Kendi halimde Wattpad'de hikayemi yazıyordum.
Ta ki fotoğraflarını kullandığım Amerikalı aktör, 'Ne hakla fotoğraflarımı izinsiz kullanıyorsun??' diye çemkirene kadar...
Tüm hakları Alfa Yayın Grubu'na aittir.
Başlangıç tarihi: 9 Nisan 2018
Siz 'önceki bölümleri unuttum' yazmadan ben yazayım çünkü ben de unuttum shksjhg
Okuduğum kadarıyla (setup olarak sakin ama) önemli düğümlerin çözüldüğü bir bölümde daha birlikteyiz :)))))
Kahramanlarımızı da bir hatırlayalım:
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Şimdi onları ev halleriyle hayal edelim (zor olacak ama):
(Bölümü paylaşmak için acele ettim Türkçe/İngilizce bir sıkıntı görürseniz ses veriniz)
Noel'den sonra sihirli bir değnek değmişçesine, Jimmy sık sık gelmeye başladı. Sanki ilişkimizde bir sonraki aşamaya geçmiştik. Karşılıklı güven ortamı nihayet sağlanmıştı; birbirimizi dinleyip anladığımız güzel bir rutin tutturmuştuk.
İlişki lügatında olgunluk çağı mı diyorlardı buna acaba? Demiyorlarsa da desinler bence. Aşırı güzel bir çağ. Böyle kafalar rahat. Tüm ilişki coğrafyasına göz alabildiğine huzur hâkim.
O hafta sonu, Jimmy çoğunlukla olduğu gibi yine iki iş arası New York'a uğramıştı. Cumartesi sabahı kahvaltıdan sonra mutfakta birlikte kek yapmaya giriştik. Çünkü neden olmasın. Karşılıklı güven ortamı ve huzur bunu gerektirir.
Dimi?
Ben kek harcını hazırlarken, o da tezgâhın karşısına oturmuş elekten un geçiriyordu. İşine yoğunlaşmış, elekten pat pat vurup unları çukur bir kaba aktarırken "Burayı seviyorum,*" diye mırıldandı. (*I like it here.)
Çırpmış olduğum yumurta ve şekere, sütle yağ ekledim. "Seviyor musun?*" (*You do?)
"Evet," dedi kafasını aşağı yukarı yavaşça sallarken. "Kariyerimin başlangıcından beri New York bana hep iyi davrandı."
Hala pürdikkat elekten un geçirmekle meşguldü ama sanki bu cümlelerle bir yerlere varmaya çalışıyor gibiydi de. Doğrulup bakışlarımı üzerine çevirdim. "Anlıyorum," dedim çok anlamasam da.
