11- İlk ve son akşam yemeği

2.9K 121 15
                                    

11- ilk ve son akşam yemeği
L

aura Kamer Rivera

Dün gece Tuğrul'a mesaj atmıştım. Geleceğim dediği için Maria da benim peşime takılmıştı. Şimdi ikimiz yan yana, Maria'nın zoruyla giydiğimiz, şimdi iyi ki giydim dediğim, elbiseler ile ayakta dikiliyorduk. Tuğrul bizim yanımızda çat pat diliyle Maria ile sohbet ediyordu. Maria'nın Türkçesi Tuğrul'la iletişim kurabilecek kadar iyiydi.

Koridordaki aynada kendimle göz göze geldim. Bu aynada ilk geldiğim gün kendime bakmıştım. Arada 5 6 gün vardı ama haftalar geçmiş gibi geliyordu. Yavaşça yutkundum. Bu defa pantolon kazak değil dizimin hemen üstünde biten hoş bir kırmızı renginde olan A kesim bir elbise giyiyordum. Halter yakaydı. Kollarının  tülden oluşu ise hiç hoşuma gitmemişti. Ama gerisini çok beğenmiştim.

Maria'ya göre çok güzel olmuştu. Meriç ve Gökhan'da güzel olduğunu söylemişti. Yinede rahat hissetmiyordum. Burak ve Burçak henüz ortada yoktu. Berrak ise annesinden azar yemiş küçük bir çocuk gibi odanın en uzak köşesinde tek başına oturuyordu. Leyla ise gözleri ile Maria'yı öldürmüş gibiydi. Çok kötü bakıyordu. Maria farketmişti ama bilerek umursamıyordu. Sözde Leyla ile arasını iyi tutmayı deneyecekti. Tuğrul ise Leyla'dan etkilenmiş gibiydi.

Babam ve karısı kapının girişinde göründüler. Onlar gelmeden kimse masaya oturmamıştı. Açıkçası nereye oturacağımı da bilmiyordum. Babam en başa oturdu. Sağına karısı ve soluna büyük kızı oturdu. Burçak ve Burak onlarla birlikte gelmişti. Burak annesinin yanına Berrak ablasının yanına oturmuştu. Leyla Burak'ın yanına ve Tuğrul da Berrak'ın yanına oturmuştu. Tuğrul yanındaki sandalyeyi benim için çekti ama Maria'ya baktım. Onun yanına oturmasını tercih ederdim.

Leyla'nın yanına yani masada en uzak köşeye oturdum. İçimi bir parça burkmuştu. Yinede bir şey demedim. "Geldiğin için teşekkür ederim Kamer. Bu arkadaşın kim?"

"İtalya'dan bir arkadaşım. Aynı lisedeydik. Maria." Maria tebessüm etti. Türkçe söze girdi. "Merhaba, memnun oldum. Ben Maria." Babam tebessüm etti. Karısının yüzünde hiçbir ifade yoktu. Çok düz ve kibirli bir ifadeye sahipti. Burçak annesinin kopyası olduğunu belli ediyordu. Burak ise henüz bilemiyordum.

"Kamer, bu büyük kızım tanışmıştın." Eliyle kızının elini tuttu. Elini uzatarak diğer kızını gösterdi. "Bu küçüğüm, küçük kızım. Burak'ta oğlum. İkizler. Bu karım Ahu." Başımı salladım. "Kamer ben memnun oldum." Burak bana göz ucuyla baktı. İlk kez bakıyordu yavaşça süzdü ve çarpık şekilde gülümsedi. "Ben memnun olacak mıyım emin değilim. Geldin geleli ortalığı birbirine kattında."

Maria tek kaşını kaldırdı ve yavaşça Burak'a döndü. Hafifçe rahatsız edici şekilde güldü. "Pardon, tamamen yabancı olduğu bir ülkede insanlar bazen hata yapabiliyor. Bazı insanlar yıllarca yaşadığı ülkede hata yaparken Kamer'in yaptığı şeyler hata bile sayılmaz. Malum kız pek kolay şeyler yaşamadı. Oturduğun yerden ahkam kesmek çok kolay olmalı." Burak iki elini havaya kaldırdı. "Sakin ol avukat demedim bir şey. Espri yaptım. Hiç duydun mu?" Maria çatalı sıkmaya başlamıştı.

Masanın altından yavaşça ayağını dürttüm. Bana baktı derin bir nefes alıp sustu. "Her neyse ben size bir haber vermek istedim. Erkan Bey yemeğe çağırınca bende burada söyleyeyim dedim."

"Erkan Bey demek dışında başka şekilde hitap edemez misin?" Kaşlarım çatıldı. Ne diyecektim ki? Sadece içimden bir baba diyordum. Dışarıya henüz hazır değildim. "Erkan amca?" Burak yüksek sesle kahkaha atmıştı. Erkan Bey ona sert bir bakış attı. "Noldu babacığım. Gayri meşru kızından istediğin ilgiyi göremedin mi? Ne? Yoksa oruspu annesi sana karşı doldurmuş mu?" Türkçe konuşmasını anlamamıştım ama Maria ayağa firlamıştı. "SEN NE DİYORSUN BE!" Ayağa fırladım. Kötü bir şey demişti o kesin ama ne demişti?

YALAN HAYATWhere stories live. Discover now