Tanıtım

10.2K 320 28
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
iyi okumalar.
Tanıtım

Laura Kamer Rivera

Korku. Hayatımın çoğu zamanı hissettiğim en yoğun duyguydu. Genelde daha büyük şeylerden korkardım ama şu an uçaktan korkuyordum. Titreyen ellerimi kenetledim. Gözlerimi sıkıca kapattım. Dua eder gibi duruyordum. Yanıma bir gölge düştü. Gözlerimi açıp sağıma baktım. Yanıma bir adam oturmuştu, gözleri yorgun bakıyordu. Derin bir nefes verdi. Telefonunu açtı, kalkmak üzereydik ve telefonla konuşacaktı. Delirmiş.

"Ne istiyormuş?" Bir süre karşı tarafı dinledi. Dik dik bakmaya başlamıştım. En azından bakışlarımı görüp kapatırdı. Deli bi' adam yüzünden düşen uçakla ölmek istemiyordum. Üstelik daha hayatım hakkında hiçbir şey öğrenememiştim. "Umrumda değil. Dönme sebebim o değil. İstediği cezayı kessin bana, annemi görüp geri gideceğim." Hostes yanımıza gelip kapatması için uyardı. En azından hostesi dinleyip telefonu kapattı.

Sanırım hala adama dik dik bakıyordum. Çünkü, bana döndü ve tuhaf bir ifade ile baktı. "Bir sorun mu var hanımefendi?" Dilini bilmediğimi söyleyecektim. Türkçe konuştuğunu anlamıştım, zaten Türkiye'ye giden bir uçaktaydık. Sen çok zekisin ya. İngilizce konuşsam anlar mıydı? "Dilinizi bilmiyorum." Önce şaşırdı sonra güldü. İtalyanca şekilde bana cevap verdi. "Aksanınız sizi ele veriyor." Güldüm. Sadece bir aksandan dilimi anlaması komik gelmişti. Hatta imkansız. İtalya'dan bindik ya uçağa?

Elimi uzattım. "Laura. Laura Kamer Rivera." Yüzünde düşünceli bir hal vardı. "Kamer? Türkçe bir isim? Yarı türk falan mısın?" Hala İtalyanca konuşuyordu. "Hayır. Yani evet. Karışık bir durum. Ben ismimi annemin uydurduğu bir şey sanıyordum. Aslında babam türk ben yeni öğrendim." Yüzündeki gülümseme büyüdü. "Ben böyle olaylar sadece kitaplarda olur sanıyordum. Bu arada ben de Meriç Kandemir." Tebessüm ettim.

"Kitap gibi bir hayatım olduğu doğrudur." Küçük bir kahkaha attı. Uçak sesli bir şekilde hareket etmeye başladı. Ellerim refleksle birleşti. Bu uçuştan kalp krizi geçirmeden inebilirsem başka bir şey istemeyecektim. Gerilen vücudumu hissetti dudaklarında küçük bir tebessümle bana baktı. "Uçaktan mı korkuyorsun?" Başımı salladım. "Aslında hayatımda ilk kez uçuyorum." Şaşırdı.

"İlk kez." Başımı salladım. "Pasaportun falan var mıydı? Yani sadece şaşırdım ama öğrenir öğrenmez uçağa nasıl binebildinki?" Tebessüm ettim. "Üniversitede için pasaport çıkartmıştım. Türkiye 90 gün için vize istemiyor vize başvurusu yaptım ancak sabredemedim 90 gün içinde babamı bulup sonra dönmeyi planlıyorum." Başını salladı.

"Siz peki? Hikayeniz ne?" Omuz silkti. "İş seyahati." Başımı sallayıp önüme döndüm. Camdan dışarı baktığım zaman uçağın havalandığını gördüm. Korku bedenimi tekrar ele geçirdi. Gözlerimi sıkıca kapattım. Tek dileğim şu uçağın hemen inmesiydi. 3 saatlik uçuşun yeni başlaması ise gözlerimi korkutuyordu. Adının Meriç olduğunu öğrendiğim adama döndüm. "Sizce uçakta doktor var mıdır." Dudağı kıvrıldı. "Vardır herhalde neden?"

