on bir | söylenmesi zor kelimeler

107 10 4
                                    

biz geldikk, yıldıza basıp yorum yapmayı unutmayın lütfen. keyifli okumalar dilerim 🪄

berk sadece bakmayı sürdürürken ise aybike gayet ciddiydi, çocuğa sarıldıktan sonra yatağa girmiş ve yana kayarak ona yer ayırmıştı. kızılın yanına gelmesini istediği taraftaki örtüyü yatağın ayakucuna doğru çektiğinde eliyle yavaş yavaş vurdu yatmasını istediği yere.

berk kızın dediğinden emin olmak için bir ona, bir de yatağa baktı. ardından genç kız elini çektiğinde yaklaştı yatağa, ona ayırdığı yere yattığında dikkatliydi hareketleri. genç kız elini koluna koyduğunda da kıpırdanmayı bıraktı. genç kız yaklaşıp kollarını sarmıştı şimdi ona. berk de boşta kalan kolunu kızın omzuna doladığında burnunu saçlarına yaslamıştı. o an bunu gerektiriyordu sanki ve bunu yapmıştı. farklı bir şey yapsa hep bir şeyler eksik kalacakmış gibiydi. aybike ise berk'in nefesini saçında hissetmekten destek alarak biraz daha sokuldu ona. iki kişi de sessiz olduğunda oluşan gerginlik onlarda yoktu. ikisi de hem sessiz hem de huzurlu kalmayı başarmışlardı.

🗨

gece çok çabuk uykuya dalmışlardı. çok uzun yol gelmemiş olsalar da bir yol yorgunluğuna sahiptiler. zihinsel yorgunluklarını söylemeye gerek bile yoktu zaten.

"günaydın." genç kız berk'ten çok önce uyanmış ve onun uyanmasını beklemişti yine kollarında. onu izlemişti uyanana kadar da. uyanıp da onu izlediğini görecek diye ödü kopuyordu. bakışlarını görünce anlayacak diye ödü kopuyordu da gözlerine bakamıyordu artık.

"günaydın. saat kaç oldu?"

kızılın gözlerini açamayan sabah mahmuru hali çok tatlı gelmişti gözüne. gülümsemesine sebep olan gözlerini ovuşturan kızıl yerinde doğrulurken telefonuna uzandı kız, ardından ulaşılamaması için kapattığı aklına geldi. masadaki saate bakıp kızıla döndüğünde kızılın kapanan gözleri, uykusunu alamamış hali çok hoşuna gitmişti. her şeyinin hoşuna gitmeye başlaması ne kadar iyiye işaretti şuan onu bilemeyecekti ama devam etmemesi için yapabileceği bir şey yoktu.

"08.22"

"erkenmiş."

kızıl çocuk başını kızın omzuna koyup gözlerini yeniden kapattığında kolunu çenesinin altından dolayıp yanağını ve çenesini sevmeye başladı kız.

"burası bizim birbirimizi daha yakından tanımamıza da sebep oldu bak. bu kadar uykucu bir çocuk olduğunu bilmiyordum mesela. gerçi birbirimizi yakından tanısak ne olur tanımasak ne olur diyosundur sen şimdi."

aybike de aynı berk'in ona gece yaptığı gibi burnunu kızılın saçlarına yasladı. daha da sarıp sevdiğinde yüzü asıldı, kollarındaki berk'le karşısındaki boş duvara öylece bakarken buldu kendini.

"benim de sebeplerim var kendimce tabi ki. seni yakından tanımak zorundayım. nasıl olduğunu bilmediğim bir şeyler oldu. belki bana bu kadar yakın olduğun için oldu. belki başımdaki dertleri kendine benden daha çok dert edindiğin için oldu. belki kibarlığından, belki beni dinlemenden, anlamandan, varlığını hissettirmenden oldu. ama sonuca bak, oldu. aşık oldum sana. saçmalama diyeceksin, kızacaksın belki bana ama oldum. çekemiyorum kendimi senden."

kızıl çocuğun tepkisini ölçmek için ona baktığında da uyumuş olduğunu görmek derin bir nefes vermesine sebep oldu ama rahatladığı için vermedi bu nefesi. tam da söyleyebilmişken neden uyuyorsun diyordu bu çıkan nefes.

birkaç dakika beklediyse de artık beklemek istemiyordu. yüzünü de izleyemezdi zaten, yeteri kadar hisleriyle baş başa kalmıştı. hızlıca yerinden kalktığında omzunda yatan kızılın da başı yatağa düşmüştü ve uyanmıştı haliyle.

e.t. | ayberWhere stories live. Discover now