on sekiz | gördüğüm ve görmek istediğim

103 9 10
                                    

her gün bölüm atmaya çalıştığımı fark ediyorsunuzdur, oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin o yüzden lütfen. keyifli okumalar dilerim 🪄

genç kızın söylediği şeyle gözleri parlayıp gülümsediğinde ne yapacağını bilemeyip ışığı kapatarak yanına uzandı tekrar. yüzünü ona döndüğünde düşünüyordu. bu kıza gerçekten ne kadar değer verdiğinin farkındaydı. en başlarda arkadaş olarak verdiği değerin çok üstündeydi şuan. aybike'nin olmadığı bir hayat düşünemiyordu bile. ona zarar verdiklerinde hissettiklerini hatırladı. çok canı yanıyordu ona en ufak bir zarar geldiğinde. uyuyan güzelinin yüzüne uyandırmadan oldukça yavaş dokunduğunda elinin üstüyle sevdi tenini.

"güzelim benim."

saçlarını da aynı yumuşaklıkla sevdiğinde genç kız yerinde kımıldanınca durdurmuştu ellerini. aybike kızıla yaklaşıp başını göğsüne yeniden koyduğunda iki koluyla sardı kızı. buradan ayrılmasına izin vermezdi.

göğsünde yatan kızla beraber onu ve yaşadıkları güzel ya da zor şeyleri düşünerek uyuyakalmıştı berk de. sabah olduğunu ise içeride birinin uyuyup uyumaması hiç önemsenmiyormuş gibi hızla açılan odanın kapısından anlamıştı.

"kahvaltıyı kaçırdınız ama olsun. bugün kahvaltıdan daha önemli işleriniz var hadi hadi kalkın. tatil yapmaya gelmediniz."

sarp'ın girmesi ve kapının açılmasıyla gün ışığının içeri girmesiyle ikisi de az önceki huzurlu uykularına oranla oldukça öfkelenerek açmışlardı gözlerini. kızıl çocuk, sarp'ın kapıyı bile tıklatmadan içeri pat diye girmesine ayar olmaya başlamıştı.

onun gibi ne olduğunu uykulu uykulu anlamayan kızı refleksle kendine korumacı bir şekilde çektiğinde genç kız da açılan kapının tehlike unsuru olduğunu düşünerek berk'e sığınmıştı.

"kalkmayı düşünmüyor musunuz aşk kuşları, hadi dedim ama." sarp'ın yanlarına gelip aybike'nin kolundan tutmasıyla berk'in onu itmesi bir olmuştu.

"uzak dur."

"tamam, öyle olsun. ama kız arkadaşını almam lazım, hatta tek kız arkadaşını değil seni de almam lazım bugün. hadi."

"berk."

genç kız gitmek istemediğini belirtir bir şekilde berk'e sızlanıp başını sağa sola salladığında kızıl çocuk kulağına eğilmişti. "bir şey olmayacak bitanem, ben yanındayım. korkma tamam mı?" yanağından öpüp yavaşça ayağa kalktığında akşamki kadar olmasa da hala bitkin hisseden kız kalkmamıştı yerinden.

"ne kadar tatlısınız siz öyle. gözlerim doldu benim ama duygusallaşmaya vaktimiz yok." pislikçe sırıtan yeşil gözlü çocuğa karşı nefretle bakan berk'in tavırları değişmemişti oğlanın konuşmasıyla, mimikleri bile oynamamıştı.

"bu odaya istediğin zaman girip çıkamayacaksın. kafana göre giremezsin öyle. aybike üstünü değiştiriyor da olabilirdi değil mi? kapıyı çalmadan ne yaptığını sanıyorsun sen?"

"keşke öyle olsaydı ya." kızıl çocuk ciddi anlamda öfkelenerek düzgün konuşulmayacağını anladığı oğlanın yakalarını tuttuğunda aybike'nin ona seslenmesiyle ve yeşil gözlünün dünkü tehditini hatırlamasıyla bırakmak zorunda kalmıştı.

"berk! yapma."

"bu odanın kilidini istiyorum. zaten çıkmayalım diye bir sürü güvenlik yönteminiz yok mu kendinizce? odayı biz kilitleyeceğiz içeriden. kapıyı insan gibi çalarsın biz girmene izin veriyorsak kilidi açarız girersin."

"kapıyı açacağınızdan nasıl emin olacağım kızıl?"

"başka bir yere gidemediğimiz odanın içine kendimizi kapatacak kadar delirmedik."

e.t. | ayberWhere stories live. Discover now