fifteen, good times your beauty and me.

1.9K 288 202
                                    

oylar düştü üzülmek

Jeongin sabah Hyunjin'den önce uyanmıştı. Kolları arasında uyuyan prensin güzel yüzünü izledi bir süre, bakmaya doyamıyordu. Her zerresine ayrı aşık olmuştu.

Dün hissettiği korkuyu unutamıyordu, iç çekerek gözlerini kapattı. Soğuk kanlı davranmaya çalışmıştı ama Hyunjin'e zarar gelme düşüncesi o kadar korkutucu gelmişti ki önünde diz çöküp yalvarabilirdi. İlk kez yaşadığı bu duygu tüylerini ürpertiyordu. Ne savaşlar, ne ölümler görmüştü ama Hyunjin'in gözünden düşen tek damla için bütün dünyayı karşısına almaya hazırdı. O an ki çaresizlik hissi, asla unutmayacağı bir şeydi.

Kolları arasındaki prense daha sıkı sarıldı. Uzun saçları yüzüne değerek hoş bir his oluşturuyordu. Hoş kokan saçları ile huzurla gülümsedi. Bu çocuğun güzelliğine bitiyordu gerçekten.

"Hmm..." Hyunjin uyanmak üzereyken mırıldanarak biraz kıpırdandı. Jeongin'in boynuna yüzünü daha çok saklayarak gözüne gelen güneş ışığından kaçınmaya çalışıyordu.

"Uyanmayacak mısın?"

"Uyanmak istemiyorum, çok rahat böyle." Boynuna doğru konuştuğu için sesi boğuk çıkıyordu. Jeongin biraz daha öylece yattı, elleri her zamanki gibi prensin uzun saçlarında dolaşıyordu.

Hyunjin gerilerek Jeongin'in kolları arasından çıktı. Hafifçe kollarını kaldırıp uyanmaya çalıştı.

"Kahvaltı zamanı gelmiş midir acaba?" Hyunjin ayağına dikkat ederek yatakta uca doğru kaydı.

"Yardım edeyim mi?" Hyunjin kafa sallayarak Jeongin'in üzerindeki uzun kolluyu çıkarmasına yardım etti.

Kendisi de yapabilirdi ama boş yere canını acıtmasına gerek yoktu. Müstakbel eşinden de çekinecek değildi.

"Jeongin."

"Efendim?"

"Şey dönünce evlenmek için hazırlık yapalım mı?" Gözlerinin içine bakarken sordu. İçinde en ufak şüphe yoktu, Jeongin'in eşi olmanın düşüncesi bile güzel hissettiriyordu.

"Gerçekten istiyor musun? Acele etmek zorunda değiliz. Sen ne zaman istersen olacak demiştim, istersen on yıl sonra olsun yine bekleyeceğim."

"Artık gerçekten eşin olmak istiyorum Jeong-ah."

"Öyle istiyorsan öyle olsun." Hyunjin'in yüzü elleri arasındayken eğilip dudaklarını birleştirdi. Hyunjin her zaman hazırlıksız yakalanıyordu, Jeongin kısa tutup geri çekildiğinde prens şaşkın şaşkın gözlerini kırpıştırdı. Sırıtarak Hyunjin'in yüzünü bıraktı.

Üzerindeki geceliği değiştirdi Jeongin. Ardından Hyunjin'e kalkması için elini uzattı. Uzatılan eli tuttu ve ayağa kalktı. Üzerine bastıkça bileği sızlıyordu.

"Hâlâ yüzünü buruşturuyorsun." İç çekerek Hyunjin'in bileğini zorlaması için olabildiğince yükünü azaltı.

Hyunjin sessiz kalmayı tercih etti, diyecek pek bir şeyi yoktu. Gerçekten acıyordu ve iyileşmesi uzun sürecek gibiydi.

"Günaydın millet!" Hyunjin neşeyle sohbet eden tanıdığı kişilere selam verdi.

"Günaydın Hyunjin." Yeji gülümseyerek kardeşine oturmasını işaret etti.

"Yuna yok mu?"

"Bu saatlerde uyanmaz o, uykusu tatlıdır. Kendisi uyanmazsa huysuz oluyor." Hyunjin gülümsedi, gitmeden önce yeğeni ile de zaman geçirmek istiyordu.

kingdom, hyunin. ✓Where stories live. Discover now