12.Bölüm

8.2K 555 22
                                    

Bir süre okuluma odaklanmak istedim. O yüzden de diğer her şeyden kafa olarak soyutlanmıştım ama artık Emir'deki tatsızlık dikkatimi dağıtır olmuştu, bu yüzden de şimdi derslerim erken bitmişken evden önce kardeşlerime ziyarette bulunmaya gelmiştim. İkisinin de bulunduğu şubeyi biliyordum, bu yüzden doğrudan oraya ilerlemeye başlamıştım. Bu arada güvenlik de beni sorun etmemiş, sorgulamadan içeri almıştı.

9-A sınıfının önüne geldiğimde öğle arası olduğu için çocukları bulamamaktan çekiniyordum aslında ama içeri girdiğimde Kaan'ı en arka sırada uyurken gördüm. Sınıf pek kalabalık değildi, bir an kapıya yaslanıp onu izledim sadece. Özür dilesin diye bekleyince uzun zaman görememiştim tabii kendisini. İnatçı keçi!

Ben öyle dururken yanımdan bir kız geçip, içeri girmişti. Hızlı adımlarla Kaan'a doğru ilerlediğini görünce istemsizce kaşlarım çatılmıştı. Gidip, yanına oturdu ve gülümseyerek onu izlemeye başladı. Vay şerefsiz Kaan, burada ablan seni beklesin haftalardır, sen git manita ayaklarına gir. O sırada da omzuma konan elle hemen yan tarafıma döndüm. Emir merakla bana bakıyordu.

"Abla?"

Gülümseyip, "Kaan'la konuşmaya geldim." dedim. Onun da gözleri Kaan'ın olduğu sıraya kaymış, sonra da yüzünü buruşturmuştu.

"Anladım, iyi ben gidiyorum o zaman."

"Tamam canım, akşam evde görüşürüz."

Yanağımdan öpüp, uzaklaştığında ben de sınıfa girmiştim nihayet. Sıranın başına gittiğimde kız ancak beni fark edebilmiş, kaşlarını çatarak yüzüme bakmıştı ama umursamadan direkt elimi Kaan'ın koluna koyup, dürttüm.

"Şşt, kalk bakayım! Biriciğin geldi!"

Üç tane ablası olduğunu düşününce pek mantıklı bir şey değildi bu söylediğim ama ne yapalım işte, yanındaki kıza gıcık olmuştum. Kız iyice dik bir hal alırken ayaklanmıştı.

"Kimsin sen?"

Senli, benli de olduk iki dakikada. Ben ona ters bir bakış atarken Kaan da uykulu başını sıradan kaldırmış, önce kıza, sonra bana bakmıştı.

"Abla?" dedi şaşkınca ve hızla yerinden kalktı. Kız da bu sırada yavaş yavaş mahcup bir yüz ifadesine doğru geçiş yapıyordu. Umursamadan Kaan'ın yanına geçip, kolundan çekiştirmeye başladım.

"Abla ya! Abla tabii! Hatırladın bakıyorum! Gel seninle konuşalım biz, neymiş bu abla!?"

İtirazsız peşimden geldiğinde bahçeye çıkıp, tenha bir yer bulmuştum. Onu banka oturması için gözümle yönlendirdikten sonra da sırt çantamı yanına atıp, kollarımı bağladım.

"İlk günden kavga çıkart, ikinci haftadan da manita yap ama gelip de kırdığın ablandan özür dilemeyi akıl edeme!"

"Abla ne manitası!?"

"Ya geç o işleri, biz de geçtik o yollardan oğlum... Şimdi asıl konuya gel, Emir'le derdin ne?"

Sakin konuşmak için elimden geleni yapıyordum.

"Ne o? Şikayet mi etti beni zengin bebesi?"

Yüzümü ekşittim.

"Bu nasıl bir üslup? Kaan sen şu gerçek ortaya çıktığından beri saçmalamaya başladığının farkında mısın? Tamam hep kavgacıydın ama durduk yere de millete sarıp, zorbalığa da yeltenmezdin? Senden o kavgadan beri özür bekliyorum ben!"

Son cümlemde istemsizce sesim yükselince, gözlerimi kapatıp tekrardan sakinleşmeye çabaladım.

"O gün için özür dileyecek kişi ben değilim, asıl kırılan bendim çünkü!"

Gerçek Mi Ailem?Место, где живут истории. Откройте их для себя