28.Bölüm

5.3K 442 13
                                    

Nil'den

Kafeden çıktığımda Akın'ı gönderip, doğruca İnci ablamın yanına gitmek için yola çıktım. Beni eve çağırmıştı, sesi ise tuhaf geliyordu. Arabamı binanın önüne park edip, indikten sonra merakla merdivenleri tırmanmaya başladım. Kapıya geldiğimde bir çift erkek ayakkabısı görmemle de kaşlarımı çattım.

Zili çaldığımda ise ablam çok geçmeden kireç gibi yüzüyle açmıştı. Endişeyle içeri girdim.

"Abla? İyi misin sen?"

"Nil ben Deniz'i yaktım. Üstüne kaynar kaynar kahve döktüm."

Gözlerim kocaman olurken "Ne!?" diye yüksek bir tepki vermiştim. Ablam ise tedirgin bir nefes bırakıp, kollarını göğsünde bağladı. Telaşlı ve korkmuş bir hali vardı, yerinde duramıyordu.

"Hastaneye götürdüm hemen, daha yeni geldik sayılır, salonda."

"İyi mi peki?"

"Domuz gi- yani iyi." diye son anda düzelttiğini sandı ve devam etti. "Hemen üzerine soğuk su döktüğüm için sadece ufak tefek kızarıklıklar varmış, onlar da birkaç güne geçer dedi doktor ama ben yine de ne yapacağımı bilemedim, ailesini aramam gerekir mi diye düşünürken aklıma sen geldin. Sen de ailesisin sonuçta değil mi?"

Ablam suçlu çocuklar gibi ümitle bana bakışına gülmek istesem de kendimi tuttum ve salona geçtim. O da arkamdan geliyordu. Deniz abim üstündeki eşofmanla oturuyordu. Kaan'ın olduğunu tahmin ettiğim kıyafetler biraz küçük gibi dursa da fazla dikkat çekmiyordu, bu da Kaan'ın bol giyinme sevdasındandı muhtemelen.

Gidip yanına oturduğumda kaşlarını çatarak önce bana, sonra ablama baktı.

"Nil'i mi çağırdın?"

"Tabii çağıracak, az kalsın ölüyormuşsun?"

Dalga geçtiğimi görmüş, gözlerini devirmişti. Alt tarafı bir bardak kahve dökülmüştü ama ablamın telaşlı tavrına bakılırsa abimi komalık etmiş gibi davranıyordu.

"Ölüyordum tabii, senin bu ablan bile isteye üstüme kahve döktü."

"Ne!?"

Ne yapmaya çalışıyordu bu abim olacak şahıs? Sanki ablamın telaş yapması onu eğlendiriyor gibiydi.

"Yalan mı? Kahve istedim diye intikam almadın mı?"

"Ya sen! Sen... sen ruh hastası mısın!? Neden bilerek dökeyim kahveyi üstüne!?"

"Hayır hayır iyi niyetinden emin olamıyorum böyle... Ama eğer iş teklifimi kabul edersen canıma kastının olmadığına inanabilirim."

Ablam "Anlamadım?" dediğinde benim de kafam karışmıştı.

"Diyorum ki iyi bir mimara ihtiyacım var ve üstüme kahve dökmenin bedeli olarak benim yanımda işe başlamanı istiyorum."

Hmm... Ablama baktım merakla. O ise şaşkın görünüyordu ama kısa sürede bu halinden kurtulmuştu.

"Bu çok saçma! Böyle bir sebepten yanında işe başlamayacağım!"

"O halde ben eve gideyim de annem benimle ilgilensin, artık nasıl bu hale geldiğimi sorarsa da mecburen her şeyi anlatacağım."

Abim kalkmaya yeltendiğinde ablam telaşla "Dur!" diyerek, onun geri oturmasını sağladı.

"Abla kabul et işte, hem ne olacak ki babamların yanında işe girsen? Zaten iş arıyorsun."

Ablam daha çok annemin kulağına gidecek sözleri yanlış anlamasından korkuyor gibiydi, ona değer verdiğini biliyordum. Şimdi Deniz abimin de işleri çarpıtarak ileteceği ortadaydı. Nihayet omuzlarını düşürdü ve başıyla onay verdi. Böylece bu işsizlik davası da Deniz abimin yanmasıyla çözülmüş oldu.

Gerçek Mi Ailem?Where stories live. Discover now