54

836 62 63
                                    

Dua kendisi için çizdiği gelinliği başkası için dikmişti. Titrek bir nefes alıp paketi güzelce sardı. Teslim ediyordu artık. Hayali de gelinlikle gidiyormuş gibi hissediyordu. Kurdeleyi bağladıktan sonra ortadaki sehpaya koydu. Kendini de koltuğa atıp beklemeye başladı. Birazdan siparişi alan adam gelecek ve alacaktı.

"Dua?"

Alpay Duha'nın butikten içeri girer girmez seslenmesiyle ona döndü. Yine ve yine gelmişti. Alpay Duha hiç bıkmadan usanmadan Dua ile konuşmaya çalışıyordu. Dua da bazen konuşuyor bazen de konuşmuyordu.

"Ne var Alpay?"

"Artık Duha demiyorsun. Neden?"

"Duha, Dua'ya daha yakın. Daha benzer. Eşi gibi. Ama seninle konuşmadığım için söylemiyorum. Oldu mu?"

"Olmadı, olmayacak da! Bana tekrar Duha desen?"

"Hayır."

"Hâlâ sinirli misin bana?"

Dua bir şey demeden bakışlarını kutuya çevirdi. İçten içe gelinliğin kendisinde kalmasını istiyordu. Ama çoktan yapmıştı bile!

"Dua sen iyi misin?"

"Değilim! Sen aptalın teki olduğun için hiç iyi değilim!"

Dua son sözlerini söyledikten sonra ayağa kalkıp volta atmaya başladı. Ne vardı Alpay Duha da kendisini sevseydi? Ne vardı biraz üzmemek için uğraşsaydı. Hoş, bayağı bir uğraşıyordu ama Dua gelinlik olayında sinirliydi.

Alpay "Dua," diyerek onun karşısına geçti. Ellerinden tutup "Haftalardır senin için uğraşıyorum. Günlerdir seni düşünmekten uyuyamıyorum." dedi.

Dua birbirine kenetlenmiş olan ellerine baktı. Gözleri dolmuştu artık. "Duha." dedi kısık sesle. Haftalar sonra ikinci ismini ilk defa duydu Alpay Duha. Bunu sevinciyle birlikte hemen "Dua, evlensene benimle." dedi.

Dua şaşkınlıkla başını kaldırdı. Alpay Duha'nın gözlerindeki parıltıyla daha da şaşırdı. Ellerini çekip "Duha sen," deyip sustu. Sonra zorlukla devam etti. "Sen beni sevmiyorsun ki."

"Kim demiş?"

Duha diz çöküp cebindeki yüzüğü çıkardı. Kadife kutuyu açıp Dua'nın yüzüğü hayretle izlemesine baktı. Gülümseyip "Cevap verecek misin?" diye sordu. Dua yüzüğe bir bakış atıp kollarını göğsünde bağladı. "Neye? Ben bir soru duyamadım da."

"Dua, geceden beri tekrar yapıyorum ama unuttum."

"Unutmasaydın."

"Dua benimle evlenir misin?"

"Cidden mi? Küfretseydin bir de!"

Alpay Duha ayaklanıp "Asıl sen ciddi misin? Kızım kabul etsene artık." dedi.

"Nedenmiş o?"

"Ne demek nedenmiş?"

"Kabul etmek zorunda değilim."

"Dua, sen beni öldürmek mi istiyorsun?" diye sitem etti Alpay Duha. Dua gülümseyip "Yok canım, azıcık sürünsen yeter." dedi. Gözü yüzük kutusuna takıldığında çekip aldı. Duha'ya arkasını dönüp kutunun içindeki yüzüğe hayranlıkla baktı. Çok güzeldi.

"Hadi ama!" diye çıkıştı Alpay Duha. Dua kıkırdayıp yüzüğü taktı. Kutuyu geri verip koltuğa tekrar oturdu. Alpay Duha da yanına oturup "Yüzüğü takıyorsun ama bana cevap vermiyorsun." dedi. Dua omzunu kaldırıp indirdi. Duha dayanamayıp güldü. Dua'ya yaklaşıp şakağından öptü.

"Eğer beni üzersen hiç acımam terk ederim seni."

"Bu kadar da acımasız olamazsın."

"Doğru, daha acımasız da olabilirim."

Duha, Dua'nın omzuna kolunu atıp kendine çekti. Dua da kollarını kendisine sardı. Başından tekrar öptü. Dua birden geri çekilip dehşete kapılmış gibi konuştu.

"Babamlara ne diyeceğiz?"

Mahalleler Arası *Yarı Texting* #F#Where stories live. Discover now