twenty two, you can cry Jeongin I'm here.

1.3K 194 72
                                    

"Eğlendin mi?"

"Evet! Arada oraya gidelim, lütfen?"

"Bir sonrakinde daha güzel bir yere götüreceğim, ama ne zaman istersen buraya da gelebiliriz."

Arabadan inip krallığın bahçesine giriş yaptılar. Hyunjin kucağında tuttuğu kkamiyi yavaşça yere bıraktı.

"Ben kkami'ye kalacak yer ayarlayacağım."

"Nasıl istersen, yardıma ihtiyacın olursa haber ver."

"Tamammm." Prens kkami'ye gülerek peşinden koşturdu. Arka bahçeye geldiğinde Hyunjin güzel bir yer bakmaya başladı. Dışarıda kalacak bir yeri olmalıydı muhtemelen sarayda da kalacak yeri olacaktı.

"Kkami-ah burayı sevdin sanırım? Evet buraya küçük bir kulübe güzel olacak." Kkami ile oynarken Felix'i gördü ağlayarak kendisini bahçeye atmıştı. Önünde diz çöküp onu sakinleştirmeye çalışan Kral Bang'i gördü, sahi neden hâlâ buradaydı?

Endişeyle Felix'in yanına koştu. Hemen yanına eğildi.

"Felix ne oldu?" Korkuyla sordu Felix'i ağlarken ilk defa görüyordu, o her zaman etrafına moral veren bir prensti. Onun lakabı gün ışığıyken ağlamak ona göre değildi.

"Babam..." Felix'in ağzından çıkan tek kelime Hyunjin'i yıktı. Demek kral Hwang sonunda huzura ermişti.

"Jeongin'in yanına git, o içinde yaşar her şeyi." Felix'in sırtını okşayan Kral Bang'e baktı, ona güveneceğini düşünerek hızlıca saraya girdi.

Kalabalık hizmetliler veliaht Jeongin'in etrafını sarmıştı. Hyunjin oraya ulaşıp herkesi uzaklaştırdı. Jeongin yüzündeki acı dolu ifadeyle öylece etrafa bakıyordu.

"Veliaht cenaze töreni için–"

"Jeongin sen odamıza git." Veliaht kafa sallayarak uzaklaştı.

"Tamam! Ben halledeceğim her şeyi gidin şimdilik." Hyunjin bir nevi herkesi kovdu ve Jeongin'in yanına gitmek için merdivenleri çıktı.

"Jeongin..." Odaya girip kapıyı kapattı, eşi yatağa oturmuş yüzünde ne hissettiği anlaşılmayan bir ifadeyle yere bakıyordu.

Hyunjin eşinin bacaklarının arasında girdi ve sıkıca sarıldı. Jeongin'in kafası Hyunjin'in göğsüne yaslanmıştı. Ağlamaya başladığını omuzları sarsılmaya başladığında anladı. Hyunjin bu sefer hissettiği üzüntüyü kendi içine attı, her zaman duygularını uçlarda yaşayan birisi olarak ilk defa kendisini bastırdı. Sıkıca kapattığı gözlerinden birkaç yaş düştü ama ağzından herhangi bir hıçkırık kaçmadı. Bu sefer güçlü durması gereken kişi kendisiydi.

Hyunjin Jeongin sakinleşene kadar saçlarını okşadı, ağlaması kesilse de geri çekilmedi. Daha sıkı sarıldı Hyunjin'e, kimsenin yanında ağlayamazdı Veliaht.

Veliaht kızarmış gözleri ile kendisini geriye çekti. Canı acıyordu, ilk defa kral olacağı için pişmanlık duydu. O kral olmadan ülkeyi yönettiğinde mutluydu. Şimdi babasının cenaze törenini yapacak peşine de hemen tahta çıkışını kutlayacakları. En çok canını yakan da buydu, acısını yaşayacak zamanı yoktu.

"Sen dinlen biraz, ben her şeyi halledeceğim." Jeongin bir şey demeden kafasını salladı. Sessizce yatağa uzandı, gözlerini kapattı.

Hyunjin ağlarken kapının önüne çıktı, insanların yanına inmeden önce gözlerini sildi. Ona ağlamayı çok görmezlerdi belki ama Jeongin'e görürlerdi, en çokta bu yüzden ondan daha güçlü durması gerekiyordu.

kingdom, hyunin. ✓Where stories live. Discover now