42.Bölüm

3.8K 309 25
                                    

Arabama binip, kafenin park yerinden çıkacaktım ki bozuk sinirlerim yüzünden kaza yapmıştım. Yüzde yüz benim hatam yüzünden başka bir arabayla hafifçe çarpışmıştık. Neyse ki...

Hemen arabadan indiğimde karşıdaki arabadan da genç bir adam indi. Kumral saçlı, mavi gözlü ve uzun boylu biriydi. Gergin yüzünden dolayı aramızda hoş bir konuşma geçmeyeceğini hemen anlamıştım.

Hemen ön tarafa gelip, arabasındaki hasara bakarken ben de onu takip ettim. Aslında pek bir şey yoktu, biraz boyası gitmişti ama buna rağmen verdiği soluktan sonra onun benim gibi düşünmediğini anladım. Bu arada pek anlamam ama bayağı lüks bir modele benziyordu. İnşallah meseleyi çok büyütmez. Doğrulup bana baktı bir an, sonra da arkamdaki arabaya ve keyifsizce güldü. O sırada mırıldandığı sözleri ise çok net bir biçimde duymuştum.

"Böylelerine ehliyet veren hocaların ben..."

"Pardon?" dedim sert bir biçimde araya girerek, kaşlarımı da istemsizce çatmıştım.

Benim hatalı taraf olmamdan dolayı daha mahcup olmamı bekliyor olsa gerek ki duraksayarak bana baktı. O mahcubiyeti son sözleri ile yok etmişti tabii...

"Diyorum ki parktan çıkarken çevreyi kontrol etmez misiniz siz? Bodoslama yola çıkmaya çalışıyorsunuz..."

Haklı ama benim kimseye hakkını verecek halim yok şu an. Zaten Emre geceden beri mahvetti duygusal durumumu.

"Olan oldu, verin numaranızı, masraflarınızı karşılayayım. Uzatmayalım."

Benim rahatlığım karşısında sinirleri bozulmuş bir şekilde güldü, sonra da "Masrafından önce özür dilemenizi bekliyorum çünkü işin bir de manevi boyutu var." derken sona doğru bakışları arabasına kaymıştı. Ne yani, arabasıyla duygusal bağı olan zengin züppelerinden birine mi çarptım çarpa çarpa...

Sakinleşmek adına burnumdan derin bir nefes aldım ve verdim. Sonra da yarım ağız "Özür dilerim." dedim. O ise "Benden değil, ondan." demişti. Başıyla arkasında kalan arabasını işaret ettiğinde gülmeye başladım. Bayağı bayağı gülmeye başladım ama. Sonra da arabama doğru ilerledim ve onun tuhaf tuhaf bakan bakışları altında arabama bindim. Park yerinden çıkınca da penceremi indirip "Ne olur şikayet edin, ben polislerle muhatap olmak istiyorum." deyip gidecekken manyak herif arabamın önüne doğru geçti. Son anda durabildim.

"Ya sen hasta mısın!? Ne diye arabamın önüne geçiyorsun?"

"Kızım gelmiş arabamın ağzına etmişsin, şimdi bir de polisle mi uğraşacağım. Bu işi çözmeden bir yere gidemezsin!"

Şokla karşımdaki adama bakarken Allah'ım sırayla mı yolluyorsun diye içimden geçirmedim diyemem. Mecburen arabadan inip, öfkeyle önüne gittim. 

"Kızım ne ya? Ne ara bu samimiyete sahip olduk?"

"Sen kaçmaya çalıştığında nezaket kuralları da rafa kalktı tabii."

"Ya ödeyeceğim işte diyorum, özür falan diyorsun. Derdin ne senin?"

O cevap veremeden arkamdan gelen Emre'nin sesiyle de olduğum yerde öfkeyle tepinmek istedim.

"Nil, bir sorun mu var?"

Karşımdaki ruh hastası arkamdaki Emre'ye de bana attığı ters bakışlardan atarken Yağız ve Semih de yanımıza doğru geliyordu. Bir yandan da ortamdaki tüm erkekler birbirlerine tehditkar bakışlar atmaya başlamıştı.

Sınanıyorum...

"Hayırdır birader?" diyen Yağız ile araya girdim.

"Sizlik bir durum yok arkadaşlar... Hele sen Emre, senlik hiçbir durum yok. Ben hallediyorum."

Emre beni dinlemezken kolumdan tutup, beni arkasına almış ve önüme geçmişti... Şaka değil mi bu? Hızla kolumu kurtarıp, Emre'yi kenara doğru ittim hafifçe.

"Ben hallederim dedim."

Bu arada beklemekten sıkılmış olacak ki ruh hastası araya girdi.

"Hadi artık, daha benim arabayı tamire götüreceğiz."

"Ben de mi geleceğim!?"

"Aynen öyle." dedi ruh hastası ve o arada Emre araya girdi.

"Seninle falan gelmiyor." derken telefonunu çıkardı ve adama uzattı. "Numaramı al, masrafları atarsın öderim."

"Ne alaka ya? Niye sen ödüyorsun?" diye Emre'ye döndüğümde bana baktı kaşlarını çatarak. Onu umursamadım ve ruh hastasına döndüm.

"Adın neydi?"

"Arabasını pert ettiğin adam."

"Abart lütfen arabasını pert ettiğim adam."

Benim isim mevzusuna takılmama karşın yüzünde ukala bir gülümseme oluşurken Emre yumruklarını sıkmaya başlamıştı. Tamam, buradan uzaklaşmam lazımdı.

"Tamam sen arabana bin, ben de kendi arabama. Takip edeceğim."

"Olmaz güvenmiyorum sana."

"Hayatta senin arabana binmem."

"O zaman akşama kadar buradayız."

"Ulan sen belanı mı arıyorsun?" diyen Emre arabasını pert ettiğim adamın boğazına sarılınca hızla araya girdim.

"Emre Allah aşkına defol git!" dedim ve hemen arkama döndüm. "Tamam geliyorum, lütfen bitsin gitsin şu lanet muhabbet!"

Ben arabamı geri park etmeye giderken Emre hızla yanıma gelmiş.

"Saçmalama Nil, hırlı mı hırsız mı belli değil. Arabasına mı bineceksin bir de."

Emre'ye hak vermek istemesem de haklıydı.

"Ben vazgeçtim." dediğimde adam "Hayda!" diyerek yüzüme baktı. Ona fırsat vermeden kimliğimi çıkarıp, ona uzattım ve "Seni takip edeceğim, kimliğim sendeyken güvenirsin herhalde bana." dedim. Böylece ikimiz de kendi arabalarımıza bindik ve ben o anda kimliğimdeki müthiş güzel çıktığım fotoğrafımı hatırladım.

Artık günümün daha da güzel olamayacağına inancım tam olurken telefonum çalmaya başladı. Emir arıyordu. Kulaklığımı takıp, açtım.

"Efendim Emir?"

"Ya abla bu Kaan salağı yine kavga çıkardı, hastanedeyiz."

"Ne hastanesi Emir? Kaan iyi mi?"

"İyi iyi domuz gibi- yani turp gibi demek istedim ama polisler falan geldi, on sekizini geçmiş birinin bizi buradan kurtarması lazım. Diğerlerini de arayamıyorum olay büyümesin diye."

"Hangi hastanedesiniz?" deyip, bilgileri aldıktan sonra takip ettiğim siyah arabaya baktım ve ani bir kararla ilk gördüğüm yerden döndüm. Önce kardeşlerim deyip, inşallah hata etmemişimdir. Kimliğim tanımadığım bir adamda, üstelik numarasını bile almadım salak gibi!

Ama o anda adamın beni fark edip, peşime takıldığını gördüm. Benim de işime geldi, sürdüm hastaneye. Ara ara hizama gelip camdan "Nereye gidiyorsun?" gibi sorularla bana seslense de cevap vermedim. Böylece hiç tanımadığım bu adamla hastaneye kadar ulaşmıştım.


Kısa da olsa bölüm bölümdür. Yorum istiyorum lütfen, cidden motivasyon lazım. Cansınız sevgiler :)



Gerçek Mi Ailem?Where stories live. Discover now