34.Bölüm

4.6K 384 125
                                    

Telefonu açsam mı? Açmasam mı? kavgası içindeyken telefon kapandı ve ben açmamış oldum. Emre'ye kızgın değildim ama açık konuşmak gerekirse tadım kaçmıştı. Damla bana hakaret ediyor ve beyimiz peşinden gidiyordu. Hoş, muhtemelen benimle ilgili konuşacaktı onunla ama olsun, en azından o an gitmesine gerek yoktu.

Telefonum yeniden çalmaya başladığında derin bir nefes alıp verdim ve çok düşünmeden açtım.

"Efendim Emre?"

"Nil neredesin? Eve döndüm tekrar ama çıktığını söylediler."

Telefon ekranına bakmak için kulağımdan ayırdığımda evden çıkalı yaklaşık bir saat olduğunu gördüm. Damla'nın yanından yeni mi gelmişti yani?

"Hava almak istedim, sen neden geri geldin ki? Damla ile ilgilenseydin."

Bir an sustu, sonra da bıraktığı soluğunu duydum.

"Nil, neredeysen söyle. Yanına geleyim, konuşalım."

"Senin de işin zor be Emre, kızları teselli etmekten kendine vakit ayıramıyorsun."

Laf sokmak istedim ve yaptım, bu kadar basit. Mantıklı düşünmek zorunda değilim.

"Nil, neredesin?"

Arkamı döndüm ve az önce oturduğum yere baktım. İki kardeşim hala oradaydı ve bana bakıyorlardı. Elimle beklemelerini işaret ettim.

"Sahildeyim." deyip, yüzüne kapattıktan sonra kardeşlerimin yanına ilerledim.

"Emre geliyor, biraz daha oturun bakalım şuraya."

"Oo enişte bey ile mi tanışıyoruz?" diyen Kaan boynunu esnetirken, Emir de yumruk yaptığı elini diğer elinin avucuna vurmuştu.

Yemin ediyorum hasta bunlar!

Gidip yine bankın ortasına geçtiğimde Emir ve Kaan da iki yanıma oturmuşlardı yeniden. Çok geçmeden karşımda gördüğüm Emre önce kardeşlerime, sonra bana bakmıştı anlamayarak.

"Tanışmanı istedim, kardeşlerim. Emir ve Kaan."

Emre belli ki benden öfkeli bir karşılama  beklemiş olacak ki bir an dediklerimi algılayamadı ama kısa sürede toparlanıp, kendisine en yakın olan Kaan'a elini uzattı.

"Emre ben de, memnun oldum çocuklar."

Kaan ile Emir henüz iletişim kurmaktan habersizmişçesine susup, yüzüne bakmaya devam ettiklerinde ayağa kalktım ve yolun karşısındaki kafeye baktım bir an.

"Buraya sığmayız, gelin kafede oturalım. Hem üşüdüm de."

Sözümü ikiletmeyen kardeşlerim iki yanıma geçtiğinde Emre'yi arkamızda bırakıp oraya doğru ilerlemeye başladık. Halimize gülmek geldi içimden ama yapmadım tabii ki. Şu an ciddi bir andaydık.

Kafedeki boş masalardan birine geçtik ve Emre kahve isterken ben kendime ve kardeşlerime sıcak çikolata istedim. Kaan pek sevmezdi ama Emre'nin yanında itiraz etmedi, Emir ise memnun görünüyordu.

İçeceklerimiz gelene kadar sessizce oturduk, Emre kardeşlerimden dolayı konuya nasıl gireceğini bilemiyor olsa gerek bize uymuştu.

Siparişlerimiz önümüze konduğunda ise birer yudum aldık. Sonra da konuşmayı başlattım.

"Bu iki veledin problemini çözmeni istiyorum senden Emre, sonra da oturur bizim problemlerimizi konuşuruz."

Bizim problemlerimizi derken vurgulamıştım, o ise baygın bir bakışla karşılık verse de kabullenmişti. Kaan ve Emir'in bana dönen tuhaf bakışlarını hissedebiliyordum.

Gerçek Mi Ailem?Where stories live. Discover now