24.Bölüm

66.1K 3.7K 1.9K
                                    

Israrla çalan zil yüzünden gözlerimi açtım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Israrla çalan zil yüzünden gözlerimi açtım. "Ne oluyor ya?" Diyerek yerimden doğruldun.

Gözlerimi ovuşturarak yataktan kalkıp kapıya doğru yürümeye başladım.

Sabahın köründe kimdi bu Allah aşkına?

"Geldim!" Diye bağırdım tekrar zile basınca.

En sonunda kapıya ulaşıp açtım. Sibel gelmişti.

"Ay Sibel." Dedim gözlerim yarı aralıkken. "Bu kadar zile basılır mı ya?"

"Uyuyor muydun?"

"Evet?"

"Saat öğlen oldu ne bileyim uyanmışsındır diye düşündüm." Dedi hızla.

"Uyanmamıştım."

"Müsait değilsen gideyim."

"Hayır ya saçmalama." Dedim. "Gel, geç içeriye."

Sibel ayakkabılarını çıkartırken karşı dairenin kapısı açıldı ve Cahit çıktı.

Bakışları bizi bulunca gülümsedim. "Günaydın." Dedi.

Sibel doğrulup Cahit'e baktı. "Günaydın. Cahit abi."

"Hani öğle olmuştu?" Dedim hızla. "Günaydın diyorsunuz."

"Sana pek aymış gibi durmuyor." Dedi Cahit bana bakarak.

"Aymadı çünkü." Dedim uykulu bir şekilde. 

"Sen karakola mı gidiyorsun Cahit abi?" Diye sordu Sibel. 

Teşekkürler Sibel. Sen sormasan ben sormazdım. Ama merakta ederdim. 

"Yok." Dedi Cahit ayakkabılarını giyerken. "Alparslan'ı alacağım havaalanından." 

"Havaalanından mı? Gitmiş miydi yine Alparslan abi?" Dedi Sibel. Onun yüzümü değişmişti?

"Ankaradaydı." Dedi Cahit. "Onu alıp geleceğim."

"Anladım." Dedi Sibel. 

Gülümseyerek Cahit'e döndüm. 

"Cahit." Dedim. 

"Efendim?"

"İşiniz var mı sonra? Eve mi geleceksiniz?" Diye sordum. 

"Benim yok." Dedi. "Alparslan'ın da olacağını sanmıyorum."

"Bana gelsenize o zaman." Dedim ve ekledim. "Yani kahvaltıya." 

"Sana mı?"

"Evet. Hep beraber kahvaltı ederiz. İsterseniz tabii. Zorla getirecek halim yok."

"Olur." Dedi. 

"Tamam o zaman, sen Alparslan'ı al gel." 

"Tamam."

Zemheri | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin