34

1.3K 92 12
                                    

"Bu kim Pelinsu?"

Polat'ın sert çıkan sesine karşılık adam elini uzatıp "Serdar, Pelinsu'nun abisi." dedi. Polat, Serdar'ın uzattığı elini sıkıp "Polat, Pelinsu'nun eşi." dedi.

"Eşi değil, nişanlısı. Bildiğime göre daha evlenmediniz." dedi. Polat'ın gözlerindeki siniri gören adam Pelinsu'ya dönüp "Nasılsın kardeşim? Uzun zaman oldu." dedi.

Pelinsu başını sallayıp "İyiyim abi sen nasılsın?" diye sordu.

"İyidir iyi. Kaldı dokuz." dedi Polat. Serdar gülümseyip "Ha ben kaşınıyorum gelin kaşıyın, diyorsun sen. Seve seve." diyerek kapıya gitti Serdar. Pelinsu Serdar'ın arkasından bakarken "Polat sen ne yaptın?" dedi. Ardından dinlemeden Serdar'ın peşinden gitti.

Serdar'la mahalleden tanışırlardı. Eski mahallesinde hep birlikte gezerlerdi. Yaş farkına bakılmadan konuşulur eğlenilirdi. İçlerinden birine bir şey olduğunda en önde erkekler olmak üzere topluca gidilirdi. İçlerinden biri bir şey yaptığında üstü çabucak örtülür ailelerden saklanılırdı. Pelinsu'nun başı da az belaya girmemişti.

Pelinsu aklına gelen anılarla gülümsedi. Kendisi az fena değildi. On altı yaşına kadar yapmadığı şey kalmamıştı. Eski anıları konuşsalar Polat, Dua, Pelin, Duha ve hatta herkes 'Bu kim? Pelinsu bu sen değilsin.' derdi. Adı kadar emindi Pelinsu.

İlerde bir apartmanın önünde erkeklerle konuşan Serdar'ı gördüğünde "Heh. İşte şimdi bittik!" dedi.

"Niye?"

Arkasından aniden gelen sesle irkildi ve oraya döndü. "Neden sessiz sesszi geliyorsun Polat?"

"Sevgili eşim beni arkasında bırakıp bir adamın peşinden koştuğu için olabilir mi?"

"Durumu çarptırma! Sana bir şey olmaması için geldim."

"Benim için yani. Ne güzel! Beni düşünen bir eşim var. Pardon! Nişanlım."

"Aferin. Çabuk öğreniyorsun."

Serdar'ın sesiyle her ikisi de oraya döndü. Serdar, yanında dokuz on tane adamla geri gelmişti. Dışarıdan bakınca kavgaya gelmiş gibi gözüküyordu.

"Abi ne yapıyorsunuz? Kavgaya gider gibi bu ne?" dedi Pelinsu.

Polat şaşkınca karşısında yan yana dizilmiş adamlara baktı. Bu kadar adam Pelinsu'nun manevi abisi mi diye düşünmeden edemedi.

"Pelinsu, sana bir soru soracağım. Bu adamla gerçekten isteyerek mi evleniyorsun?"

Aralarından birinin bu soruyu yöneltmesiyle Polat sinirlendi. Bu da ne demekti? Kafasına silah dayayıp tehdit etmedi ya!

"Elbette isteyerek evleniyorum abi."

"Emin misin?"

"Evet! Beni sinirlendirmek mi istiyorsunuz siz?"

Polat, Pelinsu'nun dediğiyle şaşırdı. Daha sabah kendisinin söylediğini şimdi o söylüyordu. Hayat ne tuhaftı.

"İddiaya girerim bu adam senin çocukluğunu bilmiyor. Senin önceden nasıl biri olduğunu da bilmiyordur." dedi aynı adam. Polat dayanamayıp Pelinsu'nun belini koluyla kavradı. "Aksine! Çok iyi tanıyorum."

İzlediği videolardan şimdiki gibi olmadığını görmüştü az çok. Yaramaz, dik başlı, sinirliydi. Polat'ın şu anki hali gibiydi. Sert!

"Yapma ya." dedi başka biri.

"Yeter ama ya! Biz buraya açılışa geliyoruz. Sizin yaptığınıza bakın!" dedi Pelinsu.

"Akşam herkes mekanda olacak Pelinsu. Sizi de bekleriz." dedi Serdar.

"Geliriz."

Pelinsu yerine cevap veren Polat'tı. Ama ağzının payını da çok güzel almıştı Serdar'dan. "Pelinsu dedim! Sen Pelinsu musun? Pek de bir farkın yok gibi ama."

Polat'ın tüm vücuduna hükmeden sinir kendini baş göstermişti. Pelinsu'yu bırakıp hızla Serdar'a atıldı. Serdar'a kafayı gömmesiyle Pelinsu'nun gözleri doldu. Manevi abileri onları ayırırken bir adım geri gitti. Gözünden bir damla yaş aktığında Polat ona baktı. Yanına gidip gözyaşlarını sildi. "Ne oldu Pelinsu? Niye ağlıyorsun?"

"Neden acaba? Pelinsu sen gerçekten böylesine sinirli manyak bir adamla mı evleneceksin?" dedi Serdar. Sözlerinin hepsi kardeşi gibi gördüğü kızın iyiliği içindi. Polat'ın siniri yüzünden kardeşinin üzülmesini veya kardeşine bir şey olmasını istemiyordu.

Pelinsu da hayatında böyle sinirli birini istemiyordu. Kendisi önceden agresif olsa da kimseyi dinlemeden yargılamazdı. İyice düşünür öyle hareket ederdi. Yaptığı yaramazlıkların cezasını çekerdi. Abilerinin annesinin koyduğu yasaklara göre hareket ederdi. Pelinsu susarak Polat'ı üzdüğünün farkındaydı ama cevap verecek gücü kendine bulamıyordu. Hayat onu güçsüzleştirmişti.

Polat "Pelinsu! Pelinsu!" diyerek sarstı. "Cevap vermeyecek misin?"

Pelinsu bir şey diyemediğinde Polat "Niye böyle yapıyorsun? Benimle evlenmek istemiyor musun?" dedi kısık sesle. Sesinden sözcükler değil de hüzün dökülüyor gibiydi. Onun söyledikleriyle Pelinsu'nun beyninde yankılanan cümleler neredeyse aynıydı. Pelinsu'nun ne çocukluğu ne de şu anki hali dayanmadı. Polat'ın kollarına kendini bıraktı.

"Sevgilim? Niye böyle yapıyorsun? Beni istemiyor musun?"

Mahalleler Arası *Yarı Texting* #F#Where stories live. Discover now