beş | güç

205 16 46
                                    

selamlarr, oy vermeyi ve bol yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen bu kurgunun biraz desteğe ihtiyacı var 🔮💜

"berk."

karşısındaki kızıl çocuğun söylediğinin üzerine onu tekrarlayarak ağzından çıkan mırıltı kendine bile çok uzak gelirken yutkundu. günlerdir kafasını karıştıran, nasıl biri olduğunu merak ettiği çocuk karşısında duruyordu. bir de garip baş ağrıları, saçma görüntüler vardı tabi. onlar daha uzun zamandır kafasını kurcalıyordu ama. aklını kaybettiğini düşünmeye başlıyordu genç kız.

"ben-"

diyecek bir şeyler ararken artık bünyesinin bu karma karışık durumu kaldıramadığını fark eden kız, başının döndüğünü hissetti. farkına varırken de çok geçmeden kendine direnmek için öne doğru bir adım atacağı sırada birkaç saniyeliğine gözleri karardığında güçlü bir çift kolun onu kollarından ve ardından da sırtından tuttuğunu hissetti.

"tamam, bir şey söylemene gerek yok. kaldıramadığının da farkındayım. ama şuan burada durup oyalanamayız her saniye, her yer tehlikeli olabilir senin için. benim evime gidiyoruz tamam mı? detayları orada anlatacağım."

"neden daha ilk kez gördüğüm birinin evine geleyim?"

kız hala dönen başı yüzünden kızıla tutunmaya devam etmek zorundayken de ona güvenmesi gerektiğini ve onunla eve gitmesi gerektiğini biliyordu. sadece hiçbir şey söylemeden tamam demeyi kendine yedirememişti.

"mecbur olduğun için? başka seçeneğimiz olmadığı için? daha sana bir sürü sebep sayabilirim aybike ama ne vaktimiz var ne de öyle bir lüksümüz. elimizi çabuk tutmamız gerekiyor, çok geç olmadan."

"ya sürekli bundan bahsediyorsun. geç olmadan da ne demek berk? korkutuyorsun."

"sana korkma her şey geçecek diyip kollarıma sarmayı isterdim ama şuan zamanı değil. bak her şeyi anlatacağım tamam mı? ama bana güvenmek zorundasın. hadi, acele edelim."

kızıl saçlı, onu elinden tutup yolda ilerlettiğinde peşinden hızlı hızlı yürürken ona yetişmekte zorlanıyordu kız. nefes nefese kalmıştı. ayrıca kızılın ukala tavırlarına da sinir olmaya başlamıştı. yine de kabul etmek zorundaydı ki bu çocuk fena yakışıklıydı.

"biraz daha yavaş yürüyemez miyiz?"

"hayır."

daha da hızlanan kızılla karşıya geçtiğinde bir evin önünde durmuşlardı.

"gel hadi."

genç kız ela gözlerini kapatıp kısa bir süre derin nefes alıp yeniden açtığında içeri adımladı yanındaki çocukla beraber.

berk kapıyı kilitleyip perdelerin hepsini kapattığında aybike, kızılın yaptıklarını meraklı gözlerle izliyordu. bu kadar şeye gerek olabilecek nasıl bir bela onu bekliyor olabilirdi? bu zihinsel anlık görüntülerin onu iyi bir şeye sürüklemeyeceğini anlamalıydı zaten. aynı zamanda içindeki bitmek bilmeyen kötü hissin de.

"berk?"

kızıl çocuğun acele acele yaptığı işlere karşı bir yandan da bu hızlanan hayatının akışıyla göğsü inip kalkarken onu yoklama ihtiyacı duymuştu.

"ne oldu aybike?"

perdelerin ve camların kapalı olduğundan emin olan çocuk içerideki büyük masanın altını, koltukların kenarlarını televizyon sehpasının kuytu köşelerini eliyle yoklarken ona seslenen kıza bakmadan cevap vermişti.

"napıyorsun?"

"dinleyici, kamera ya da benzeri bir şeyin olmadığından emin olmaya çalışıyorum. beni tanımıyorlar, varlığımdan haberleri yok çünkü seninle iletişime geçtiğimi bilmiyorlar henüz. o yüzden dinliyor olmaları imkansız ama önlemsiz de davranamayız."

e.t. | ayberWhere stories live. Discover now