29. Bölüm

61.8K 3.2K 978
                                    

Medya:Kuzgun

Bilinmeyen Kişiden :

"Nasıl öldüremediniz! Başlarım Niko'nun eğlencesine. Siz ne salak adamlarsınız. Bir işi doğru düzgün beceremediniz. Size ellerimle Deli komutanı verdim. Hem de yanında promosyonuyla birlikte" diyen siyahlar içindeki adam, karşısında korkudan titreyen adamın alnının tam ortasına silahı sıktı. Karşısında gözleri açık bir şekilde yere düşüp geberen adamdan sinirini alamayarak, cesedini defalarca tekmeledi. Eğilip yüzünde burnu ve ağzı yer değiştirecek şekilde dağıttı. Siyahlar giyinmiş kişinin, üstü başı kan olmuştu ama bunu umursamadan vurmaya ve sinirini çıkartmaya devam etti. En sonunda yorulduğunu hissederek, doğrularak ayağa kalktı ve kafasını yukarıya kaldırarak gökyüzüne baktı. Gökyüzünde dolunay tam karşısındaydı.

"Bu seferde gebermedin Gökçen. Yakında, çok yakında seni ellerimle öldüreceğim. Bunu yaparken gözlerine bakıp, şu gökyüzündeki yıldızların ışıklarını söndürerek ölmesi gibi, yok olmanı izleyeceğim. Sana söz veriyorum" dedi ve yerdeki cesede son bir kez tekme atıp, yavaş adımlarla oradan uzaklaştı....

🍁

"Eee anlat bakalım güzelim, bu aile meselesi ve şu adı Kuzey olan binbaşı hikayesini?" Diye sordu Kuzgun. Sonunda yalnız kalabilmiştik. Eski fabrikadan çıkıp hastaneye gitmiş, Göktuğ'un durumunu öğrenip eve gelmiştik. Annemi iyi olduğum konusunda zor sakinleştirmiştik. En sonunda da ağlamaktan yorgun düşmüş olmalı ki uyuyakalmıştı. Önce güzel bir duş ve yemek yiyip, Kuzgun'la odama geçmiş ve yatakta uzanarak sohbete başlamıştık. Yorgunluktan gözlerim kapanıyordu ama yine de Kuzgun'la konuşmak istiyordum. Yatakta hafif ona doğru döndüm ve özlediğim yüzüne bakmaya başladım. Mavi gözleri meraklı bir ifade ile bakıyordu.

"Doğumda hastanede karışmışım. Hastanede gördüğümüz Gül ile. O aslında annemin, ben ise onun ailesinin öz kızıyım anlayacağın. Göktuğ kardeşim ve Poyraz'da biyolojik abim. Kuzey meselesine gelirsek de, bir operasyonda karşılaştık. Ikimiz de birbirimizin kimliği hakkında bir şey bilmiyorduk. Birbirimizin hayatını kurtardık. Görev bittikten sonra tekrar karşılaştık" dedim. Kuzgun ise şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

"Ve, sizin karargaha atandı, siz de tekrar karşılaştınız he?" Dedi.

"Aslında evet bizim karargaha atanmıştı ama ondan da önce karşılaştık. Kuzey'in ailesi, biyolojik ailemin yakın aile dostları olduğu için bir yemekte karşılaştık. Sonra tekrar karargahta" diye devam ettim.

"Vay be, aşk tesadüfleri sever yani öyle mi? Hayatım boyunca seni ilk defa bir erkeğin yanında bu kadar mutlu gördüm. Kuzey'i de gözüm tuttu açıkçası. Peki aile meselesi ne? Hastanede soğuktun onlara karşı. Özellikle anneleri ile baya mesafeliydiniz. Gül ve Özgü annenin arasındaki ilişkiyi görünce, sizinki baya tuhaftı."

"Aslında belli bir şey yok aramızda Tuba. Fark ettiğin üzere Gül ile aramız iyi. O aileyle birbirimizi öğrendikten sonra, onlar beni tanımak istemedi. Hâliyle ben de aynı karşılığı verdim. Şimdi onlar bir adım atmak istiyorlar ancak artık içimden gelmiyor. Tabii Göktuğ'la bu geceden sonra her şey değişti. Abdullah beye karşı da olumsuz değilim artık."

Kuzgun'la yani Tuba'yla, akademide tanışmıştık. İlk başta büyük bir kavga etmiş, ardından çok sıkı dost olmuştuk. Birbirimizin her şeyini bilirdik, birlikte birçok zorluğa göğüs germiştik. Tuba'da ben de istihbaratçıydık. Farklı görevler de alsak, yıllarca birbirimizi göremesek bile; dünyanın neresinde olursak olalım birbirimize ihtiyaç duyduğumuz her an birbirimizi bulurduk, hep bulmuştuk. Korur kollardık. Bizimkisi kardeşlikten öte bir bağdı. En son onu, 2 yıl önce görmüştüm ve büyük bir görev için Paris'e gideceğini öğrenmiştim. Sonra ondan haber alamamıştım. Taa ki bu geceye dek...

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin