♚11.bölüm♚

3K 293 136
                                    

Hakikat, dibinde koca bir okyanusu saklayan uçurum kıyısıdır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hakikat, dibinde koca bir okyanusu saklayan uçurum kıyısıdır.Düşersen kalbin aksar kalırsan ruhun.

Durumu tam anlamıyla kavramış değildi, yalnızca üzerine usul usul yağan hakikatin tehlikeyle yoğrulmuş bir çığa dönüştüğünü hissedebiliyordu. Henüz her şey yerli yerinde görünüyordu belki ama artçı sarsıntıların karahindiba tohumlarını kökünden sarsmasına ramak kalmıştı. Soğuktan moraran parmak uçlarıyla saç tutamlarını kulağının arkasına sıkıştırdı ve kendisine duygularının tutsağı olmamayı telkin etti.İhanete uğrama korkusu yüreğine çöreklenmişti.

Hızlı adımlarla kendini konforlu sıcak eve attığında, içinden bir ses dışarının soğuğunun içerinin konforundan kat be kat daha güvenli olduğunu söylüyordu.

Üst kata çıkan merdivenler ayağının altında kayarcasına bir hızla akıp giderken buğulanmış gözlerini kısarak soluklarının sakinleşmesini diledi.Geniş malikane sessizliğin notalarında dinleniyordu. Darrow buralarda bir yerlerde olmalıydı, Tyra ise öğle uykusuna çekilmişti.

Böylesi iyiydi.

Sarsak adımlarla kaldığı odaya doğru yürüdü, kalbi kanadı kırık bir kelebeğin son yakarışları gibi pır pırdı. Yatağın başındaki komodinin üzerinden babasının kendisine Noel hediyesi olarak verdiği kum saatini aldı.

Aynı anda yatağın arkasına savurduğu çiçekli valizi görüş alanına girdi. Her şey tuhaf bir biçimde aynı ve düzenli görünüyordu, sanki o gece hiç yaşanmamış, sanki Nina Simon o şarkıyı ruhlarına fısıldamamış, o dans hiç var olmamış; Brendan Wilder onu sorgulamamış gibiydi. Sanki hakikat sarı takvim yapraklarından silinmiş gibi...

Kapıyı ardından usulca kapayarak babasının odasına yöneldi, ihtişamlı oda bu sefer onu adeta çağırıyor, büyülenmiş irislerini gerçekliğe davet ediyordu.

Davete icabet ederek kapıyı araladı, ıslak kirpiklerinin arasından 'ona' baktı.Üzerine yeni pijama takımları geçirilmiş, kolundan sarkan serum gitmişti. Babası huzur dolu bir ifadeyle uyuyordu, ahenkle kalkıp inen göğsü uykusunun derinliğinin sinyallerini veriyordu.

Sessiz adımlarla odayı inceledi, bu defa dün yoğunlaşmadığı ayrıntılar üzerine eğilecekti. İçinden bir ses Tyra'nın bu odada kalmadığını söylüyordu. Bu oda yalnızca Johansen'a özeldi. Özel ve nefes kesici.

Yuvarlak kesim bordo halıya teğet geçen ayakları uyuşuktu. Ne aradığını tam olarak bilmeyen ; ancak içine şüphe tohumları ekilen birinin adımları...

Dikdörtgen kesim aynalığın karşısında durduğunda nefesini tuttu, aynı anda üzerinde Johansen'ın adı yazılı işlemeli mor kalp nişanı ve onur madalyasının ona göz kırptığına yemin edebilirdi.Pırıl pırıl parlayan 'mor kalp nişanının' ABD ordusu tarafından şehit ya da gazilere verilen özel bir madalya olduğunu, 'Onur madalyasının' ise en yüksek cesaret madalyası olduğunu bildiğini anımsadı.Hatıraları fırından yeni çıkmış ekmek kadar tazeydi.

PORTOLA VALLEY 2∣ Tamamlandı ♚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin