★ twenty nine, bad memories from the past.

761 120 56
                                    

ig: spearcbns takip edin 🫶🏻

Küçük prens Hyunjin bahçedeki fıskiyelerin altında kahkaha atarak koşturuyordu. Onun aksine veliaht abisi ağaca yaslanmış kitabı ile ilgileniyordu. Fazla yaş farkları yoktu belki ama Hyunjin kesinlikle küçüktü.

"Hwang Hyunjin."

"Özür dilerim." Hyunjin hızlıca ellerini önünde birleştirdi ve kafasını eğdi. Babasına saygı duyuyordu ama neden diğer çocuklar ile aynı değildi? Taşıdığı kan yüzünden miydi bu kötü ayrıcalık oysa sadece oyun oynamayı istemişti.

"Odana git ve akşam yemeğine kadar asla çıkma."

"Peki." Sessizce sarayın kapısına doğru yürürken babasının abisi ile konuşmasını duyuyordu.

Abisini çok seviyordu, ona her zaman saygı duymuştu çünkü koşulsuzca onu herkesten koruyordu. Tek korumadığı insan da babasıydı ve babası abisini her zaman severdi.

Gözleri dolduğunda minik parmaklarıyla kimse görmeden sildi. Güçlü bir prens asla ağlamaz Hyunjin.

"Ben bir prensim ağlamayacağım." Burnunu çeke çeke odasına geldi. Bu odada ne yapacağını bilmiyordu. Çok sıkıcıydı.

Balkonun kapısını zorlukla araladı ve kendi boyuna göre olan sandalyesine oturdu. Korkuluklara kafasını yaslarken büzmüş olduğu dudaklarıyla aşağıyı seyretti.

Çalışanlar minicik görünüyordu ve bu onun açısından komikti.

Aradan zaman geçtikçe bazı çalışanların eşleri ile olan hallerini izlemek durumunda kaldı. Tatlıydı ama o kadar ilgisini çekmemişti. Ardından evli olduğunu düşündüğü iki erkek gözüne çarptı. Oturduğu yerde doğruydu ve daha dikkatli baktı.

"Bende beni seven bir prens istiyorum!" Ardından hızlıca ağzını kapattı. Babası duysa kızardı kesin.

Dudaklarına bastırdığı ellerini çekip tekrar odasına girdi. Oflayarak odanın içinde birkaç tur attı. Çok sıkılmıştı, abisinin daha önce hiç yasak aldığını görmemişti.

Boyuna göre hâlâ büyük olan çalışma masasına oturdu. Kağıda bakıp kalemlerden birisini aldı, o zamanlar bir çocuk kadardı yeteneği ancak her zaman diğer çocuklardan daha iyi olmuştu.

Kağıda minik minik karalamalar yaptı.
Akşam olmamış mıydı, neden hâlâ kimse onu çağırmaya gelmemişti?

Neler olduğunu az çok anlayabiliyordu, bundan nefret ediyordu. Yeji kız olduğu için el üstünde tutuluyordu çünkü ileride önemli birisinin eşi olacaktı. Abisi kral olacak kişiydi bu yüzden her an onu koruyan insanlar vardı. Peki ya ben? dedi o an. Daha akşam yemeğine bile cağırılmayan benim neden hiç önemi yok?

Üzgünce kollarını masaya koyup kafasını kollarına yasladı. Ortanca çocuk olmaktan nefret ediyordu. Güçsüz bir erkek çocuğu olmaktan ve güzel olmaktan da nefret ediyordu.

Masada neredeyse uyuya kalacakken kapısı aralandı. O an fark etmese de tıkırtı sesleriyle korkarak arkasını döndü.

"Oppa." Yeji'yi görerek rahat bir nefes verdi ve sandalyeden indi.

"Bir şey mi oldu?" Yeji cebine sakladığı paketi çıkararak ona uzattı. İçinde atıştırmalık bir şeyler vardı anlaşılan ve ancak bunu kaçırmış olmalıydı.

"Sadece bunu alabildim, yer misin abi?"

"Teşekkür ederim Yeji... Birisi görmeden hemen git sana kızmalarını istemiyorum." Yeji dudaklarını büzerek abisine sarıldı.

kingdom, hyunin. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin