4. Bölüm

162 19 13
                                    

İYİ OKUMALAR 

------------------&&&------------------

O günden sonra bir daha elimi asla tutmayacağını hiç bilememiştim. Kırılan kalbimi hiçe sayarak ona bakmaya devam etsem de bana bakmadı. Gözlerini o kadından çektikten sonra hızlı adımlarla yürümeye başladı. 

Bir an önce buradan uzaklaşmak istiyordu sanki. Bende çok kalmamış hemen arkasından onu takip etmiştim. O önde, ben hemen arkasında evimize varmıştık. 

Kapıyı açınca önce benim içeri girmemi bekledi. Gözlerine bakmak, kim o kadın diye sormak istesem de gözlerini bir türlü gözlerimle buluşturmuyordu. İçeri girdim. Arkamdan gelecek diye düşünürken kızımı bana uzatmıştı. 

" Siz geçin geliyorum " dedi 

İtiraz etmemi bile beklemeden kızımı kucağıma bırakarak gitti. 

Benim mutlu olma sürem de bu kadardı işte. Asık yüzümü alenen belli ederek içeri girdim. Babasının kucağında uyuya kalan kızımı uyandırmadan yerine yatırdıktan sonra, üzerimi değiştirerek yatağıma girdim. 

Kaç saat geçmişti bilmiyorum. Yatağın içinde öylece tavana bakarken odanın kapısı açıldı. Savaş yine durgun yüzüyle içeri girip ışığı açmadan sadece alt eşofmanını alarak banyoya girdi. 

Kimdi o kadın? Neden bu kadar kötü olmuştu? En önemlisi bunları nasıl soracaktım? 

Kafamda ki sorularla boğuşurken, banyonun kapısı tekrar açıldı. Savaş sadece altında eşofmanla çıkarak yatağa girdi. 

Uyuduğumu düşündüğünü sanmıyordum. Uyanık olduğumu hatta o eve gelmeden uyuyamayacağımı bilirdi. Karanlığa rağmen yapılı vücudunu görebiliyordum. Neden tişört giymemişti ki? 

Dalgınca elindeki kıyafetlerini yerini de yere bırakmıştı. Yanıma gelince onunla birlikte ağır sigara kokusu sardı etrafımı. Hiç sigara içmezdi oysa ki.  

Bu hali iyice korkmama neden olmuştu. 

Hiç ses çıkarmadan öylece durdum. Geçen bir kaç saniyenin ardından tek kelime etmeden bana sırtını dönerek uyumuştu. 

İki gün güzel geçen günlerim böylelikle yeniden karanlığa ve sessizliğe bırakmıştı kendini. Bende sessizce arkamı döndüm ona. 

---------------&&&--------------

Günler hızla birbirini kovalıyordu. O günden sonra ne benimle doğru düzgün konuşmuş ne de yüzüme bakmıştı. Ruh gibiydi evde. 

Ben alışığım demiştim ya, değilmişim. Onun, bana azda olsa gülen yüzünü fazlasıyla özlüyordum. 

Akşam yine aynı saatinde gelip yemek yedikten sonra odaya gidip uyuyor, sabah da erkenden işe gidiyordu. 

Onu çok az gördüğüm için hem de yine kahvaltı hazırlamak için kalktığımda yetişememiştim. Tekrar uyuyamayacağım için kahvaltı etmeden bütün evi baştan aşağı temizledim. Sürekli aklımda olan adam yüzünden yorgun düşen bedenimin bile farkında değildim. 

Kapının çalınmasıyla elimdeki bezi bırakıp açtım kapıyı. 

Gelen Savaş'tı. 

Uzun bir aradan sonra erken gelmişti. Kısa süren şaşkınlığımı kenara bırakarak kapıyı tamamen açtım. 

" Hoş geldin" 

Bu defa yüzüme baktı. 

" Hoş bulduk" Cevap vermesi bile sevindirir miydi insanı? Beni sevindirmişti. 

~Hümeyra~Where stories live. Discover now