18- Boğaz'da kaybetmek

1.6K 100 11
                                    

18. Boğaz'da kaybetmek "küller"
Laura Kamer Rivera

Son on dakikadır gökyüzünü izliyorduk. İkimizde suskunduk. Konuşmak onun fikri olduğu için başlamasını bekliyordum. Derin bir nefes aldı. Bardağı hafifçe sallayıp içti. "Ben şu an sana kendimi anlatmak istiyorum, çünkü iyi bir arkadaşı kazanmak istiyorum." Başımı salladım. "Ben seni dinlerim."

"Anne ve babamı hiç tanımadım. Yani hayatımın hatırlamadığım yıllarına ait birer anılar sadece... Tuğrul da benim gibi kimsesiz bir çocuk. Ailelerimizin yolları bir şekilde Erkan Bey'e yani babana çıkmış. Sonucunda ailelerimiz vefat edince ki bu vefat bir şekilde Erkan Bey yüzünden olan bir şey... O yüzden bizi koruması altına almış. Azad abim beni büyüten oydu. Tuğrul, bizim evimize ben 9 yaşındayken geldi. O günden sonra her gün ama cidden her günü beraber geçirdik. Aynı okulda aynı sınıfta okuduk. Hatta üniversite için bile ayrılmadı yollarımız. Birlikte İstanbul'a geldik. Öncesinde Bodrum'da yaşardık. Azad abi orada doğmuş orada ölmek isteyen biri o yüzden o oradan ayrılmaz. Zaten senin ilk geldiğin evde Azad abime ait bir ev ama baban orayı annene kendi evi gibi göstermiş." Başımı salladım. Ne anlatacağını bilmediği için sanki her şeyden birer parça anlatıyordu.

"Meriç benim hayatımın en aydınlık dönemiydi..." Gözünden bir damla yaş döküldü. Alt dudağını dişledi. Dudakları arasından kısık bir hıçkırık çıktı. "Pişman değilim ama cidden onu çok özlüyorum. Benden şu an nefret ediyor. Yaren'in dediği gibi belki de kızgın kaldı bana." İçi içine sığmıyor gibi derin bir nefes daha aldı. Küçük çantasından sigara paketi çıkardı. Sigara içtiğini bilmiyordum. Kendine bir dal yaktı ve sessiz kaldı. "Sana tekrar adım atmasını ister miydin?"

"Atmaz." Konuşmaya devam edecekken gözlerime baktı. Gözlerimin en içine bakıyordu. "Hiç kızgın bir Meriç gördün mü? Senden nefret eder, sürekli laf sokar, alaylı bir tavrı vardır. Meriç bir insanı cidden severse ona kırgın ya da kızgın kalamaz ama eğer bir aydan fazla sana hala kızgın kalabiliyorsa seni sevmiyordur. Ben 21 yaşındayım, Meriç bana 17 yaşımdan beri kızgın." Gözlerinde gördüğüm ifade açıktı, özlem.

Ne ara doldurduğunu anlamadığım bir kadehi havaya kaldırdı. "Hadi tokuşturalım!" Gözündeki özlem yerli yerinde duruyordu ama gülümsemeye başlamıştı. Bardakları yavaşça tokuşturdum. "Ben korkuyorum... Sanırım yalnız kalmaktan. Zamanla kendimi yalnız bıraktım. Şimdi etrafımdaki insanların gitmesinden çok korkuyorum. Şimdi Maria olayını en başta kıskandım ama bu kötü niyetli bir kıskançlık değildi ben sadece Tuğrul'u kaybetmekten korktum. Bilemiyorum. Off." Yüzünü eliyle yelledi. "Anlatamıyorum. İçim çok saçma şeylerle dolu." Gözlerinden birkaç damla yaş aktı.

"Sanırım ömrüm benden nefret eden bir adamı özlemek ile geçecek." İki eliyle yüzünü kapattı. Elimi omzuna koydum. "Meriç belki bir gün seni affeder?" Sesim çaresiz çıkıyordu. "Meriç affedecek olsa bunca yılda ederdi."

"Çok keskin konuşuyorsun denedin mi daha önce onunla konuşmayı?" Başını salladı. "Birkez 2022 yılbaşında. İtalya'ya gittim. Kaldığı evi buldum. Habersiz kapısına dayandım yani." Kendine gülüyordu ama gözyaşları akmaya devam ediyordu. "Açmadı önce kapıyı. Bayağı dayandım ama biraz daha açmaz, beni kapıda bekletirse çığlık atmaya başlayacağımı söyleyince açtı kapıyı." Elindeki kadehe yüzünü buruşturarak baktı. "Sarhoştum o gece de."

"Sırf susayım diye aldı beni içeriye." Gözünü gökyüzüne dikti. Geçmişi düşünüyor gibiydi. "Öptüm onu tabiri caizse sıçtı ağzıma." Kahkaha attı. Kahkahası kısa bir süre sonra hıçkırıklara döndü. "Ben onun yanında ondan uzak kalmaya dayanamazken o ben onu öptüm diye beni azarlamaya başladı. Kovdu zaten sonra beni. Bende bir daha denemedim. Gerçi takıntılı sapık gibi kapısına dayanmışım bu da ayrıca bir saçmalık o da haklı verdiği tepkide..." Gözlerime baktı.

YALAN HAYATWhere stories live. Discover now