four, heart pounding with fear and dinner.

2.6K 384 161
                                    

"Anne! Sana bırak ben halledeyim demiştim nereden çıktı bu akşam yemeği? Neden bana haber vermeden böyle bir şey yaptın!" Sinirle elini yüzüne kapattı ve sakinleşmeye çalışıyordu.

"Ben sadece tanışmak için-"

"Tamam. Babama haber ver muhtemelen yarın burada olacaklardır. Eğer iyi hissederse o da katılsın." Annesi oğlunu daha fazla sinirlendirmek istemeyerek odadan çıktı.

Prens Jeongin iç çekti. Bu yemekten önce kendisi Hyunjin'i birkaç kez daha görmek istemişti. Şimdi olaylar istediği gibi ilerlemeyecekti. Yine de Hyunjin'i tekrar görecekti en azından.

×××

"Tanrım çok yorucu bir yolculuktu." Yardımcı Jisung at arabasından atlayarak indi. Hyunjin'e elini uzattı ve inmesine yardım etti.

Hyunjin önünde bulundukları büyük saraya baktı. Burası kendi saraylarından biraz daha büyüktü ama en çok hoşuna giden şey bahçesiydi. O kadar güzel bir bahçesi vardı ki Hyunjin kendisini cennette gibi hissetti. Uzun yolculuktan sonra böyle güzel bir yerde olduğu için mutluydu.

Hyunjin bahçenin her yerinde olan değişik çiçeklere baktı ve yakınında olan çiçeğin yanına ilerledi.

"Hyunjin yürü." Çiçeğe bakarken kralın sesini duymasıyla hemen yanına ilerledi. İki dakika mutlu olmaya hakkı yokmuş gibi hissediyordu. Ne vardı biraz çiçeği koklasaydı?

Büyük saraydan içeri girdiler. Hizmetliler saygıyla eğildi ve Kral Hwang memnuniyetle gülümsedi.

Prens Hyunjin ona gülümseyen herkese hafifçe baş selamı veriyordu. Diğerlerinin aksine o insanlar arasında bulunan bu katman farkından hiç mutlu değildi.

"Merhaba prens Hyunjin size yolu göstereyim." Hyunjin hafifçe başını salladı. Hizmetli ona yolu gösterirken peşinden ilerliyorlardı. Jisung ve Minho da yanındaydı.

"Bu odayı Prens Jeongin sizin için ayarladı, yemeğe kadar dinlenebilirsiniz."

"Teşekkür ederim." Hyunjin gülümseyerek orta yaşlardaki kadına teşekkür etti. Kadın tekrar önünde eğildi ardından Minho ve Jisung'a döndü.

"Şey sizin için oda hazırlanmamıştı ama hemen hazırlatayım ben."

"Onlar benimle kalabilir." Kadın şaşırsa da fazla sorgulamadan kafa sallamıştı. Üçü birlikte odaya girdiler.

Hyunjin büyük odaya baktı. Bu oda kendi odasından daha büyük gözüküyordu. Jisung ve Minhoya oturmasını işaret edince ikiside oturdu.

"Minho istediğini yapabilirsin, rahat ol." Hyunjin karşısında Jisung'a sarılmamak için çaba harcayan askerine baktı. Onu arkadaşları gibi görmelerini isterdi. Öyle görseler de hiçbir zaman öyle olmazlardı bu prensi üzüyordu.

Minho gülümsedi ve Jisung'a sarıldı. İkisi sarmaş dolaş otururken prens onların bu haline gülümsedi ve yorgunca yatağa uzandı.

"Sizce ne olacak?" Hyunjin yorgunca sordu. İkisi de onun neyden bahsettiğini anlamıştı. Jeongin ile evlenip evlenmeyeceklerini soruyordu.

"Prens bence ne olacağını en iyi siz bilirsiniz. Bu kararı siz vermelisiniz ve ne olursa olsun yanınızda olacağımızı biliyorsunuz." Minho'nun konuşması biraz olsun iyi hissettirmişti. En azından onlar yanındaydı.

Prensin gözleri yavaş yavaş kapanırken Minho ve Jisung sessizce birbirlerine sarılmaya devam ettiler. Hyunjin'den sonra kolları arasında uyuyan eşi ile tebessüm etti Minho. Bütün hayatını eşine adamıştı ve bundan hiç pişman değildi.

kingdom, hyunin. ✓Where stories live. Discover now