seventeen, you didn't leave me.

1.6K 238 180
                                    

sovmeyin bana nolur 😔

"bırak beni, jeongin ölmedi!" Hyunjin çığlık çığlığa bağırırken arkadaşları ve görevliler onu Jeongin'in yanından uzaklaştırmaya çalışıyordu.

"Hayır hayır lütfen izin verin gideyim yanına." Çırpınarak kurtulmaya çalıştı ama sanki her saniye kolunu tutan eller daha da güçleniyordu.

"Üzgünüm prens Veliaht Jeongin'i kaybettik." Hekim başını eğip uzaklaşırken Hyunjin nefesi kesilerek dizlerinin üstüne çöktü.

"Bırak gideceğim..." Ağlayarak hala onu tutan, Veliahtın yanına göndermeyen ellerden kurtulmaya çalışıyordu. Kimdi bu ellerin sahibi?

Gözlerini birkaç saniye Jeongin'in yattığı yataktan çekti, tekrar baktığında veliaht yoktu. Boğazı düğümlendi, yutkunamadı. Ayağa kalktı, bu sefer onu tutan kimse yoktu. Yatağa baktığında sadece biraz kan izi dışında hiçbir şey yoktu.

Aniden gözlerini aralayıp nefes almaya çalıştı Hyunjin. Yaslandığı yatak başlığından kendisini çekip ciğerlerine biraz hava girmesini sağladı. Sanki nefes alamıyordu.

Tam on gün olmuştu, jeongin hiçbir tepki vermeden uyuyordu. Hyunjin başında beklerken her geçen gün daha da çökmüştü.

Biraz kendine geldiğinde elini Jeongin'in vücuduna koydu. Sıcaktı, ateşi vardı.

Elindeki ıslak bezi Jeongin'in üst vücudunda gezdiriyordu. Veliaht boncuk boncuk terleşmişti.

Elindeki bezi tekrar kovaya daldırıp biraz suyunu sıktı ardından Jeongin'in alnına koydu. Yavaşça yatakta kaydı ve Jeongin'in omuz hizasında kafasını yerleştirdi. Başı dönüyordu, belki iştahsız olmasındandı belki de uykusuz kalmasından. Gözlerini birkaç saniye kapattı ama zayıf bünyesi yorgunlukla tekrar uyuya daldı.

"Prens Hyunjin!" Jisung'un heyecanlı sesini duyduğunda baş ağrısıyla gözlerini araladı.

"Ne oldu?" Ağrıyan tüm vücuduyla yatakta biraz doğruldu.

"Veliaht." Gülümseyerek işaret etti, hyunjin elinde hissettiği hareketle ilk defa heyecanlandı. Jeongin'in elini hep tutuyordu ama hareketsiz eli ilk defa hareket etmişti.

Veliaht ile göz göze geldiler, gözleri eskisi kadar parlak değildi ama iyileşiyordu.

"Jeongin..." Çaresizce ağladığı on gün sonunda ilk defa mutlulukla ağladı. Veliaht ona ağlama demek istedi ama konuşmayacak kadar güçsüz hissediyordu. Sadece yapabildiği kadar Hyunjin'in elini sıktı.

"Prens Hyunjin, müjdemi isterdim! Artık veliaht uyandığına göre bundan sonra yavaş yavaş iyileşecek." Herkes rahat bir nefes verdi, on gün cehennemden beter geçmişti.

Changbin kral ve kraliçe yang'a haber vermek için mektup yollamıştı. Böyle bir şeyi gizleyemezdi. Aynı burada olduğu gibi, Yang krallığında da hayat durmuştu sanki. Bütün halk Veliahtlarını çaresizce bekliyordu.

Changbin odadan çıktı, Jeongin'in uyandığını haber vermeliydi. Aceleyle yazdığı mektubu birisine teslim etti. En hızlı şekilde bu mektubu kraliçeye teslim etmeliydi.

Herkes rahatlayarak odayı boşalttı. İkisinin yalnız kalması daha iyi olacaktı.

"Jeongin çok korktum!" Jeongin'in elini daha sıkı tuttu, hâlâ onun gerçekten uyandığına inanamıyordu.

Veliaht onun yüzüne baktı, yanakları çoktan içeri çökmüştü. Ten rengi olduğundan daha cansız duruyordu, uykusuzluktan ve ağlamaktan gözleri kızarmıştı.

kingdom, hyunin. ✓Where stories live. Discover now