22.

34 31 4
                                    

Hayatım bir pamuk ipliğine bağlıydı sanki. Mavi hayatımdan gittikten sonra- pardon- onun öldüğünü düşündüğüm zamandan beri yaşadığım hayat cehennemden farksız hale gelmişti. Hiç bir şeyden zevk almayan hissiz bir insana dönüşmüştüm. Kendine değer vermemiştim, değersiz olduğumu düşünmüş ve düşüncelerimin hem zihnime hemde bedenime hükmetmesine izin vermiştim.

Ben bir hiç uğruna kendimi paralarken o ellerimi tuttu. Arel Deniz. Bir mezar başında tanıştığım o adam bana 'Değerli' kelimesinin ne demek olduğunu öğretti. O adam bana defalarca kez umut olup kendimi sevdirdi ve bunu yaparken bilmediği şey şuydu. Kendimi herkesten çok sevdim, Areli ise kendimden bile çok sevdim.

Aslında sadece diğerlerinin değil benim de bilmediğim bir şey vardı. Önceden gözlerine aşkla baktığım adam, ellerimi ısıtıp dudaklarıma sıcaklığını bahşeden o adam, 29 Mayıs gecesi benim için gerçekten ölmüştü. Bunu, aylar sonra o gözlere tekrar baktığımda anlamıştım.

  "Sude." Bir kaç adımlık mesafeyi doldurdu ve tam karşımda dikilerek gözlerimin içine bakmaya devam etti. Evet, sesi hiç değişmemişti. Evet, önceden aşık olduğum kokusunu alabiliyordum, hala aynıydı ama farklı bir şeyler vardı. Bana eski Mavi'yi hissettiremeyen ince detayları vardı.

  Sağ elini yavaşça yukarıya doğru kaldırıp hafifçe yanağıma dokundu. Bana dokundu... Gözyaşımlarım yine bir hiç uğruna istemsizce kendilerini feda ederlerken dudaklarımda ise alaycı bir gülümseme belirdi.

  "Gerçekten sen misin?"

  "Benim." İşte bu kelimeden sonra kolları bedenime sarıldı. "Ben hala o adamım."

  "O adam?"

  "Hala sana kıyamayan deli gibi aşık olan o adam."

  Dudaklarımı yavaşça kulağına doğru yaklaştırdım. "Mavi Zaran." Bu iki kelimenin ardından Mavi'nin vücudunun kasılıp tüylerinin diken diken olduğunu anlamıştım. "Mavi Zaran öldü." Sırıtışım yüzüme iyice yayıldı ve kahkahalarım koca evin duvarlarına çarpa çarpa yankılandı.

  Kollarını ayırıp kaşlarını hafifçe çatmış olan mavileri üstümdeydi. "Hayır, ölmedim." Aynı sırıtış artık onun dudaklarında da vardı. "Mavi Zaran yeniden doğdu ve bu sefer istediğini almadan ölmeyecek."

  Kaşlarım anlamsızca çatıldı. Ne yapacağımı bilemez halde sıkıntı içinde yumruklarımı sıkarken Mavi yanımdan geçerek mutfağa yöneldi. Tezgahın üstünde duran meyve kasesinin içinde bir elma alıp ısırdı.

  "Ne yaptığını sanıyorsun? Defolup git artık!"

  "Neden? Tanıştırsana beni patronunla ya da..." elinde tuttuğu elmadan bir ısırık daha aldı ve öfkeyle gözlerini kısarak. "Metresi olduğun adam mı demeliyim?"

  "Ne diyorsun sen be!" Diye öfkeyle cırladığımda tam üstüne doğru yürümüştüm ki evin önünde bir arabanın durduğunu fark ettim. Gelen Areldi. İşte kıyamet yaklaşıyordu.

  "Çabuk saklan!"

  "Ne?" Karşımda gevşek gevşek dikilmeye devam ettiğinde ona doğru yaklaşıp sertçe yakasından tuttum. "Çabuk saklan bir yere yoksa o çıktığın mezara seni geri sokarım, anlıyor musun?" Elimi tutup yakasından çekti ve üstüne küçük bir buse bırakıp sırıttı. "Git artık Allah'ın belası." Sabrım kalmamıştı.

  Mavi merdivenlere doğru yönelip hızlı adımlarla bir andan ortadan kayboldu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bir anda karşıma çıkıp kurduğum düzenimi mahvetmesine izin vermeyecektim. O an benim için ölmüştü tekrar hayata döndürülemezdi.

Kalbin İntiharıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin