41.Bölüm

3.9K 332 19
                                    

Yeni bir sınav dönemine girmemize az kalmıştı. Her şey daha sakindi şimdi. Emre defteri kapanalı haftalar oldu, evimde ve mutluyum. Ailemle aramda harika bir ilişki oluşmaya başladı. Deniz abim bile gözüme sevimli geliyordu şu sıra. Özellikle de annesiz kalan Yiğit için yaptıkları ile daha da seviyordum artık onu. Ali abim ve Umay ablam ilişkilerini artık pek gizlemiyorlardı ve bu en çok da anneme sürpriz olmuştu.

"Ben Deniz ve İnci derken... Hala inanamıyorum Nil, bu biraz tuhaf olacak ama eğer düşündüğüm gibi Deniz ve İnci de olumlu adımlar atarsa bu büyük aile resmiyete de geçecek."

Önümdeki fındıkları tek tek ağzıma yollarken yayıldığım koltukta pijamalarımla anneme bakıyordum. Yüzündeki gülümsemeyi izlemek keyifliydi.

"Yalnız bizden kız almak öyle kolay değil Nergis Hanım, bazı şartlarımız olacak elbette."

Annem kahkaha atarken ben biraz daha fındık aldım avucuma. Aşk101 Osman'dım an itibariyle.

"Neymiş şartlarınız Nil Hanım?" diyen babam salona girince biraz toparlandım ama hala aynı gevşek ifademle bakıyordum onlara.

"Öncelikle-" diye söze gireceğim sırada sertçe çalan kapı ile dikkatimiz dağıldı. Kapıdaki kimse bizden bir alacağı vardı. Babam ayaklanıp, evin yardımcısından önce kapıya ulaştığında yukarıdan inen Deniz abim de yanımıza geliyordu. Kapı açıldığında ise gördüğüm yüz ile nefesimi tuttum.

Emre sarhoş, ayakta duramıyor ve karşımda. Şaka mı? Saat gece on ikiye yaklaşmıştı üstelik. Ben konuşamazken Ali abim de gelmişti.

Emre'yi hatırlayan herkes önce bir anlığına bana baksa da kaşları çatılarak tekrardan Emre'ye dönmüşlerdi. Onlar Emre ile aramın bozuk olduğundan bile habersizdi tabii.

"Hayırdır Evladım?" diyen babamın sesi sertti.

"Nil..." diye eliyle beni işaret ettiğinde yeni yeni aklım başıma geliyordu. "Onunla konuşmam lazım." dedi zar zor.

Emre'ye ne olmuştu böyle!? Hayır anlamıyorum. Onunla olan ilişkimi en baştan gözümün önüne getiriyorum ve baştaki uyumlu, naif hali ile şu an karşımda gördüğüm kişi... İnanamıyorum!

"Emre sen iyi misin?" dedim uyarır gibi bir ifade ile. Aramın bozuk olduğunu öğrenirlerse işler daha da karışır diye korktum bir an. Çünkü şimdiden hepsi daha da sertleşen bakışlarıyla çocuğa şiddet uyguluyorlardı resmen.

"Nil nasıl iyi olabilirim!? Sen-"

Sesi yükselen Emre'ye "Ağır ol bakalım, sesinin ayarına dikkat et önce." diye Ali abim olduğu yerden müdahale etmişti. O sırada Emre ile ayrıldığımı bile tek kişi de aşağı inmişti.

"Abla ne işi var bunun burada? Ayrılmamış mıydınız siz?"

Emir'in sesi ile ortam daha da gerildi sanki. Hemen arkamı döndüm. Abilerim, annem, Emir, hepsine baktım.

"Bana sadece birkaç dakika izin verin, yalnız konuşayım."

Deniz abimin sinirli yüzünde alaylı bir gülüş belirdi ama bu bile çok kısa sürdü.

"Sen konuşmuyorsun, ben de arkadaşı ağzını burnunu kırıp buradan gönderiyorum."

O hızla kalan birkaç basamağı inerken hızla önüne çıktım.

"Lütfen, lütfen konuşayım. Böyle biri değil ki Emre-" derken Emre'nin sert sesi araya girdi.

"Nil! Bana bak! Onun için terk ettin beni değil mi!? Damla bahaneydi! Akın ve sen sevgili olmuşsunuz!"

Duyduklarım, üstelik ailemin yanında duyduklarım... Akın ve ben ne zaman sevgili olduk bilmiyorum ama sabrımın tükendiği kesindi. Deniz abimi bıraktığım gibi Emre'ye ilerledim ve sert bir tokat attım, sadece başı yana savrulan Emre'ye arkamdan gelen yumrukla tamamen yere yapışmıştı. Deniz abim "Kimsin lan sen!? Gecenin bir yarısı kapımıza gelip, kardeşim hakkında iler geri konuşuyorsun!" diye de bağırırken yerdeki Emre'ye eğilip, iki yakasını da tutmuştu.

