44. Bölüm

35.7K 2.4K 389
                                    

Helikopter havada süzülürken, pervanenin sesinden başka ses yoktu helikopterde. Kimse konuşmuyordu. Herkes son derece ciddi ve göreve hazırdı. Yanımda Anıl, Selman karşımda Poyraz, Kuzgun ve Ece oturuyordu. Timim Kuzgun'un varlığına artık alışıktı ancak Poyraz'ın  meraklı bakışları, Kuzgun'un üstündeydi.

Bir yarım saat daha ilerledikten sonra, Kuzgun'un aldığı istihbarat koordinatlarına yaklaşmıştık. Sevgi denen teröristin de verdiği ufak tefek bilgileri de değerlendirmiş ve Gri'nin yerini bu sefer bulmuştuk. Yani öyle umuyordum.

"Planda bir sorun var mı Kuzgun?" Diye sordum. 10 dakika kadar önce Kuzgun'a planı anlatmıştım ki zaten biliyordu. Ama buradakiler onun Tuba olduğunu bilmediği için anlatmam gerekmişti.

"Temiz bir operasyon olacak" diye yorum yaptı sadece kafasını bir kere sallayarak ve bir daha hiç konuşmadı.

"Siz ne zamandır ve nasıl tanışıyorsunuz?" Diye sordu Poyraz. Kuzgun'la göz göze geldik. Bu konuyu onunla daha önce konuştuğumuz için verdiğimiz cevapta hep aynıydı.

"Askerliğimin ilk yıllarında tek çıktığım ilk istihbarat operasyonunda Kuzgun bana yardım etmişti. Daha sonra yollarımız birkaç operasyonda daha kesişti yıllar içinde" diye yanıtladım. Poyraz'da anladım anlamında kafasını sallayıp bakışını bizden çekip, silahıyla ilgilenmeye başlamıştı.

"Komutanım geldik" diye pilotun anonsunu duyunca inişe onay verdim. Helikopter yavaşça aşağıya süzülürken, içimden her zaman okuduğum kısa bir duayı okuyup, ekibe tek tek baktım.

"Başlıyoruz, hazır mısınız?"

"Hazırız komutanım" diye seslenen timimden bakışlarımı çektim ve helikopter yere inince, sırayla ve seri bir şekilde aşağıya indik. Kuzgun time bakıp tek kaşını kaldırdı.

"Herkes çok dikkatli olsun. Emir komuta Gökçen komutanınızda olacak. Planı yaparken kendinize göre yapmışsınız o yüzden bir yerde yollarımız ayrılacak. Ben tek hareket edeceğim ama bağlantımız sayesinde de birbirinizden haberdar olacağız" dedi yürümeye devam ederken. Kuzgun'u bildiğim için sesimi çıkartmadım ama Poyraz çoktan kaşlarını çatmıştı.

"Tek hareket edemezsin! Yanlış bir şeyde tüm operasyon patlar. Plana sadık kal" dediğinde Kuzgun gülümsemeye başladı.

"Sıkıntı çıkmayacak. Bir nefes kadar yakınınızda olacağım. Arrivedarci" diyerek yönünü değiştirerek gözden kayboldu Kuzgun. Poyraz ise arkasından sıkıntılı bir ifadeyle bakıyordu.

"Neden bir şey söylemedin? Hep böyle kafasının dikine mi gider?" Diye soran Poyraz'a ben de tebessüm ettim.

"Evet, onun olayı bu. Tekken Kuzgun olabiliyor. Yanında birileri olduğunda; gözü karalığı ve acımasızlığının gittigini düşünüyor. Yanındakileri korumaya çalışmaktan kendi olamıyor yani. Takılma sen ona" dediğimde kampa bir hayli yaklaşmıştık. Kendimize uygun bir yer bulup yere yattık ve eskiden köy olan bu yeri incelemeye başladık. Poyraz silahının dürbünüyle bakıyordu. Benim ve diğerlerinin de elinde dürbün vardı. Etrafı incelediğimde ilk izlenimim, halk tarafından terk edilmiş küçük bir köy oldugu yönündeydi. Ancak iceride bir köylü olup olmadığını bilmiyordum. Bu şerefsizler burayı mesken edinmişe benziyordu. İçeride masum insanlar var mı yok mu bilmediğim için huzursuz olmuştum.

Yaklaşık bir 10 dakika kadar daha köyü incelemeye devam ettik. Köy, sakin duruyordu. Kulaklığımdan gelen sesi dinledim.

"Yüzbaşım durum ne?" Diye sordu Kuzey. Bu sefer insansız hava araçları yoktu görevde çünkü apar topar çıkmıştık.

"Komutanım şu an baktığımız yer köy olarak yapılaşmış. Ancak ortalıkta gözüken bir köylü yok. Tek bir koyun veya horoz bile yok. Evlerin içini bilemiyoruz. Biraz daha yaklaşmamız gerekli" dedim.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin