere hangi anlamı yüklerse yüklesin yerine getirmesi gereken tek şeyin gerçekliğini kesinlikle değiştirmiyordu. Hangi etiketi yapıştırırsa yapıştırsın iğreti duruyordu; ölüm yine ölümdü.

"Giselle Hector, 13 Aralık gecesi saat 23.56'da Larissa Nolan'ı ve 22 Mart saat 01.24'te polis memuru Calvin Harper'ı kasten öldürmekten tutuklusun. Kendin istemedikçe konuşmak zorunda değilsin; fakat sorulan sorulara yanıt vermemek mahkemedeki savunmanı direkt etkileyecek.Söyleyeceğin her şey aleyhine delil olarak kullanılacak."

Ben birini yaşatmak için diğerini inkâr etmek zorunda kalan iki vicdanlı bir kadınım.

Brendan sorguyu devralmak istediği konusunda o kadar ısrarcı olmuştu ki Çavuş Wiseman'ın başka çaresi kalmamıştı. Genç adamın şahsi meselelerinin profesyonelliğini etkilememesini umut ediyordu. Zira yaralı yüreği pimi çekilmiş bir bomba gibiydi.

PORTOLA VALLEY 2∣ Tamamlandı ♚Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα