8.

54 43 1
                                    

Hisler en kuvvetli duygularınızdır. Düşünceler ise ezeli düşmanınız. Düşünceler durmadan beyninizin dört bir yanında dönerek sizi kapana kıstıracağını anı kollar. Ne kadar kaçmaya çalışırsanız o kadar çok belirsizliğe kapılır ve ulaşmak istediğiniz yol daha siz farkına bile varmadan silinir. Apayrı bir karanlığın da içinde bulursunuz kendinizi. Bu belirsizliğin içinde sizi karşılan hisler durmadan içinizde ki varlığını hatırlatır. Unutmak için kaçmayı seçersiniz. Bazıları vardır ki bunu başarır ve ustalıkla üstesinden gelir. Fakat bazıları da vardır ki, güçsüzlüğün, yenilginin kabullenişi içinde kendilerini savunamazlar. Teslim olmaktan başka çareleri kalmaz.

Bende onlardandım... Yani güçsüz olan bazılarından biri ve bu zamana kadar da anlattığım gibi işlemişti hayat benim için. Her zaman yenilgi, bu yenilgiyi kabulleniş ve teslim olma evresi. İçimde bir güç vardı, farkındaydım ama bunu göremeyecek kadar kördüm. Arel bana pek çok şeyi göstermişti. Gitmesini istemiştim... Ona karşı bir şeyler hissetmekten korktum. Hissedersem, Mavi'ye karşı içimde oluşacak vicdan azabından ve bunun bana, bize daha fazla zarar vermesinden korktum. Yaşananları tekrar yaşamaktan korktum. Ben aynı Mavi gibi Arel'in de ölmesinden korktum. Bağlanırsam bu yıkımın altında oluşan enkazdan kurtulamayacağımı bilerek korktum.

  Eve geldiğim anda metal kutuda bulduğum üstünde tarih yazan kağıdı alıp Çisem'in evine doğru yola koyuldum. Normalde olsa bu kadar şeyleri kafama çok taktığımı düşündürdüm ama Mavi'yi tanıyordum. Önemli olmayan hiç bir şeyi not etmezdi ve bu tarih bana hiç bir şeyi çağrıştırmıyordu.

Çisem'in kaldığı tek katlı müstakil evin çatısı beni selamlarken kapıya doğru yaklaşıp bir kaç kez ziline bastım. Derin bir nefesi ciğerlerime bahşettim. Güçlü olabilmek için, güçlü olmak istediğim için...

Kapı yavaşça ardına kadar açılırken Çisem'in dağılmış saçlarının önüne düşmüş olduğunu göz altlarında hafif şişlik olduğunu gördüm.

"Sanırım, yanlış zamanda geldim."

"Senin bizden uzak durmanı istediğimi ve senin de bunu kabul ettiğini sanıyordum. Neden geldin?"

"Konuşmamız gerek." Dedim onu önemsemeden yanından geçerek içeri girdim. Salona doğru yürürken arkamdan gelen kapı ve ayak seslerini duymuştum. Odanın her yerinde... her bir köşesinde Mavi'nin fotoğrafları vardı. Kokusu vardı. Salonda dikilmiş şekilde dururken arkama döndüm. Çisem kapının kenarına yaslanmış saçlarını yukarıda bir at kuyruğu yaparken bakışları benim üzerimdeydi.

"Önemli bir şey olmasa gelmezdim." Dedim çantamdan çıkardığım kağıt parçasını aldım. "26 Mayıs 2021" sözcükler iki dudağımın arasında parlarken Çisem'in suratı mezar taşı gibi bembeyaz olmuştu.

  "Nerden buldun onu?" Panik hem yüzüne hemde sesine yansıdığında şüphelerime daha güçlü asıldım. 

  "Buldum işte, şimdi söyle bana. Neyin tarihi bu? Mavi kazayı geçirmeden bir gün önce neden attı bu tarihi?"

  "Önemli bir şey değil, benimle ilgili.." dediğinde bakışları bir kaç kez odaklandığı yerden ayrıldı ve o an anladım.

  "Bana yalan söyleyecek kadar mı önemli bir şey?"

  "Sana yalan falan söylemiyorum!"

  "Hâlâ yalan söylüyorsun Çisem! Kes şunu! Mavi'yle ilgiliyse bunu bilmeye hakkım var!"

  Çisem bir kaç adımla yanıma ulaşıp gözlerimin içine baktı. "Senin onunla ilgili hiç bir şeyi öğrenmeye hakkın yok, ailemizle ilgili özel şeyleri daha fazla kurcalama Sude. Şimdi defol git evimden!"

Kalbin İntiharıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin