3. Bölüm

165 13 5
                                    

            İYİ OKUMALAR 

---------------------&&&-----------------

Yüzümde tatlı bir gülümseme ile yarım bıraktığım yemeği tamamlamıştım. Masayı da kuracağım esna da dış kapı kapı açılmıştı. Ellerinde poşetlerle içeri giren Savaş bana kısa bir bakış atarak içeri girip ayakkabılarını çıkardıktan sonra kapıyı kapattı. 

Çoğu zaman eve boş gelmediği için yine elinde poşet olması şaşırtmamıştı beni. 

 "Hoş geldin " dedim. En içten gülümseyerek. 

" Hoş bulduk " dedi o gülümsemese de yüzünde benim gibi sıcaklık vardı. 

Montunu da çıkarmış yanıma doğru yürümeye başlamıştı. Ellerinde ki poşetlere baktığımda ilk gözüme çarpan eczane poşetiydi. O da zaten ilk onu uzattı bana. 

" Sana aldım. Düzenli olarak sürersen iz kalmazmış bir de ağrı kesici aldım ağrın falan olursa içersin" konuşma boyunca hiç bana bakmadı. İyi ki de bakmıyordu. Sevgi dolu bakan gözlerimi görmesini istemezdim. 

Poşeti bana uzattığında gülümseyerek aldım. 

" Teşekkür ederim " 

Hala bana bakmıyordu. Ellerinde ki bir başka poşeti açtı. Elini içine uzattığında, perişan ettiğim en sevdiğim terliğimin neredeyse daha güzelini çıkarmıştı. Mutluluktan kendimi sırıtırken bulmuştum. 

Kendimi tutamayarak elinden alıp " Savaş bu çok güzel" dedim. Hemen ayağıma geçirerek kendi etrafımda yürüyüş yapmaya başladım. Çok rahat ve güzeldi. Şuan onun karşısında çocuk gibiydim. Kızım bile bu durumu daha asil karşılardı herhalde. 

Gülmeye devam ederek kafamı kaldırdım bana bakan kocama, o da benim gibi gülümsüyordu. 

" Yakıştı değil mi ?" dedim çocuk gibi. 

Gülümsemesi biraz olsun dişlerini gösterecek kadar genişlemişti. Konuşmadı ama olumlu anlamda kafasını aşağı yukarı salladı. Bugün ikidir onu gülümsetiyordum. Bu mutluluğuma mutluluk katmıştı. 

Bir birimize bakmaya devam ediyordu ki ilk gözlerini kaçıran o olmuştu. Yine kafasını hafif eğerek boğazını temizler gibi yaptı. Ben yine uyarıda bulunacak diye beklerken elini pantolonun cebine attı. 

Benim de gözlerim oraya kaymıştı. Hafif şiş duran şey her neyse zor da olsa çıkarmıştı. Elini açtığında kırmızı bir kutu çarpmıştı gözüme. 

Bu- Bu düşündüğüm şey olamazdı değil mi? Gülümsemem hafif hafif silinirken gördüğüm ile seslice yutkunmak zorunda kaldım. 

Kutuyu bana doğru uzattı. " Bunu tak parmağın boş kalmasın " dedi. Yüzüme de hafif şaşkınlıkla ona doğru yürüyüp elinden aldım. 

Kalbim yine hızlanırken yavaş yavaş açtım kutuyu. Diğerinden daha güzel bir yüzük vardı için de. Gözlerim dolmak için izin istese de izin vermemiştim. Kızardı hep güçsüz görünmeme. 

Titreyen elimle yüzüğü kutudan çıkararak hafif soyulmuş parmağıma taktım. 

" T-Teşekkür ederim " dedim sesim titriyordu. Fazlasıyla da utanıyordum. Yüzüğümü çalan abim yüzünden kocama fazlasıyla mahcup olmuştum. 

Ağlamasam da gözlerimin kenarları kızarmıştı. Kafamı yere doğru eğdim. 

" Sana başını eğme dedim " dedi biraz sert bir dille. 

Anında kaldırmıştım başımı. Yüzü gerilmişti. Sinirlenmişti belli ki. Daha fazla kızdırmamak için kafamı olumlu yönde sallayarak gülümsedim. 

~Hümeyra~Where stories live. Discover now