"Eğer kalp krizi geçirirsem bir doktor gerekli. Korkuyorum şu an ve panik atak geçirecek gibiyim..." Güldü. Eli ceketinin cebine gitti. Cebinden bir kart çıkardı. İngilizce bir öğrenci kimlik kartıydı. "Doktor adayı mısınız?" Başını salladı. "O zaman kalp krizi geçirirsem bana müdahale edersin." Gülümsedim. "Tanrı beni hala seviyor en azından yanıma doktor oturtmuş." Küçük bir kahkaha attı. "Siz yine de kalp krizi geçirmemeye çalışın. Malum daha öğrenciyim. Üstelik daha ikinci yılım." Bu defa kahkaha atan bendim.

Geri kalan 3 saat yanımdaki çocukla muhabbet ederek geçmişti. 23 yaşındaydı. Benimle yaşıt olduğunu öğrenmiştim. Bir abisi vardı ona hayatı zindan ettiğini iddia ediyordu. Abisinin çok yakın bir arkadaşı vardı. O da abisi gibiydi yani iki bela ile uğraşıyordu. Liseyi benim gibi İtalya'da okuduğunu öğrenmiştim. Lise anılarından girmiş hatta çocukluğumuza bile inmiştik. Bu süreçten ikimiz içinde göz dolduran anılardan geçtik. Saatler süren sohbette bir kahve molası dışında hiç mola olmamıştı. Tuhaf şekilde resmi dil kullanmayı bırakmamıştık. Uçak iniş yaptığı zaman korkup ellerimi birleştirmeme gülmüş dindar olduğumu düşünmüştü. Ben ise her insan gibi sadece korkunca Tanrıyı hatırladığımı söylemiştim.

Uçaktan indiğimiz zaman bavullarımızı almaya birlikte gitmiştik. Havaalanı'nın dışına kadar bana eşlik etmişti. İddia ettiğine göre hiç Türkçe bilmiyordum ve o bir beyefendiydi. Beyfendiler yardım ederdi. Komik bir çocuktu. Siyah bir jeep onun tam önünde durdu. Ben etrafta taksi arıyordum. Araçtan bir adam indi. Yirmilerinin ortasında olmalıydı. Meriç, araçtan inen adama yürüdü. Sarıldılar. Film izler gibi onları izlemeyi bıraktım. Taksiye el edeceğim sırada Meriç beni durdurdu. "Bizimle gel. İstediğin yere bırakalım?"

Araçtan inen adam italyanca konuşmamıza şaşırdı. "Size yeterince zahmet verdim. Gerisini kendim hallederim. Teşekkürler." Yüzünde itirazımı kabul etmeyeceği belli bir ifade belirdi. Aracı gösterdi. "Hadi." Tebessüm edip arabaya bindim. Arka kısmında karşılıklı koltuklar vardı. Meriç ve ben yan yana oturduk karşımıza diğer adam oturdu. Daha sabah tanıdığımız bir adamın arabasına neden biniyoruz. Sabah sayılmaz 3 saatten fazla oldu. Yine de hemen güvenmese miydik? En fazla ne olabilir?

Meriç ve arabadan inen adam Türkçe konuşuyorlardı. Adamın bakışları bana döndü. İtalyanca konuştu. "Merhaba. Hoşgeldiniz. Gideceğiniz yeri söylerseniz sizi oraya bırakalım." Tebessüm ettim. "Merhaba, elimde sadece bir adres var. Onu versem bulabilir misiniz?" Başını salladı kağıdı ona uzattım. Alıp ön koltuktaki şoföre verdi. "Bu arada ismim Laura Rivera." Başını salladı. "Gökhan. Gökhan Güneş." Tebessüm ettim. Bir süre sonra tek katlı mavi boyalı bir evin önündeydik. Yeşil bir tahta kapısı vardı. Babam içeride olabilirdi. Sadece hüsran da olabilirdi. " Size çok teşekkür ederim. Çok yardımcı oldunuz." Tebessüm ettiler. Meriç sıcak kanlı biriydi bana sarıldı. "Numaram var ve takipleşiyoruz. Mesaj atmayı unutma!" El salladım.

Araçtan indim ve tahta kapıyı ittirdim. Meriç'ler bir süre bekledi. Ben bahçenin içine girince gittiler. Şimdi ne olacak? Babamı göreceğiz. Ya içeride yoksa? Nerede bulacağız? Bilmiyorum kapıyı çalacağım ve göreceğiz. Birkaç adım ve zile bastım.

Tanıtım sonu.
Birinci bölümde görüşürüz.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın✨

Instagram=Mesarairwattpad takip ederseniz sevinirim kitaplarla alakalı reelslar paylaşıyorum.

YALAN HAYATWhere stories live. Discover now