Annemin korkuyla Ali abime "Araya gir Ali." dedi ama Ali abim gayet soğuk bir sesle "Karışma anne." demiş, o da kapıya yönelmişti. Dışarı çıkınca da beni nazik bir şekilde içeri sokup, kapıyı çekmişti.

"Timur!" dedi annem bu sefer ama babam da gergin bir şekilde salona ilerlerken annemin de koluna girmişti. Bense öfkelensem mi, endişelensem mi bilemez bir haldeydim. Emre'nin bu denli değişmiş olması bana inanılmaz geliyordu. Üstelik duyduğum kadarıyla hala Damla ile arkadaşlığı aynı samimiyette devam ediyordu. Daha ne istediğini bilmiyordu aptal! Hem de gelip, kapıma dayanıyordu.

Akın ile olsam ona neydi ki? Ama Akın'la falan değildim. Sadece yakın iki arkadaştık, üstelik Zeynep'e olan duyguları her geçen gün bir üst seviyeye taşınıyordu. Şimdi gelip de ne sevgili olmasından bahsediyordu bu aptal!

Dışarıdan gelen gürültüler ile ana döndüm ve hemen kapıyı açtım. Emre'nin burnundan kan akarken Ali abim kolunu katlıyor, Deniz abim ise Emre'ye nefes aldırmamaya devam ediyordu.

"Tamam! Yeter durun!" diye araya girip, Deniz abimi Ali abime doğru çektim. Ben yüksek sesli konuştuğum için olsa gerek Deniz abim bana izin vermişti.

"Ne demek dur Nil!? Sarhoş sarhoş gecenin bir yarısı kapımıza dayanmış şerefsiz! Üstelik sana karışmaya kalkıyor!"

Haklıydı ama yeterince cezalandırmıştı.

"Yarın pişman olacak zaten, bırak gitsin."

Emre'nin yerdeki inleyişi dahi Deniz abime etki etmezken Ali abim bu sefer sürece dahil oldu ve zor da olsa onu içeri soktuk. Ali abim önce şoförlerden birini çağırdı, sonra da yerdeki Emre'yi sertçe kaldırıp, arabaya doğru götürdü ama arabaya tam sokacakken tekrar Emre'yi doğrultup yüzüne sert bir yumruk attı.

"Ali abi!"

"Bunu benden esirgeyemezsin Nil'cim, herif büyük hayvanlık yaptı sonuçta." derken neyse ki Emre'yi arabaya yerleştirmişti. Onlar giderken de büyük bir sorguya çekilmek üzere içeri alınmıştım.

*

Ertesi gün Emre'lerin kafesine öfkeyle girmiş, hemen etrafı kontrol etmeye başlamıştım. Dün yediğim azarın haddi hesabı yoktu, şimdi bunu ondan çıkarmalıydım. Her zamanki masada Miray, Damla, Semih ve Yağız ile oturuyorlardı. Emre gözlerini kapatmış, ekşimiş yüzüyle başını ovuşturuyordu ve yüzünde de yara bere vardı. Hızla masaya gidip, sinirle "Sen ne hakla gecenin bir yarısı evime gelirsin!?" diye sordum. Bağırmıyordum ama sesimdeki tehdit barizdi.

Emre beni fark eder etmez ayağa kalktı hızla.

"Nil yemin ederim böyle olsun istemezdim! Sarhoş olmuştum, olanların yarısını hatırlamıyorum bile. Özür dilerim, lütfen beni affet, ne istersen yaparım."

"Ya ne isteyeceğim senden, ne!? Çık hayatımdan, beni, arkadaşlarımı sorgulama, ayrıldık biz! İstediğimle görüşürüm, konuşurum. Akın benim arkadaşım ama sevgilim olsa sana ne!?"

Emre'nin yüzü bariz gerilirken daha fazla burada durmak istemediğime karar verdim ve "Bir daha karşıma çıkma." diyerek kafeden çıktım. Tavırlarımdan sonra Emre de peşimden gelmemişti, umarım benimle alakalı tüm ümidini bitirmeye yetmiştir bu sözlerim. Çünkü Emre'yi hatırladığımda nefret duymak istemiyordum, bu şekilde çıkıp gitmeliydi hayatımdan...


Hala buralarda birileri varsa bölüm yazdım ben (mahcup gülümseme). Sevgiler :)

Gerçek Mi Ailem?Donde viven las historias. Descúbrelo ahora