#77

26.2K 2.8K 1.2K
                                    

Yazarken kaptırmışım bir baktım durduk yere kavga çıkarıcam (okuyunca tahmin edersiniz belki neresi), o yüzden bir gün gecikmeli geldi bölüm canlar. Sakin kafayla bakmam gerekti. Kusuruma bakmayın🤗🙋❤️

Bol çevirili bir bölüm olduğundan fazla İngilizce kullanmadım - daha önce kullanmadığım çok yeni kalıp da yoktu zaten - dümdüz çeviri olacaktı ve çok da uzun olacaktı (ki şu an da epey uzun öhöm!) 

Bir türlü uyku tutmuyordu Mümtaz Bey'i!

Başrolünü kızıyla, az ötede yirmi sekizinci rüyasını gören azmanın paylaştığı abuk sabuk düşünceler yakasını bırakmamıştı gece gece. Yatakta dön Allah dön sabahı edecekti bu gidişle.

Dönüp dururken yetmiyormuş gibi bir de üzerine çişi geldi. Gece yatmadan karpuz yiyende kabahat. O herkesin yaşadığı gelgiti yaşadı uzun dakikalar: Kalkmalı mı kalkmamalı mı?

Yok. Olmayacaktı böyle. Teslim olup homurdanarak kalktı yataktan sonunda.

Yatak odasının kapısını araladı, koridora çıktı. Ayaklarını sürüye sürüye ezbere banyonun önüne kadar ilerledi. Banyo kapısını açmak üzere tam elini kaldırmıştı ki aynı anda başka bir el de kapı koluna uzandı. Gövdesi hızını alamayıp kaya gibi bir kütleyle önce çarpıştı sonra geri sekti.

"Oh," dedi karaltı kolundan atmaca gibi yakalarken. "Hello..."

Mümtaz Bey kolunu hemen kurtarıp koridorun ışığını yaktı. Memnuniyetsiz gözlerle, tepesinden uyku sersemi ona bakan oğlanı süzdü.

Süreyya Hanım tutmuş en sevdiği pijamalarını vermişti bir de! Üstü beyaz, iki düğmeli bisiklet yaka kısa kollu penye. Altı uzun, tiril tiril, açık mavi ince beyaz çizgili. Hiç de Mümtaz Bey'in üzerinde durduğu gibi durmuyordu. Paçalardan biraz kısa gelmişti. Üstü de altı da adamın tam üzerine oturmuştu.

Dikişlerini patlatmasa bari. Boşuna azman demiyordu! Aşırı gelişmiş tomruk!

Alacaktı eline koyun kırkma makinesini... Hırt hırt sabaha kadar anca kırkılırdı bu kadar kıl. "Hello'ymuş... Bütün gece beynimi yediğiniz yetmiyormuş gibi geçmiş karşıma bir de hello diyor... Sana da hello!"

Jimmy gözlerini kırpıştırdı.

Ne boş bakıyordu bu çocuk. Biraz safçanaydı herhalde. Tabii üç adet 'hello' dışında Mümyaz Bey'in ne dediği hakkında hiçbir fikri olmamasından da kaynaklanabilirdi bu durum! "Hiçbir halt anlamadın tabii..."

Jimmy gözlerini ovuştururken bir yandan da Mümtaz Bey'in suratına boş boş bakmaya devam etti.

Mümtaz Bey işaret parmağıyla Jimmy'yi göğsünden dürttü. "You..." Yine aynı parmakla banyo kapısını işaret etti. "İçeri." Ne olursa olsun evine gelmiş misafire büyük banyoyu vermek icap ederdi. Sonra elini kendi göğsüne koydu. "Ben..." Koridorun sonunu işaret etti. "Oraya." Küçük banyodaki alafrangada da hiç rahat edemezdi. Duvarlar insanın üzerine üzerine gelir, afakanlar bastırırdı; hele de bu sıcakta.

Pijamalarına çöktüğü gibi banyosuna da çökmüştü Amerikalı! Tabii çökecekti - Bir Amerikalı'dan başka ne beklenirdi?! Doğası gereği bulduğu yere yayılacaktı elbet!

Yayılmacılıkla suçlandığından habersiz "Hmm," dedi Jimmy kafasını kaşırken. "Ok. Thanks."

"Bu iyiliğimi de unutma." Bir muhtar edasıyla arkasında bağladı ellerini Mümtaz Bey. "Haydi selametle," diyerek küçük banyonun yolunu tuttu.

****

Sabah uyandığımda kapımın önünde, Jimmy'yi giyinmiş beni beklerken buldum. "Ne yapıyorsun burada?"

Kapak Modeli 🌙Yarı Texting🌙 (Tamamlandı)Where stories live. Discover now