27.Bölüm

5.4K 415 38
                                    

"Önce masaya mı geçsek?" diye bir öneride bulundum ama Emre sert ifadesini koruduğu için sesim içime kaçmış gibi çıkmıştı.

"Arkadaş geçip, bizi bekleyebilir. Seninle özel konuşmak istiyorum."

Akın ters ters Emre'ye bakmaya başlamıştı. Hemen önüne geçip, Emre'ye arkamı döndüm ve uyarıcı bakışlarımı Akın'a attım. Ancak sesim sanki hiçbir sorun yokmuş gibi çıkıyordu.

"Kanka sen geç masaya, biz geleceğiz."

Akın hiç istemese de mesajı almıştı ama o daha hareket edemeden Emre kolumdan tuttuğu gibi beni ondan uzaklaştırmıştı, şimdi ifadesi daha da kararmıştı. Bittim ben!

Akın otururken Emre ile ben de kafenin arka tarafına doğru ilerledik, bulunduğumuz yerde pek insan görünmüyordu. Karşımda kollarını bağladı ve anlatmam için beklemeye başladı.

"Emre tamam, Akın'la o tarz bir geçmişimiz oldu ama şu anda gerçekten arkadaşız. Hem ben hiç karşılık vermedim, Akın da şu an tamamen egosu için üzgün. O nefes alan herkese yazabilir ayrıca, bana karşı takıntılı falan değil, hatta benden geçtiği için rahatım bile. Geçen ona kız ayarlamamı bile istedi."

Emre sessizce çırpınışlarımı izlerken hiç yumuşama görememiştim, bu yüzden işi dalgaya vurmaya karar verdim.

"Dediğim gibi çocuk herkese yazıyor, bence bana konuşacağına sen arkanı kolla."

Sonra da gülmeye çalıştım ama aşırı aptal hissediyordum. Yüzüm hızla buruşurken ne dediğimi idrak ediyordum ve keşke işi dalgaya vurmasaydım...

"Nil..." dedi ve duraksadı, ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. "...Ben sana karışacak değilim, böyle bir hakkım yok. Aramızdaki şey arkadaşlıktan başka bir şey değil diyorsan, bu benim için yeterlidir ama keşke bilseydim..."

Devam edecek gibi durdu, bir an ağzını açtı ve geri kapattı. Sonra bir anda konuşmaya başladı.

"Kimi kandırıyorsam, arkadaş olduğunuzu söylemen yeterli falan değil. Empati kur, az önceki olayı benim gözümden sen yaşasaydın nasıl hissederdin? Çevremde kendisiyle değil de seninle olmamı yadırgayan bir kız olsaydı?"

Var zaten Emre, Damla var ama kız henüz ciddi bir atağa geçmediği için sessizdim ancak o da ne kadar süre pasif kalacak bir fikrim yoktu.

"Sana güvenirdim." dedim uzatmadan. Çünkü zaten öyle yapıyordum. Damla ile çekişecek değildim, hem böyle bir yarışa girmem de lüzumsuz olurdu. Aldatacak olan her türlü aldatırdı. Ben Emre'ye gerçekten güveniyordum. Ondan da bunu istediğimi fark ettim. Tamam kıskanılmak kötü bir şey değildi belki ama bende işler başka türlü ilerliyordu. 

Erken konuşuyorsun Nil, henüz Damla ve Emre ile alakalı hiçbir şey yaşamamışken çok erken konuşuyorsun.

İçimdeki cılız sesi duymazdan geldim. Emre ise sonunda başını sallamıştı onay vermek için.

"Tamam o zaman ama birlikte yaptığımız tatlıdan ikram edecek değilim, başka bir şey seçip yesin."

Cidden mi der gibi yüzüne baktığımda çocuk gibi omuzlarını silkti. Ciddiydi...

Akın'ın somurtarak tatlısını yemesi ve bir yandan da bize ters bakışlar atmasıyla kafedeki muhabbet de en azından ateşkes sürecine girmişti. Bense yediğim tatlının tadıyla mest olurken Emre'ye övgüler yağdırmayı unutmuyordum ama o sadece ve sadece başını sallayıp, sürekli olarak Akın'ı tehditkar bakışlarının esaretinde tutuyordu.

Hay ben sizin aklınıza... Şu tatlı ve mutfak süreci baştan sona fiyasko olmuştu resmen...

*

İnci'den

Gerçek Mi Ailem?Where stories live. Discover now