yirmi beş | küçük numara

90 7 2
                                    

mini bir yetişkin içerik de uyarısı, bu bölüm aybike'mize hayranız yinee! keyifli okumalar dilerim, oy ve yorum eşliğinde 🪄

"rüzgar?"

"hm?" ilgisine sürekli berk'ten bahseden kızdan pek de bir karşılık bulamayacağını anlayan çocuk, kızla konuşma çabalarını bir kenara bırakmışken şimdi ilgilendiği konuyla konuşmayı uzatmaya çalışmasına karşı ona dönmüştü. aybike bir şey demeden önünde oturduğu kapıya yaslanarak ayağa kalktığında da o da toparlanmıştı içgüdüsel olarak, belki de bunu yapmasının sebebi genç kızın gözlerindeki farklı ışıltıyı görmesiydi.

"şimdi yapacağım şey için, söyleyeceğim şeyler için ve sonrasında olma ihtimali olan tüm her şey için çok özür dilerim senden."

kumral çocuk kaşlarını çatıp kızın ne demeye çalıştığını anladığında da bahsettiği işe koyulmuş gibi görünen kız kapıya dönüp var gücüyle kapıyı yumruklamaya, elinin içiyle kapıya vurmaya ve bağırmaya başlamıştı.

"imdat! yardım edin lütfen! rüzgar yaklaşma bana daha fazla nolursun istemiyorum diyorum sana! biri yardım etsin kurtarsın beni lütfen! rüzgar dokunma bana!"

genç kızın çok iyi oynadığı rolüyle ne yapmaya çalıştığını anlamayan çocuk olduğu yerde gözlerini ayırmış bir şekilde izliyordu kızı.

"aybike iyi misin sen bir şey yaptığım falan yok zaten sana?"

"rüzgar dokunma bana dedim!"

"aybike dokunmuyorum zaten! yanında bile değilim ne diyorsun ya?"

genç kız durmadan kapıyı yumruklamaya devam ederken beklediğinden daha hızlı açılmıştı kapı. karşısında sarp ve emir dışında, daha önce burada görmediği biri vardı. onlardan biriydi ama aybike'nin anladığı kadarıyla deneyleri yapmak dışında başka durumlarla ilgileniyordu bu çocuk, diğer ikisine oranla daha kibar ve gerçekten endişeli görünmüştü çünkü. ikna etmesi çok daha kolay olacaktı.

"ne oluyor ya burada? iyi misin sen?"

genç kız harika gittiğini düşünerek ve inandırıcı olmak için sesini ve konuşmasını da biraz değiştirmesi gerektiğine karar vererek yutkundu önce. muhteşem yaptığı rolüyle gerçekten korkmuş görünüyordu. kapıdan kaçmayacağına dair güven sağlamaya çalışarak oğlanın yanına geçtiğinde rüzgar'dan daha da uzaklaşmış gibi davranmaktı amacı.

"ben- ben-" rüzgara özür diler gibi bakışlar attığında bir şey söylemesini bekleyen çocuğa döndü. "saldırdı bana."

rüzgar'ın gözleri bu sefer deminkinin bile iki katı kadar açılmıştı. inkar etmeyerek beklemesi ise aybike'nin işine gelmişti. bu işi hallettikten sonra onu bu duruma soktuğu için özür dilemesi gerekecekti ama eğer rüzgar onları ispiyonlamasaydı, berk'le ayrı yerlerde kalmayacaklardı ve aybike de böyle bir şey yapmaya mecbur olmayacaktı.

yeni gelen çocuk öfke ve nefretle rüzgar'a baktıktan sonra kızı kapıya doğru biraz daha çekti kolundan, ondan uzaklaştırmaya çalışıyor gibi bir hali vardı.

"tamam, halledeceğiz tamam mı? zaten tek kişilik odalarda kalmanız gerekiyordu bunun burada ne işi var, arkadaşın falan mı birlikte mi getirildiniz buraya?"

"hayır! hayır hiçbir şeyim değil." şimdi bir özür dilerce bakış daha atması gerekmişti çocuğa, arkadaşı bile olmadığını söylediği için. "biz sevgilimle beraber getirildik buraya, berk'le. berk özkaya. biz berk'le bu odada kalıyorduk sonra sarp birden değiştirdi odaları, berk'i başka bir odaya yolladı. bu çocuk da benim odama geldi. ben istemiyorum burada olmasını."

e.t. | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin