sixteen, please do not leave me.

1.6K 241 159
                                    

Hyunjin Jeongin'in koluna tutunmuş dolaştıkları çarşıdaki tezgahları bir bir inceliyordu. Veliaht her seferinde beğendiği bir şey olup olmadığını soruyor, baktığı her şeyi almaya çalışıyordu.

Hyunjin baktığı tezgahların birisinden gerçekten güzel bir bileklik buldu, üstelik Jeongin'in ona aldığı bilekliğe benziyordu. Tek farkı Hyunjin'in bilekliği daha zarifken bu bileklik daha erkeksiydi. Kendi bilekliğinde saflığı ve asaleti temsil eden parlak beyaz taşlar varken bu bileklikte güveni ve huzuru temsil eden mavi taşlar vardı.

"Bunu alabilir miyim lütfen?" Tüccar saygıyla eğilip ödemeyi kabul etti.

"Şey beğenir misin bilmiyorum ama sana yakışacağını düşündüm."

"Teşekkür ederim, güzelim." Hyunjin'e bileğini uzattı, bileklik bileğinde yerini aldığında Hyunjin mutlulukla gülümsedi. Artık uyumlu bileklikleri vardı.

Çarşının neredeyse sonuna geldiklerinde artık burada pek satıcı yoktu, sakin sessiz bir yoldu. Tek tük insan geçiyordu ama yürümeye devam ettiler. Biraz yürüyüp geri dönebilirlerdi. Başlarına ne gelebilirdi ki?

"Changbin ve Minho nerede?"

"Çarşıda dolanıp silah bulabilirler mi diye bakmalarını istedim. Eğer varsa alabilirim. Bizi eminim ki bulacaklardır." Hyunjin kafa sallayarak ilerlemeye devam etti. Bu günlerde ayağı gerçekten iyiydi tutunmaya gerek duymadan rahatça yürüyordu.

Sakin sakin yürüyerek kuşların sesini dinlemeye devam ettiler. Hyunjin içine düşen o tuhaf hisle etrafına dikkat ede ede yürüyordu. Anlamsız bir endişe olduğunu düşünmüştü.

Ağaçların arasında duyduğu sesle durup dikkatlice oraya odaklandı. Jeongin de merak ederek o tarafa döndü. Hyunjin döndükleri yön gereğiyle biraz jeonginin arkasında kalmıştı.

Veliaht kafasını çevirdiği an ateşlenen silah sesiyle sıçradı. Gözleri korkuyla açılırken ağaçlık alanda yüzü bir bezle kapatılmış adamın hiçbir şey olmamış gibi uzaklaştığını gördü.

"Jeongin!" Panikle Veliahtı kontrol etti.

"Bakma." Jeongin elini kapattığı yarayla hafifçe yere çöktü. Hyunjin hemen onun gibi dizlerinin üstüne oturup Veliahtın elini çekti. Kan kaybettiği yarayı gördüğünde ağzından çaresizce hıçkırık kaçtı. Ellerini yaraya bastırdı.

Veliahtın her saniye daha soluklaşan teni, baygın bakan gözleri ve tamamen kan olmuş üstü yüzünden ağlayarak daha fazla kan kaybetmesini engellemeye çalıştı.

"Jeongin, Jeongin, Jeongin." Veliaht onun ağlayan yüzüne baktı, ağlamamasını söylemek istiyordu ama bütün enerjisi çekilmiş gibiydi. Her saniye vücudu güçlü bir uykuya çekiliyordu sanki.

"Jeongin lütfen uyuma lütfen!"

"Ağlama." Hyunjin onun fısıltı gibi çıkan sesini duyduğunda daha şiddetli ağlayarak elini yaraya tuttu. Başı dönüyordu, çok fazla kan vardı.

"Veliaht!" Changbin ve Minho duyduğu silah sesiyle ikisini arayıp zar zor bulmuşlardı.

"Hassiktir." Changbin ortama küfür bırakırken, Minho Hyunjin'i yerden kaldırmaya çalıştı. Her an bayılacak gibi görünüyordu.

Changbin Jeongin'i elinden geldiğince kucakladı. Neyse ki boşuna spor yapmıyordu. Zorlansa da elinden geldiğince arabaya kadar taşıdı. Halkın yaralı veliahtı ve üstü başı kan olmuş genç prensi gördüğünde meraklandı.

Araba olabildiğince hızlı bir şekilde krallığa giderken Hyunjin ellerini yaraya koymuş ağlıyordu. Titreyen vücudunu Minho gördükçe kendisini daha da çaresiz hissetti. Veliahta bir şey olacak düşüncesi kendisini bile titretiyordu.

"Jeongin uyuma..." Veliaht artık tükenmiş gücüyle kendisini tamamen bıraktı. Hyunjin onun kapanan gözlerini gördüğünde nefesinin kesildiğini hissetti.

"Hekim!" Changbin geldiği gibi Jeongin'i kucakladı ve bütün sarayı inletecek gür sesiyle bağırdı. Bahçede olan kraliçe ve ailesi yaralı Veliahtı gördüğünde şok içinde kaldı. Ryujin, Yunayı uzaklaştırdı. Yeji ise hekimin odasına yolu göstermeye çalıştı.

Hekimin odasına jeongin'in baygın bedeni girdiğinde yeji ve jisung prensi durdurdu.

"Jeongin..." Hyunjin Veliahtın adını sayıklayarak tekrar kapıyı açmaya yeltendi.

"Hyunjin yapma, lütfen." Yeji kardeşime yalvaran bir tonda konuştu. Hyunjin artık titreyen vücuduyla yere çöktü. Bütün koridorda sadece ağlama sesi duyulurken çalışanlar bile ne yapacağını şaşırmıştı. Sanki bütün dünya durmuş gibiydi.

"Hyunjin kendine gel!"

"Jeongin." Prensin ağzından Veliahtın adı dışında hiçbir şey çıkmıyordu.

Tekrar ayağa kalkıp odaya girmeye yeltendi, Jisung yanağından süzülen gözyaşları ile onu durdurdu. Prensin gözleri yavaşça kan olmuş ellerine kaydı, ardından kulağı uğuldarken bilinci kapandı.

×××

Yeji saatlerdir uyuyan kardeşinin başındaydı. Prens uykusundan bile iç çekerek ağlamaya devam ediyordu.

Ryujin sıkıntıyla odadan çıktı ve hekimin odasına girdi. Veliahtın çıplak üst gövdesine ve tamamen kan olmuş yatağa baktı.

"Durumu nedir?"

"Elimden gelen her şeyi yaptım kraliçe." Yarım kalan cümle ile Ryujin nefesini tuttu.

"Umuyorum ki dinlendikten sonra uyanacak..." Hekim bile kendi dediğine inanmamış gibiydi.

Changbin kafasını ellerinin arasına almış koltukta yere bakarak oturuyordu. Veliahtın yanından ayrılmamalıydı, onu korumalıydı.

Minho sıkıntıyla odadan çıktı, Veliahtı gördükçe nefesi kesiliyordu sanki. Jisung'u tam kapının önünde öylece beklerken buldu, eşini kolları arasına aldı.

Minho ve Jisung sarılırken koridorun başında prens göründü. Yeji bir şeyler söyleyerek peşinden gelse de sanki Hyunjin her şeye kendisini kapatmış gibiydi. Bu sefer kimse onu durduramadı, içeri girdi.

Onun kan olmuş yatakta solgun bir şekilde yatarken bulduğunda nefesi kesildi, hemen yatağın ucuna oturdu. Kan olmuş bilekliğine bakarak eğildi eline doğru.

"Jeongin." Ağlaması bir saniye bile durmazken kimsenin ağzından tek kelime çıkmadı. Kimse Hyunjin'e teselli veremedi. Veliahtın uyanmayacak olması ihtimali herkesin içinin yanmasına neden oluyordu.

Saatler geçti, kimse Hyunjin'i tek bırakamadı. Sırayla odada beklediler. Hyunjin bir saniye bile Veliahtın elini bırakmadı. Arada yorgunluktan yaslandığı başlıkta iç çekerek uyukluyor ardından sıçrayarak uyanıp jeongin'i kontrol ediyordu.

Bir gün geçti, iki gün geçti, üç gün geçti... Jeongin uyanmadı, Hyunjin her geçen gün daha da çöktü. Yemek yemedi, bayılan kadar uyumadı. Tek yaptığı şey çaresizce veliahtı beklemek oldu.

Planladıkları bu basit ziyarette böyle bir duruma geleceklerini kimse düşünmemişti.

×××

bu kitap güya 20 bölümde bitecekti planlar öyleydi 🤡

birisine de demistim bı kaç bölüme düğün var o yalan oldu galiba ozur

Okul çıkışında bölüm atmam herkes icin uygun galiba

-Jae

kingdom, hyunin. ✓Where stories live. Discover now