4-Ait olamamak

5.6K 229 9
                                    

4-Ait olamamak
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
iyi okumalar.
Laura Kamer Rivera

Kafede oturamadan eve dönmüştük. Meriç bana dikkatli olmamı söylüyen bir mesaj atmıştı. Ardından istediğim zaman onda kalabileceğimi yazmıştı. Leyla'da bir gariplik vardı. Eve girip üst kata çıkmıştı. Kapıyı açan hizmetli, Azad Bey'in beni çalışma odasında beklediğini söylemişti. Daha önce Azad Bey'in çalışma odasına gitmiştim aynı yoldan tekrar yürüdüm. Kapıyı çaldığımda içeriden gel sesi geldi.

İçeri girdim. Bu adam beni geriyor Lala. Beni de geriyor. "Otur lütfen. Kalma ayakta." Oturdum. Adam öyle bir konuşuyor ki şu an nefes alma dese almayacağım. "Bugün  olan olayı bana anlatır mısın?"

"Ben sabah indim uçaktan. Uçaktan korkuyordum yanıma oturan kişi sayesinde korkmadan indim. O kişi Meriç'ti. İlk uçakta gördüm. Başka görmedim ama sıcakkanlı biriydi. Neden kavga ettiklerini anlamadım." Tebessüm etti. "Onların kendi meselesi o seninle alakalı değil. Birbirlerini sevmiyorlar sadece seni nereden tanıdığını merak etmiştim." Başımı salladım. "Dinlen sen hadi." Başımı salladım. "Bir şey sorabilir miyim?" Sor der gibi başını salladı. "Babam ile ne kadar yakınsınız?"

"Çok. Kardeşim sayılır. Annenden mektup geliyor diye kimseciklere vermiyordu o evi. Güvenliğini bana emanet edecek kadar yakınız." Başımı salladım. "O, nasıl biri?" Çenesini kaşıdı. " Baban iyi biri."

"İyi biri?" Güldüm. "iyi biriyse neden annemi yalnız bıraktı? Annem ona hamile olduğunu söyleyen bir mektup yollamış o zaman neden mektubu geri yolladı?" Nefesi tekledi. "Bunları Erkan ile konuş. Karışmak haddim değil." Başımı salladım. "İyi geceler." Odadan çıktım. Misafir odasına girdim. Üstümdeki canımı daraltan pantolonu değiştirip yatağa girdim. Maria birkaç kez aramıştı. Telefonu açtım.

"Che Dio vi benedica!* Neredesin sen!? Korkutuyorsun beni ne olur neler olduğunu anlat." Liseden beri hiç konuşmadığım biriydi. Yıllar sonra yardım için aramıştım. Şimdi ise benim için endişeleniyordu. Lise zamanı ise en yakın arkadaştık. "İyiyim. Şu an Türkiye'deyim. Mektupta yazdığı gibi bir babam varmış. Onu bulmak için geldim." Zamanında Anthony'nin öz babam olmadığını öğrendiğim zaman saatlerce Maria'nın dizlerinde ağlamıştım. "Bebeğim. Ben şu an Almanya'dayım. İstersen yanına gelip sana yardım edebilirim. Dil bilmeden yol bilmeden çok zorlanırsın."

"Sorun yok Maria. Ben hallediyorum. Buldum bile babamı yarın onunla konuşmaya gideceğim. Sana haber veririm benim için endişelenme." İçi rahatlamamıştı ama beni onayladı. "Adı neymiş, ne iş yapıyormuş, neredeymiş?" Güldüm. "Bilmem yarın göreceğim. Adı Erkan." Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattım. Arama motoruna babamın adını yazdım.

Erkan Karaaslan
48 yıl yaşında. Türk iş adamı.
1975 yılında Ayvalık/Balıkesir'de doğmuştur.

Ailesi kısmına bastım. Erkan Karaaslan kardeşleri; Dicle Karaaslan 50 yaşında, Mahir Karaaslan 41 yaşında. Anne Melek Karaaslan D.T. 1953-Ö.T.1997, baba Cüneyt Karaaslan. D.T. 1950-Ö.T. 2011

Gözlerimi acıyla yakan bir kısım gördüm. Eşi ve çocukları. Eşi Ahu Karaaslan 46 yaşında. Çocukları; Burçak Karaaslan 26 yaşında, Berrak Karaaslan 23 yaşında, Burak Karaaslan 23 yaşında. Detaylı bilgi için çocuklarına tıkladım. Yaşlar gözümde birikmişti. En büyük çocuğu Burçak Karaaslan'dı. 14 Haziran 1996 doğumluydu. Fotoğraflarına baktım. Sarı saçları omuzlarındaydı. Ela gözleri çok güzeldi. Avukattı. Aklıma yarım bıraktığım üniversite geldi. Ricardo para tuzağı olduğunu söyleyerek gitmemi engellemişti. Sonra diğerine girdim. Berrak ve Burak ikizdi. 18 Eylül 1999 doğumluydular. Nefesim boğazımı tırmaladı. Bir ailesi vardı. Beni istemezdi ki. Geri dönmeyelim Lala. Geri dönmeyelim ama nereye gideceğiz? Tüm dünya bizim.

YALAN HAYATWhere stories live. Discover now