1. Bölüm

159K 3.9K 1K
                                    

Türklük ve Türkçülük ebedidir
H. N. ATSIZ

🍁

Hikayeye başlamadan önce önemli duyuru:

İlk bölümden uyarımı vermek istiyorum çünkü artık önünü alamıyorum. Yorumlarda çok fazla spoiler var. Yorum yapmak isterseniz bile alltakilere çok göz atmayın. Ben silsem bile artık yetişemiyorum. Hikayede öyle kritik noktalar var ki Spoiler almadan ilerlemeniz lazım. Böylece sizi şaşırtabileyim ve okuma keyfiniz kaliteli olsun. Çok fazla ters köşe var.

Hikaye gerçek aile- asker- gizem kurgusu olsa da aksiyon sahneleri ön plandadır. Smut sahne yoktur.( neden yok diye ağır eleştiri alsam da dilemeyen okumayabilir, tercih meselesi)

Hikayede son bölümlere kadar gizem ve heyecan yerini koruyor. Yalnız bir kadının kocaman bir aileye evrilme hikayesinde benimle olan herkese hoş geldiniz diyorum.

(Bir de lütfen artık başka kitaplar hakkında yorum yapmayın.)

Son olarak fırsat bulduğum yakın bir zamanda düzenlemeye alacağım. İlk dört bölüme düzenleme yapsam da diğer bölümlere hâlâ el atamadım. Okurken farkı siz de görürsünüz zaten. Yazım hataları bulunuyor. Hem böylelikle satır arası yorumlarda silinip spoilerlerı yok edebilirim kolay yolla diye düşünüyorum.

Keyifli okumalar❤️

***

Üç aylık yoğun bir görevin ardından,  yarım saat önce dönmüştüm. Özenle hazırladığım raporumu taşıyarak albayın odasının kapısına vardım. Görevimin detaylarına dair düşüncelerim zihnimde dolaşırken kapıyı nazikçe tıklattım ve içeri adım attım.

"Üsteğmen Gökçen Toprak/ Mardin, emret komutanım."

"Rahat üsteğmenim, raporun hazırsa masaya bırak," dedi, kafasını okuduğu dosyalardan kaldırmadan. Sessizce üç adımla masaya yaklaştım. Raporu, albayın dikkatle incelediği dosyanın yanına özenle yerleştirdim, bir adım geri çekilip saygılı bir bekleyişe geçtim. Albay, elindeki dosyayı bırakarak gözleri kısık bir bakışla hazırladığım raporu eline aldı.

"Her zamanki gibi iyi iş Gökçen," dedi. Dosyayı dikkatlice inceleyerek devam etti, "Kamptaki tüm belgeleri almakla kalmayıp, Topal'ın sağ kolunu da esir aldın. Birazdan sorgusuna gireceğim."

"Komutanım ne sorgusu bu? Ben zaten adamı yakaladığımda konuşturdum biliyorsunuz. Aslında işini bitirebilirdim de neden tekrar buraya getirtip sorgu yapacaksınız anlayamadım?" Diye sordum.

"Üsteğmenim, bazı meseleler var. Çözünce sana da her şeyi açıklarım. Şu an direkt eve gitmen gerekiyor. Annen her gün arayıp seni sordu. Bir sıkıntı var gibi görünüyor. 1 hafta izinlisin," dedi, ciddiyetle durumu aktarırken.

"Emredersiniz komutanım," diyerek odadan çıktım. Uzun bir görev dönüşü düşünceli adımlarla ilerlerken, annemin neden her gün Albay'ı aradığını düşünüyordum. Askerlik hayatımın bu aşamasında uzun süreli görevlere alışkın olmama rağmen, annemin içindeki endişeyi anlamak zordu. 27 yaşında kıdemli üsteğmen olmama rağmen, onun gözünde hâlâ küçük bir kız olarak kalıyordum. Annem, gurur duyuyor olabilir ama bir yandan da içinde bir endişe taşıyordu.

Yıllar önce, babamın bizi terk edip başka bir kadın için annemle beni geride bırakması, karanlık bir dönemin kapısını kapatarak hayatımızı kökten değiştirdi. Bu hüzünlü gözüken ayrılık, aslında içinde umudu ve yeniden doğmayı barındıran bir başlangıcı simgeliyordu. Lise son sınıf öğrencisi olduğum bu dönemde, annemle birlikte babamın şiddetinin gölgesinde geçen günlerle yüzleşiyorduk. Bu zorlu süreçte, annemle aramızdaki bağ daha da güçleniyor, birbirimize sıkı sıkı sarılarak yaşadığımız acıları bir nebze olsun hafifletiyorduk.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin