20.

36 31 5
                                    

  "Onunla görüşmeye devam edecek misin?"

"Hayır."

"Emin misin?"

"Evet."

"Ve sözümü dinleyecek misin?"

"Evet Arel, evet." Dediğimde bıkkın bir nefes bıraktım. "Arabaya bindiğimizden beri aynı konuyu tartışıyoruz."

"Çünkü sen, tanımadığın, tanıdığını sandığın orospu çocuklarının evine gidiyorsun Sude."

"Senin Pamir'le derdin ne? Anlat bende bileyim. Ona göre davranırım. Hiç bir şey anlatmıyorsun ve sonra benden seni anlamamı bekliyorsun? Ben ne yapabilirim!"

"Bana güvenip sözümü dinleyebilirsin mesela." Cevap vermeyip sessiz kaldığımda yola bakan gözleri bir anlık beni buldu. "Sana bir şey yapmadı değil mi?"

"Öptü." Kelime ağzımdan çıktığı anda Arel bir an arabada ki kontrolü kaybeder gibi oldu ve sarsıldık. Hızlıca kendini toparlayarak tekrar kontrolü eline aldı.

"Seni öptü öyle mi? Benim sevgilimi? O puşt öptü? Lan ben onun anasını avra-" sözünü bitirmesine izin vermeden elimle ağzını kapattım.

"Hey, sakin ol biraz kaza yapacağız aklını mı kaçırdın?!"

  "Asıl sen aklını mı kaçırdın? Böyle bir şeyi nasıl önemsiz bir konu gibi geçebilirsin?" Arel'in öfkesi gitgide artıyordu.

  "Çünkü benim için önemsiz bir konu da o yüzden Arel!" Sesimin tınısına dikkat etmemiştim bende. İkimizde alev topu gibi birbirimize püskürüyorduk. Araba ansızın bir evin önünde durduğunda emniyet kemerine yapışan bedenim anında geri koltuğuma çarpmıştı beni.

  "Benim sınırlarımı sakın zorlama." Derken sesi o kadar ürkütücü çıkmıştı ki yerime sinmek istedim. Daha fazla konuşmadım ve emniyet kemerimi çözdüm. Tam inmek için arabanın koluna yöneldiğimde "Anladın mı?" Sesini duydum. Cevap vermeden inmeyi düşünüp bu düşüncemi gerçekleştirmek üzere açtığım araba kapısı aynı anda bir güç tarafından sertçe kapatıldı ve önümden arabanın koluna uzanan Arel'in koluna baktım.

  "Anladın mı dedim!" Sesinin şiddetinin farkında değildi sanırım? Pamir'le görüşmemi, onunla vakit geçirmemi, onunla arkadaş olmamı neden bu kadar istemiyordu? Cevabını alamadığım her dakika içimde ki merak bir zehir gibi büyüyordu. Öpüşme konusunda haklıydı. O yüzden diyecek pek bir şeyim yoktu.

  "Bak, eğer onun iyi birisi olduğunu bilseydim ya da inansaydım, arkadaşı olarak istediğin kadar yanında kal ama Pamir... Olmaz Sude, anlıyor musun? Pamir senin ne etrafında ya da yanında olamaz bu söz konusu bile değil." Uzunca Arel'in gözlerine baktıktan sonra başımı sadece olumlu anlamda sallayarak arabadan indim ve önünde durduğumuz müstakil eve baktım. 

  Arel'de ardımdan inmişti ve bana bakarak "Bayanlar önden." Dedi sanki aramızda az önce öyle bir konuşmak olmamış ve biz iki normal sevgili gibiydik hâlâ.

  "Burası senin mi?"

  "Hayır."

  "O zaman neden geldik?"

  "Çünkü-" Dediğinde aklıma gelenle kaşlarım şaşkınlıkla kalktı.

  "Başkasının evine mi giricez habersiz?" Çünkü hiç bir ışık yanmıyordu. Ve bu düşünce en mantıklısı gelmişti aklıma.

  "Aslında pekte başkasının evi sayılmaz." Derken arka cebinden çıkardığı anahtarı elime bıraktı. "Burası senin evin."

"Bu nasıl?" Beynimde mantıklı cevap aramaya çalışan çanlar gümbürderken Arel çoktan anahtarı elime vermiş ve açmamı işaret edercesine bana bakıyordu. "Böyle bir şeyi kabul edeceğimi düşünmedin herhalde? Hem birdenbire bu evde nereden çıktı?"

Kalbin İntiharıWhere stories live. Discover now