2- Türkiye sayfası

6.1K 277 17
                                    

2- Türkiye sayfası
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
iyi okumalar.

Laura Kamer Rivera

Son iki gündür karakoldaydım. Polisler Ricardo'yu arıyordu. Ancak o şerefsiz yerin dibine girmiş gibiydi. Ricardo bana beni öldüreceğine dair mesajlar atmıştı. O yüzden karakolda kalıyordum. Annemin cenazesini kaldırdıktan sonra Türkiye'ye gidecektim. Babam orada demiştim. Oraya gideceğimi söyleyince sorgulamamışlardı.

Bugün yanımda 3 polisle annemin küllerini almaya gitmiştim. Dün polislerle birlikte eve dönüp bavulumu ve bütün eşyalarımı almıştım. Şimdi yanımda iki bavul bir çanta ve annemin külleri ile havaalanındaydım. Uçağın kalkmasına son 30 dakika vardı. Polisler hala Ricardo'yu arıyordu. Ülke dışına çıkamazdı. Ben ise ülke dışında güvende olurdum. Polisler benimle iletişime geçecekti. Bir avukat tutup ona dava açmam gerektiğini söylemişlerdi. Önceliğim babamdı. Babamı bulup dönecektim.

Saçlarımı sıkı sıkı bağladım. Uçağa girdim ve hostese koltuk numaramı söyledim. Tek dileğim uçağın sorunsuz yere inmesiydi. Korkuyordum. Korku. Hayatımın çoğu zamanı hissettiğim en yoğun duyguydu. Genelde daha büyük şeylerden korkardım ama şu an uçaktan korkuyordum. Titreyen ellerimi kenetledim. Gözlerimi sıkıca kapattım. Dua eder gibi duruyordum. Yanıma bir gölge düştü. Gözlerimi açıp sağıma baktım. Yanıma bir adam oturmuştu, gözleri yorgun bakıyordu. Derin bir nefes verdi. Telefonunu açtı, kalkmak üzereydik ve telefonla konuşacaktı. Delirmiş.

"Ne istiyormuş?" Bir süre karşı tarafı dinledi. Dik dik bakmaya başlamıştım. En azından bakışlarımı görüp kapatırdı. Deli bi' adam yüzünden düşen uçakla ölmek istemiyordum. Üstelik daha hayatım hakkında hiçbir şey öğrenememiştim. "Umrumda değil. Dönme sebebim o değil. İstediği cezayı kessin bana, annemi görüp geri gideceğim." Hostes yanımıza gelip kapatması için uyardı. En azından hostesi dinleyip telefonu kapattı.

Sanırım hala adama dik dik bakıyordum. Çünkü, bana döndü ve tuhaf bir ifade ile baktı. "Bir sorun mu var hanımefendi?" Dilini bilmediğimi söyleyecektim. Türkçe konuştuğunu anlamıştım, zaten Türkiye'ye giden bir uçaktaydık. Sen çok zekisin ya. İngilizce konuşsam anlar mıydı? "Dilinizi bilmiyorum." Önce şaşırdı sonra güldü. İtalyanca şekilde bana cevap verdi. "Aksanınız sizi ele veriyor." Güldüm. Sadece bir aksandan dilimi anlaması komik gelmişti. Hatta imkansız. İtalya'dan bindik ya uçağa?

Elimi uzattım. "Laura. Laura Kamer Rivera." Yüzünde düşünceli bir hal vardı. "Kamer? Türkçe bir isim? Yarı türk falan mısın?" Hala İtalyanca konuşuyordu. "Hayır. Yani evet. Karışık bir durum. Ben ismimi annemin uydurduğu bir şey sanıyordum. Aslında babam türk, ben yeni öğrendim." Yüzündeki gülümseme büyüdü. "Ben böyle olaylar sadece kitaplarda olur sanıyordum. Bu arada ben de Meriç Kandemir." Tebessüm ettim.

"Kitap gibi bir hayatım olduğu doğrudur." Küçük bir kahkaha attı. Uçak sesli bir şekilde hareket etmeye başladı. Ellerim refleksle birleşti. Bu uçuştan kalp krizi geçirmeden inebilirsem başka bir şey istemeyecektim. Gerilen vücudumu hissetti dudaklarında küçük bir tebessümle bana baktı. "Uçaktan mı korkuyorsun?" Başımı salladım. "Aslında hayatımda ilk kez uçuyorum." Şaşırdı.

"İlk kez." Başımı salladım. "Pasaportun falan var mıydı? Yani sadece şaşırdım ama öğrenir öğrenmez uçağa nasıl binebildinki?" Tebessüm ettim. "Üniversitede için pasaport çıkartmıştım. Türkiye 90 gün için vize istemiyor vize başvurusu yaptım ancak sabredemedim 90 gün içinde babamı bulup sonra dönmeyi planlıyorum." Başını salladı.

YALAN HAYATOù les histoires vivent. Découvrez maintenant