on iki | senin canın acımasın

115 8 42
                                    

oy ve yorumu unutmayalım, upuzun bir bölüm oldu. keyifli okumalar dilerim 🪄

bir saniyede olup bitmişti olanlar. kızıl çocuk aybike'nin çığlığıyla algılayabilmişti ancak durumu. sonra da kolunda hissettiği sıcaklıkla.

"berk, berk kolun."

sol koluna başını çevirdiğinde son kurşunun koluna geldiğini gördü. genç kız üstündeki ince ceketi çıkarıp hemen kızılın kolunu sıkıca bağladığında yerden kalkmasına yardım etti.

"içeri geçelim hemen ambulansı arıyorum."

"ambulansa gerek yok aybike."

"ne demek gerek yok berk sen iyi misin? kolunun halini görmüyor musun ya vuruldun sen vuruldun. hastaneye gitmemiz gerekiyor. bu şekilde araba da kullanamayacağına göre?"

"ya tatlım biliyorum, biliyorum da sen olayın farkında değil misin hala? hastaneye gitmemizi istiyorlar zaten. yerimizi tespit edebilmek için. yoksa başımdan da vurabilirdi gayet."

"berk." kızılın kolunu boynuna sarıp içeri getirmişti onu. "yerimizi zaten tespit etmemiş olsalar senin kolunda şuan neden kurşun olsun?"

"ya güzelim burası yüksek güvenlikli. buraya erişemeyecekleri için bunu istiyorlar zaten."

"berk birincisi, madem burası çok yüksek güvenlikli o zaman sen nasıl vuruldun? ikincisi bu pislikler her şeyin üstesinden gelecek güce sahip değiller miydi? nasıl o zaman bu güvenliği geçemiyorlar? söylediklerin birbirini tutmuyor. sus, hastaneye gideceğiz dedim."

kızıl, genç kızın emir verir halinden etkilenmiş gibiydi. bu konuşma sırasında da kız olduğu yerde durmamış, ambulans gelene kadar bir şeyler yapabilmek için koluna bağlayıp sıktığı ceketini yarasına bastırıyordu, yüzünü buruşturup gülümsedi berk.

"çok mu endişelendin sen benim için?"

"evet berk çok endişelendim. hepsi benim yüzümden."

ilk cümlesinde gülümseyen kızıl genç kızın ikinci cümlesiyle yüzünü düşürmüştü.

"ne demek hepsi benim yüzümden? bak bana." genç kız dolu gözlerini berk'e çevirdiğinde kızıl, kızın çenesini sevdi. o kadar tüy gibiydi ki dokunuşu, genç kız daha çok sevmesini istemeden edemiyordu. "bir daha böyle bir şey duymak istemiyorum senden."

genç kızın gözyaşlarını ince başparmaklarıyla sildiğinde kızı başından ve ensesinden yavaşça göğsüne çekip sarmıştı. genç kız da kızılın sarılışıyla hemen kollarını doladı ona. hem desteğine çok ihtiyacı vardı hem de ona sarıldığı saniyeleri ne kadar arttırabilirse o kadar iyiydi.

ondan ayrıldığında ambulansın yaklaşan sesini duymaya başlamışlardı.

"of aybike ya, gerek yok demiştim sana. hem baksana sen sardın zaten."

"berk'çim. ekmek doğrarken elini kesmedin canım, silahla vuruldun ve kolunda hala çıkarılmamış bir kurşun var."

"tamam ben de kurşunla beraber yaşayalım demiyorum ama ambulans biraz fazla değil mi?"

"değil. otur hadi yorma kendini. onlar gelirler içeri zaten."

kızıl çocuk, kızın kendisini düşünmesi çok hoşuna gitmiş bir halde hafifçe gülümsedi. yavaş yavaş koltuğa oturduğunda da genç kız, dış kapıyı açmaya yöneldi. berk'in kızın arkasından ona olan bakışları ise kelimelerle anlatılabileceğinin çok üstünde yoğun duygular içeriyordu.

hastaneye gidip berk'in koluyla ilgilenildikten sonra hastanede de kalabilirdi ama berk böyle bir şeyi asla istemiyordu. aybike de kabul etmeyeceğinden çok emin olduğu için söylememişti bile. yeniden o eve geldiklerinde ise söylemeden edemedi kız.

e.t. | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin